BEN BİR ÂMÂYIM
HASAN SATI
Ürkek bir kuşa benzerim..
hayallerim yarım olsa da
yaşıyorum sanırdım
Öylesine hasret ki
özgürlük nefesi çeker ciğerlerim
bir ukde kaldı
şu yaşamadığım hayatın mazisinde
şimdi gözlerinin
uzaklarından seyre düştüm!
Bir dokunuşunla uzağı yakın eden
sevdaları yaşamaktayım,
her cümlenle diyemediklerimi
mısra mısra şiir etmekteyim...
ben aslında bir âmâyım
her şeyi hissetmekteyim...
bak işte, incindi kalbim!
Ne gelenim, ne de soranım var
bir utanç vesilesiymiş bedenim!..
yanaklarımdan süzüldü
kıyamadığım boncuk tanesi
kadar masumum..
daha nefes almaktayım
bitmedi umudum..
BUGÜN
MERAL ERBAĞA
Bugün öyle bir rüzgar esiyordu ki
yanlızlık çökmüş limanın kayalarına,
öyle suskundu martılar
geceye bürünmüştü okyanus
hüzün yağıyordu bulutlardan
Sabaha doğuşlar küstü güne
sahil teslim olmuştu azgın dalgalara
sen sen yoktun ey yâr,
gönlümün efendisi sadık bekçisi
umutlarım ağlıyordu sevinçim yas çekiyordu
ağlayan bir çocuğun gözlerindeki umudunu
kaybetme korkusu yaşıyordu
Sözülen damlacıklarında,
vedalar beni uğurluyordu
ebedi bir mutsuzluklara, bir miras gibi
gönlüme mühürlenmişti sanat eseri gibi
çizik atmıştı derinliklerinde,
takvimler ad koymuş yasak özgürlüklerime
damgasını vurdu son cümleler
İsyan eden kalemimin ucundaki mahkum edilmiş
beratsizdi keşkelerim isyanlarim, pişmanlıklar
bazı şeyleri korkusunu ağır basmıştı derinliklerime
ağlıyordu bugün sanki, bütün sokaklar, caddeler
ayrılıoklarla süslenmişti el ele dolaşttığımız yollar
Kızgın kumsalda sensizlik demir atar gönlüme,
zaman durmuş ağlıyor kabul olmayan dualarda
ne edeyim kader getirmiyor seni bana işte
mahkum kaldım gelemiyorum sana işte
İki şehir dağların ardında
gelgitler arifesindeyim bugün ben
ağlıyor evren çaresizliğime.
YILDIZLAR
SEHER AÇIKGÖZ
Yıldız değilim ki parlayım
gece gökyüzündeki yıldızlar gibi
gün batmadan aydınlatayım dünyayı
uçayım göğü baştanbaşa kuş olup
bulut olup asılı durabileyim
hareket edeyim sonsuzlukta
Geceleyin yolculuğa çıksam
bir gözyaşı damlam ona, yazık olmadan
yıldız gibi dursam gökte ipsiz
hayatı mutlu eden tek şey kendin olsa
Önüme geçen şey nefes alabilmek
yıldızlar bir süre sonra, ölüp
yeniden yıldız olmak gökyüzünde
Ama insan öyle olmuyor, işte
bir süre sonra hayat sonuna geliyor
bir süre bilemeyiz zil çalınca gözlerimiz kapatıyor
yıldızlar bir türlü yok olmuyor.
GELİYORUM, EY SEVGİLİ!
SELÇUK AKYÜZ
Okyanus ortasına mahkûm bir ada
sahra ortasında bir vaha gibiyim, gittin gideli...
sağımda, solumda, önümde, ardımda
her yanda aynı resim, aynı manzara...
sen varsın sağımda
solumda sen
önümde, ardımda, her yanda yalnızca
yalnızca sen! ..
Ne olurdu ey sevgili!
ne olurdu, bu dünyayı
ve beni ansızın terk edip de gitmesen?
ne olurdu beni benden, nefesimden etmesen?
ne olurdu gözlerinde nefesimle yitmesen?
Gözlerinden, aşkla bakan gözlerinden alırdım
sevda kokan sözlerinden alırdım nefesimi!
yalnız sende, yalnız gözlerinde duyardım
sözlerinde duyardım nabız sesimi!
ben, beni yalnızca gözlerinde bulurdum
Bilirdim, arayıp sormazdım adresimi...
eşlik ederdi diline, eşsiz gözlerin
dilin hep muhabbetle ederken bahsimi
hep yağardı dilinden, bana olan sevdan
ve serinlerdi gönlümün her bir kesimi
hep yağdı dudağından, bana olan sevdan
ve diriltti gönlümde nergisimi!
Sevdan yağdıkça gürleşti gönlümdeki orman
ve kesti gönlümdeki keskin esimi!
ben gönlünü içince, dünyalığa susamadım
servetimi dağıttım, boşalttım telisimi
Ben gönlüne girince, geçip gitti marazım
belliydi üşüttüğüm, koymuştum teşhisimi!
bir tek sen oynadın benle, yandığım o perdeyi
terk etmedin tutuşup yansan da piyesimi!
sende, yüreğinde kırıldı kabuğum
yüreğin sonlandırdı benim bana hapsimi!
satır satır işlenmişti yüreğine insanlık
senden, yüreğinden çalışırdım dersimi!
