Van Gölü İncileri

Van Gölü İncileri


SELAM DUR

ŞAHBETTİN ULUAT

Var edenin düzenine selam dur

Arıdan bal süzenine selam dur

Topraktaki köke, dalda meyveye

Uçanına, yüzenine selam dur

Selam dur gökyüzünün mavisine

Yaprak hışırtısı, serçe sesine

Selam dur ustalığın böylesine

Sende akıl vizesine selam dur

Türlü türlü organ, kalp beyin ve can

Sevinç, acı, keder türlü heyecan

Binlerce damarda dönüp duran kan

Denge, düzen; böylesine selam dur

Bilim mi? Tavşanın suyunun suyu

Ham aklın önünde derin bir kuyu

Açıklayamaz ki bunca olguyu

Var edenin gölgesine selam dur

Selam dur, nefsinden kurtar yakayı

Selam dur ve bırak artık cakayı

Kara toprak bozuyor fiyakayı

Öncesine, ötesine selam dur.

BÖLGEMİZİ KEŞFEDİYORUZ

ERCAN ULUTAŞ

" Gidemediğiniz, göremediğiniz yer sizin değildir " der atalarımız. Ne kadar da haklı olduklarını gittiğimiz, gördüğümüz yeni yeni keşfettiğimiz güzel coğrafyamızın derinliklerine her vardığımızda çok daha iyi anlıyoruz.

Vadi Doğa Sporları Ekibi olarak bu bölgede adım atmadığımız yer kalmadı dersek abartmış olmayız! Van'ı çevreleyen dağlara yapılan tırmanışlardan tutun da doğal platolara varana dek yerinde görüp, yakından inceleme fırsatını değerlendirmişizdir.

 Artos, Nazo Dağ'ı Özalp' da Hayal Dağı, Büyük Erek Dağ'ına da Zirve yaptık, Artos Dağ'ına da, Gürpınar Başed Dağ'ı ve Süphan Dağ'ından bile Van' a selam yollamışızdır. Tüm bunlarla yetinecek değiliz elbette! Çatak, Bahçesaray, Gevaş … Kısacası Van Gölü Havzasını nasıl boş geçelim.

Çatak' da Botan Çayında Rafting yapmazsak hiç olur mu? Gevaş Karagöl, Arpet Zirve Gölü ise olmazsa olmazımızdır. Gittik efendim, her birinin en azından soğuk suyundan tattık. Akdamar Adası'ndaki ağaçlarda defalarca dalında Badem topladığımızı inkâr edecek değiliz. İn Köyü Ağin koylarında mangal yaktığımız, Gölünde kulaç attığımız doğrudur. Tatvan Por Köyü Kalderası' nın enfes manzarasına olan hayranlığımızı ise gizleyemeyiz!  Siz Peribacalarını sadece Nevşehir de mi zannettiniz, demek ki Van Başkale' yi görmemişsiniz! Bundan sonra sizi Kapadokya yerine Vanadokya' ya bekleriz.

En nihayetinde bu hafta sonumuzu bölgemizin nadide yerlerinden biri olan Nemrut Krater Gölü'ne ayırdık. Yüzyıllardır güzelliğinden bir şey kaybetmeyen aksine her dönem daha fazla kişinin ziyaret ettiği Nemrut Gölü'nden de Van'a selam olsun.

 Sözün özü; gidiniz efendim siz de görün her mevsim ayrı güzelliklere sahip Van Havzası sizleri bekliyor. Türbelerinden Tarihi köprülerine kadar, gelincik tarlalarından ters lalelerine binlerce kuş ve çiçek türlerine kadar doğada yolunu gözlüyor.

Çarpanak Adası, Keşiş ve Erçek Göllerini ihmal etmemek kaydı ile Muradiye ve Çatak' daki Şelaleleri gezebilirsiniz.

Çünkü atalarımızın dediği gibi Gitmediğiniz, göremediğiniz yer sizin değildir!!

GİTME

TÜLAY TOK

Ah bee sevdam!

eylül'e merhaba derken,

seni uğurlamak neden?

"İki günde alışırsın." diyorsun...

nafile! ne yüreğim alışır

ne de gözlerim yokluğuna

gözyaşlarımla bezendi

uğruna kaleme aldığım satırlar,

şiirlerim öksüz, şiirlerim yetim kalır gitme!

Su mu serpsem gidişinin ardından

"tez gelesin" diye

dualarım her zaman,

mutluluğun, huzurun için bilirsin!

ama vazgeçer miyim!?

senle olan düşlerimden, hayallerimden,

geçemem...

senle olan ne varsa sende kalır,

aklım, kalbim, sevgim, aşkım,   duygularım,

alıp gideceksin şimdi bütün bunları

öyle mi, gidebilecek misin gerçekten?

ahh eylül sen ne yaptın?

sarı yaprakların arasında şimdi tüm

renkler gri... gitme güzel güzel adam

gitme…

ANNE

HAMİDE DONMUŞ

Yine toprağına kurban olduğum diye başlıyorum

her bayram olduğu gibi bu yıl da

yüzümü mezar taşına süreceğim annem

bilmiyorum acı ve ıstırabım ikiye katlandı

hiç insanın saç teli tırnakları ağrır mı?

