BU MEVSİM
MUSTAFA GÜNEŞ
Göç eylemiş bülbüller, uzak diyara
Söyleyin güllere, açmasın bu mevsim
Son nefesim bu, varmaz belki bahara
Söyleyin buluta, gelmesin bu mevsim
Gönülde duygularım, gelmiyor dile
Dil tutuk sanki, kelime çıkmaz bile
Kelamın başına gelmezse besmele
Söyleyin kaleme yazmasın bu mevsim
Karlarla kaplı şimdi bütün kâinat
Kalbim titrer, sırtımda yükler kat kat
Fidan sulara hasret, köklerde fesat
Söyleyin çiçeğe açmasın bu mevsim
Sığındım şimdilik sessiz yuvama
Zor gelir ayrılık, bilirim anama
Hoyrat bitsin artık, faydasız ağlatma
Söyleyin gözyaşı dökmesin bu mevsim
Ölüp ölüp dirildim, ağaç misali
Budur yaşamanın şimdilik bedeli
Çile yazılmış bana belki ezeli
Söyleyin Leyla'ya gelmesin bu mevsim
Yaşamın tadına, varamadım hâlâ
Bitmiş gençlik, yaşlılığa az kala
Ümitle koyuldum, bitmez bu yola
Söyleyin Azrail gelmesin bu mevsim.
SEVEMİYORUM
NURAY DOĞAN
Sevmiyorum birden değişen havaları
Akasyanın üstüne düşen karı
Güneşi üfleyip aniden kararan havayı
Ayrılığı, hasreti, zalim sılayı
Sevmiyorum işte sevemiyorum
Sevmiyorum birden değişen yarenleri
Dostluk postunu özenle giyeni
Beraber gülüp, yiyip, içip
Sonra riya şerbetini içeni, gönül yıkan
Yolun yarısında kadeh kıranları
Sevmiyorum işte sevemiyorum
Sevmiyorum birden değişen ihlası
Hakkı yere vuranları
Adalet terazisini kıranları
Namazda mal sayıp
Orucu dünya yiyerek bozanları
Gıybeti, kini, ziftten nefreti
Sevmiyorum işte sevemiyorum
Sevmiyorum birden değişen yiğitleri
Tuttuğu eli bırakan, umut ateşi harlayan,
Mertlik türküsü yerine namertliği çala çala
Gezen'i, üzeni, yıkanı
Sevmiyorum işte, sevemiyorum.
DERDİMLE BERHUDAR OLDUM
SEZAİ ÇİÇEK
Ben bu derde düçar oldum
Lokman Hekim gelse boşa
Derdimle berhudar oldum
Gönlüm yunup gelse coşa
Meğer insan bilmez imiş
Yaprak dalda kalmaz imiş
Kâmil insan ölmez imiş
Hakk emriyle varıp düşe
Gönlünü pak tutmaz isen
Doğru yoldan gitmez isen
Nefsini yok etmez isen
Su katarsın pişmiş aşa
Dünya ebed değil biter
Geceler gündüzde yiter
İnsan rüyasına yatar
Cennet bekler ister düşe
Sezai sözün unutma
Gamlanıp özün unutma
Çok deyip azın unutma
Mert olan engeller aşa...
YA RAB
ARİFE ÖZDEN
Ne varsa cihanda kudretindedir
Senden uzak olan gurbetindedir
Huzurun kilidi gurbetindedir
Yakınken eyleme ırak, Ya Rabbim
Dünya bildiğimiz, çilehanedir
Adını anmayan, dil divanedir
Olmadığın gönül bir viranedir
Dem ki baki değil tuzak, ya Rabbim
Şu devri alemde ruhum kafeste
Zevku sefa ile heva heveste
Bir yudum ararken son nefeste
Sarıp sarmalasın toprak, ya Rabbim
Geceler karışır sabahlarıma
Keşkeler az gelir eyvahlarıma
Hangi tevbe yeter günahlarıma
Yüreğim nefsime tutsak, ya Rabbim
Aldanan dimağım ahmak, ya Rabbi!