Kaçmıştı vicdanımın avucundan nefsim
sende aldı yeniden, avucuna nefsimi!
ben sende, en fazla sende ısınır
ısındıkça ısıtırdım meclisimi!
Senden başkasında erimezdi karlarım
pınarım coşmazdı, yeşermezdi çınarım
sende yaşardım
hep sende yaşardım istediğim mevsimi!
nefes alamaz
ve nabız sesimi duyamaz oldum
ben, benden uzaklarda soldum, gittin gideli!
Ey sevgili! Senden sonra tutunamaz oldum
gün be gün, an be an kayar oldu elimden
şimdi parmak uçlarımın arasından
büsbütün kayıp gitmek üzere hayatın eli!
bekle beni, geliyorum ey sevgili! ..
YALDIZLI AYNA
SİBEL KARAGÖZ
Ne çok ağrı dağıma vurdu
sepken sepken buz süzüldü
donan ayaklarım mı,
ruhum mu?
Kimi kimsesi yoktur, sevginin
öyle ederi, tutarı da yoktur
ölçüden ayrı, en gayrısından
bir mezura versem, ölçek tutar mı?
Bir gül’ün gülüşü
bir dalın çürüyüşü
bir elmanın çıtırtısı
bir akide şekerinin balı
bir soruda kalır insan,
sevse akidesi
sevseydi fındıklısı,
sevebilseydi
fıstıklısı, olur muydu?
Bir lokumdu en sadesinden
bilinmezlikler içinde
yaldızlı ayna…
FARKINDAYIZ
BARIŞ ALTINTAŞ
Uzun süre sonra bir kelimeye değdi elim. Yandı...Biliyor musun?İnsanlar çok farkında(sız).İçimin ürkek bir erkek çocuğu var. Tenini sözcükler yakıyor, çiçekler, bahar ve çocuklar gibi...Aslında tanırız birbirimizi, hepiniz ile beni, ben ile hepiniz...
Cebindeki son yol parasını yırtık ayakkabıya rağmen dilenen o çocuğa verenim ben. Olsun yaz ise yürürüm kış ise rahmet yağar tenime... Tenim çiçek bahçesi...Metroda yaşlı teyzeye, amca ve dayıya hastaya yer verenim ben, günde 12 saat karın tokluğuna çalışıyor olsamda, ayakta duracak halim yoksa da.
Başkasının yerine utananımben, başkaları için ağlayan, başkasının kederini içinde yeşertenim ben...Çiçek bahçesi içim bilmiyorsun...Düşler Kur animben, bana dokunmayan yılan hiç kimseye de dokunmasın diye yılanın karşısında duranım.AKBİL’inde para kalmayınca indirilmek üzere olan o güzel kızın yerine AKBİL basanım ben, utançtan da para kabul edemeyenim ben. Eve nasıl döneceğim onu bilmiyorum ben.O güzel bebeğin ağzına limon sıkanım ben, maçta kavga çıkmasın ben kaleye geçerim diyenim ben...
İnsanların bu kadar hızlı yaşamalarına ama bu kadar az düşünmelerine hayret edenim ben...Ben aslında kelebeği sevip kendisine şiirler dizip, bülbüle nağmeler çakan lakin karıncayı ezmeyen, tahtakurusundan nefret edenim. Tam burada yaşasın bitli saçlar, kimsenin evine dokunmayın.Ellerinde çok poşet olduğu halde o narin ve evrimsel süreçte yeterince kasalamamış bedeniyle onları taşımaya çalışan kadına yardım etmek isteyip ama acaba yanlış anlar mı diyenim bulunan toplum.Zenginliğini ruhu ve zihninin rengârenkleri sayanım ben.Çok başarılı olunca acaba başka biri bunu yapamadığı için üzülmüş müdür deyip, sevincini sessizce yaşayanım ben...Biraz da iki arada bir deredeyim ben. Bazentokum, bazen açım ben.Çıplak bazen giyinik olanım ben.Bazen itaatkâr bazen isyanda olanım ben.
Odadan çıkmadan âlem dolaşıp geri gelenim ben, çok kalabalık ama inan ki çok yalnızım ben...Ben sadece olmaktayım ben...Sen gibi...
OKYANUS ESİNTİSİ
ŞİYAR AYAZ
Geçtiğin sokakta
gülecek bakışın
en kör gecede
yalnızlığı severdim
mısralarında
Bakamazdım kimseye
yüzünü unutacağım diye
uzaklardan
bir rüzgâr esiyor
(vuracak) saçlarına
hafiften deniz kokacak
parlayacak gözlerinde
yıldızlar
sahipsiz gecede
Sahi
bir gün bahar vurur mu
gözlerine
olur mu devrim?