Benim sadece yüreğim yetim kalmadı

aklım beynim öksüz ve yetim.....

sen ve babama kavuşmak

neden bu kadar zor anne neden?

her geçen gün gözlerim küçülürken

derya deniz oluyor acılarım,

özlemlerim size olan vuslatım,

yaşıtlarım en güzel kıyafetlerini giyecek

Cennet kokan ebeveynin elini öpecekler

ben yine mezar taşını...

derin uykudasın anne

uyan neler anlatacağım sana muhtacım sana

saçlarımı taraman, tokalarımı takman, lazım...

Sen yoksun anne boş bekleyişler içindeyim

ses vermiyorsun anne

her bayram olduğu gibi bu bayram sabahı

yine karabulutlar çökmüş üzerime

yaşarken her gün ölüyorum anne

sensizlik ne zormuş, ne acı bir bekleyişmiş

ne uçsuz bucaksız bir çile dolu

özlem dolu bir kuyuymuş

seni çok çok özledim anne....

GİDERİM

ARZU ALPDEĞER

Hadi gel benimle

başlasın yolculuğumuz kuytu köşe başlarında

özümüze dönelim

taş atalım sönmüş yıldızlara

hırsızlara gülelim

dil çıkaralım dökülen yaşlara

çocukluğumuza dönelim

Ellerimi tut bu akşamın hicranında

çakan şimşeklere bakalım

yürüyen bezmiş yolları uyutalım

ikimiz kalalım bu benekli göğün altında

yağmurlar elmacık kemiklerimize değsin

ateş böcekleri konsun parmak uçlarımıza

rüzgar bileklerimizi okşasın

gölgemizden bedenimize sefere gidelim

ifritler de gelsin…

Bilirsin gonca güle kul olmam da

dudaklarının harelerine kül olurum

açlara, toklara lisan olmam da

dilindeki her söze lal olurum

bilmem şemsin doğuşunu, batışını

ay'ın beyazını, mavisini

gözlerinin karasına mecnun olurum

ferine muhtaç, tenine hasret, kokuna meftun

sen bilmezsin toprak bilir

gün geçer, yıl biter, yol biter

saçlarına ak düşer

ben hep böyle sen olup giderim.

ÖZÜMÜZ TOPRAK

SERVET ÖZAKAN

Kalbe düşünce cemre

bazen bir iki kelime

bazen sayfalar dolusu hece

bazen sadece bir harf ile

biter şiir sessiz sedasız

ve hiçbir şiir yazıldığı gibi

yani söylendiği gibi değil

hissedilen neyse ona

Hangi kelimeleri söylerse

hangi cümleler dökülürse

duygu selinin içinden kalbe

şiir ona dönüşür ani bir şekilde

şiir yazmıyorum ben zaten

Ben bir mevsim gibi tomurcuk

bazen kaç yaprak döker gözüm

hepsi sararmış değil bunların

bazıları sadece birer veda gibi

hem her veda zaten kış değil midir

sen kışta bende açan çiçek iken

kimler kimlerin yazını kışa

kimler baharı hazana çevirdi

Şimdi bir sen varsın bir de ben

ya da sen açan çiçek

ben her halinle seni kabul

her haline kucak açan toprak

kurusan, açsan, solsan da

her ne olursan ol yine bana dön

her şeyin aslına döndüğü gibi.

NE VAR BUNDA

CİVAN KAPLAN

Küsmüşsün nerden bileyim

Kırılacak ne var bunda

Ya sen gel ya ben geleyim

Yorulacak ne var bunda

Gel ki yüzünü göreyim

Yüzüne yüzüm süreyim

İste canımı vereyim

Darılacak ne var bunda

Ne Münker'iz ne de Nekir

Niyet halis durum fakir

Bir insan bu kadar hakir

Görülecek ne var bunda

Çağırmışın duymamışım

El sözüne uymamışım

Belki sana kıymamışım

Sorulacak ne var bunda

Bir hatasız kul olur mu

Hiç dikensiz gül olur mu

Kırılmayan tel olur mu

Gerilecek ne var bunda

Civan'ım der elde ne var

Gidiyorsun diyar diyar

Aramıza taştan duvar

Örülecek ne var bunda.

MAVİLİK

MÜCAHİT ŞENGÜL

Maviliğe bakıyorum

Ne kadar özgür

Ne kadar mutlu

Ayağımda zincirden süs

Yüreğimde hasret

Ne adımlar biter

Ne de çaredir adımlar

Çifte esaretime

Bir isme adanmışım,

Bir isim ve bir görüş

Ve belki ardından yüzün

Zaten hapsetmişti

Hilal kaşın, kara gözün

Gözlerin mahpuslukta hürriyetim

Hürriyetimde mahpusluğum

Olsun varsın

Gelsin karanlıklardan

Ne gelecekse

Bir tebessüm yeterdi

Bir görüş ve bir isim

Mümkün müdür

Varsın görmesin gözlerim

Okunsaydı adım salondan

Koşsaydım koridorda

Dönüp durduğum meydanda

Yürüyen ölü dirildi desinler

Kimin umurunda

Sen yerine başkası

Bir yabancı velev ki

Razıydım sen ihtimaline

Ne adımlarım çare olur

Ne voltalarım

Sırtımda hasret

Yukarı bakıyorum

Maviliğe ne kadar özgür

Ve ne kadar mutlu

Zincirler bileklerimde

Kilitler kapımda

Olsun varsın

Bilsem ki beklemektesin

Kuş olup uçmaz mıydım

Mahpusluğumla

Kabrinin olduğu yurduna.

Vansesi Özel Haber

Bakmadan Geçme