VAN'IN İLHAMI
NESRULLAH KEKLİK
Şair Mustafa Işık’a
Van'da inci gibi
Değeri gökyüzü gibi
Rengi çivit mavisi
İçinde inci kefali
Kimler gördü
Bu huzurlu rengi
Hayran bırakan mavi
Manzarası sonsuzluğa
Uzanan kapısı
Süveyla'nın en uzun
Yolculuğuna başlaması
Mustafa Işık'ın şair olması
Kimsenin sıkılmadan baktığı
Herkesin yandığı
O güzel Van'ın ilhamı.
KAR BEYAZI
SAMLE ÇAĞLA
Senin de günlerin gelecek kar beyazı
O kuru dalların çiçek açacak bir gün
Gökçe yağmurlar yağacak boz tepelerine
Güneşle sevişecek yine
Yemyeşil bir ilkbahar, yemiş yüklü bir yaz
Yeter ki görünme kötücül feleklere
Unuttur kendini tanrıya biraz...
Senin de şarkıların çalacak kar beyazı
Baban gelecek rüyalarına bir kucak gülüşle
Annenin diz ağrıları geçecek örneğin
Kaybolacak hayatındaki ikiyüzlüler
Gerçek sevilerle çiçek açacak şiirlerin
Eski zamanlardan bir fasıl geçecek
Balkonunda acemaşiran incesaz...
Senin de umutların güneş açacak kar beyazı
Pamuk pamuk bulutlar ki gökyüzünde
Düş uçumu uykulara varacaksın üstünde
Uzaklarda kalacak keder yağmurları
Bir sonbahar sabahında imgelerinde
Kuşlarını salıverecek kuşbaz...
Senin de günlerin gelecek kar beyazı
Unuttur kendini tanrıya biraz...
ŞEHR-İ RAMAZAN
CİVAN KAPLAN
On bir ay bekledik sultanım sizi
Hoş geldin, hoş geldin Şehri- Ramazan
Ne kadar bahtiyar eyledin bizi
Hoş geldin, hoş geldin Şehri- Ramazan
Manevi bir duygu sardı bedeni
Takdiri ilahi sensin nedeni
Gayemiz hoş görüp hoş tutmak seni
Hoş geldin, hoş geldin Şehri- Ramazan
Bu nasıl Kudrettir nefs-i öldüren
Gecenin yarısı uyku böldüren
Bütün arzulara yasak kıldıran
Hoş geldin, hoş geldin Şehri- Ramazan
Gelişinle başlar elbet hareket
Dağılır rızıklar yağar bereket
Sadaka fitreler verilir zekat
Hoş geldin hoş geldin Şehri- Ramazan
Haramdan küfürden dilimiz çektik
Şükürler eyleyip sabırlar ektik
Maniler söyleyip kandiller yaktık
Hoş geldin, hoş geldin Şehri- Ramazan
Her zaman Civan’ın başında yerin
Sevgin yüreğimde derinmi derin
Kapımız açıktır gönlümüz serin
Hoş geldin, hoş geldin Şehri- Ramazan
OLMAK GİBİ
RESUL ORMAN
Seni tanıyorum kitapların getirdiği
Sözden kaleme düşensin
Virgülsüz soluksuz olansın
Bir bakışla bakıyorum gözlerine
Benim olmasalar bile
Sensizlikte seni yaşıyorum...
Önce sözdü her şey sonra
Birazda sendin sensizken bile sen
Sözün en tebessüm haliydin
Bir bakışta aranan sevginin
Resmediliş haliydin adeta
Bugün çok şey söyleyişim var
Ve adını bir özlem gibi haykırmak
Sonra da hıçkıra hıçkıra
Resmine bakmak gibi
Bir de gülüşünle gülmek
Bir özlem olmak gibi.
BİR SES...
SABRİ CEYHAN
Hangi renkte ritim tutar acılar
Koparır mı hayatın bağını bir makas
Hangi köşe değiştirir akışı
Değiştirir mi yaşamı bir gülüş...
Hangi söze pervane olur umutlar
Yakar mı nefesin serinliğini bir ateş
Hangi bakış katar cana canı
Yaşatır mı baharı bir tebessüm...
Hangi bilinmeze götürür derin uyku
Unutturur mu yüreğin sızısını bir rüya
Hangi hayal getirir başucuna aklı
Düşürür mü yollara bir kaç nida…