Van için 25 yıl önce yazılmış bir güzelleme
Her kent insanın hatıralarında yer aldığı haliyle güzeldir. 25 yıl önce bir zorunlu ziyaret nedeniyle kaleme aldığım bu yazıyı bir çok insanın hatırasına saygı olsun diye yeniden yayımlıyorum. 'Kızıma' başlığını taşıyan bu yazıyı o da ilk kez okuyacak.
Babaannen, Büyükbaban seni görsün diye Van'a geldik. Annenle sen evdesiniz, ben çocukluğumun, ilk gençliğimin geçtiği kentimi, bu güzel şehri bir kez daha dolaşmak için çıktım.
Ne güzeldi bu kent. Çocukluk ve gençliğimin nice unutulmaz anıları vardır.
İlk aşkımın yeşerdiği, o aşkı kaçamak biçimde, bazen cesurca hatta gözükara yaşadığım kent.
Lise öğrenciliğimiz sırasında, üniversitedeyken tatile geldiğimizde bir boydan bir boya defalarca usanmadan yürüdüğümüz Cumhuriyet Cadde'si değişmiş olmakla özelliğini koruyor. Yalnız ağaçlar, o çiçek açtığında kokusunu doyasıya ciğerime çektiğim, kocaman Akasya ağaçları artık yok. Cadde artık ağaçsız..
Bu cadde değil miydi akşam üzeri belediye arazözüyle sulanan ve serinliğinde kol kola volta attığımız cadde?
Ve o Şehir Parkı... Halkevi binasının önündeki, Akasya ve Meşe ağaçlarıyla bezeli, çok kişinin unutulmaz anılarının odağı o park...
Her yaz arkadaşlarla buluşma mekanımız, lise yıllarında ücra köşelerinde ders çalıştığımız, birbirimizi üniversiteye hazırlarken gölgelerinde, masamızda yaprak ve ışık oynaşmaları altında, ince belli bardaklarda çay içmenin keyfini yaşadığımız o park...
Akşamları sanki herkesin sözleşmişcesine gittiği o park...
Vatanı kurtarma adına yoğun tartışmalar yaptığımız o park...
O sıcak salonda, Bülbül Hakkı'nın (Hakkı Yakupoğlu) sağladığı o dingin kütüphanenin camından seyrederken ruhumuzu dinlendirdiğimiz o park, yok artık. Yerine her nereye yapılırsa yapılsın gidilecek olan, Merkez Bankası yapılmış.
Ya o yanında yüksek duvarlarla ayrılan, bahçesinde Van Gölü şeklinde havuzu olan, bahçesinde 40-50 yıllık görkemli ağaçların yer aldığı Kız Enstitüsü, sonradan İl Halk Kütüphanesi olan o Cumhuriyet Mimarisinin özgün örneği o bina...
Annemin hizmetli olarak çalıştığı, her akşam annemle birlikte dönmek için gittiğimde, bodrum katında beklediğim, tatil günleri temizliğe yardım ederken üst katlarına hayran olduğum, o geniş ve uzun balkonundan bahçesini seyrettiğim o bina...
Bir ev sıcaklığı sağlayan, istediğimiz kitabı kendimizin aldığı, okuma alışkanlığı edindiğimiz, kütüphane salonunda veya iare (üye) yoluyla aldığımız kitaplarla bize ışıklık yapan o bina... Yüzlerce klasik eseri, yerli yazarların kitaplarını okuduğumuz o bina yerle bir olmuş. Yerine cılız ağaçların olduğu bir park minyatürü, ucubesi yapılmış güya...
Kışın kapalı 2 sinemanın, yazın gene 2 bazen 3 açıkhava sinemasının o davetkar ilan tahtaları. Hoparlörden yükselen şarkılar, sinema cephesinin çekici ışıkları, kaçamak bakış, gözucu tanışıklıklarla başlayan tek taraflı ya da taraflı ama kaçamak aşklara az mı tanıklık etmiştim.
Nasıl unuturum ruhumu titreten o bakışlara şarkılardan fal tuttuğumu. Bir küçük bakışı destansı aşka yorduğum o zamanları.
Ya o hükümet Konağı... Cumhuriyet Mimarisinin bu kente kazandırdığı o özgün taş bina. Önünde bayramların, parti propagandalarının yapıldığı o güzelim bina yıkılmış arkasına beton yığını bir hükümet binası yapılmış. N e olurdu o bina korunsaydı, alan geniş arkaya gene yapılırdı bir beton yığını. O güzelim bina bir prestij binası olarak kalırdı, sergilerin yapıldığı, bazı etkinliklerin binası olurdu.
Hükümet Konağı'nın sağ çaprazında yer alan Beşyoldan başlayıp İskele Köyü'ne kadarlık 7 kilometrelik yolun 6 kilometrelik bölümünü kaplayan yolun 2 geçesinde sıralanan 2 sıralı kavak ve söğüt ağaçlarıyla kaplı yol...Çırılçıpiak.. Ne oldu Vanlılara kendi elleriyle diktikleri bu güzelim ağaçlar neden artık yok.
Allah'ım bizi ne kadar beceriksiz, yeşil düşmanı kötü yöneticilerle sınıyorsun. Yoksa siz beni bile kandırmakta usta, siz, buna layıksınız mı demek istiyorsun?
Şehir Parkı'nın sol tarafında parktan 5-6 metre yüksek bir tepenin üstünde 300-400 metrekarelik belediye binası...
Cumhuriyet Caddesinden 30-35 basamaklı merdivenle çıkılan, parka bakan yan tarafı ise teraslanarak masaların konulduğu parka ait o bina... Yıkılmış betondan bir işhanı yapılmış.. Ne beton sever milletmişiz meğer. Beton olmadan önce ne yapıyor muşuz acaba?
Bu vaha; Belediye binası, Şehir Parkı, Halkevi Binası, Kız Enstitüsü binasının yer aldığı bu vaha korunmalıydı...
Ama geçmiş olsun.
Bu yazı kentime duyduğum hasrete dönük nostaljik bir yazı oldu. Hoşgörün.