Van'ımız, Yazımız, Kadınlarımız

Babam karayolu işçisiydi. Yaz aylarında yapım onarım, kış aylarında kar temizleme işleri yaptığından çoğu zaman evde olmazdı.

Babam karayolu işçisiydi. Yaz aylarında yapım onarım, kış aylarında kar temizleme işleri yaptığından çoğu zaman evde olmazdı.

 

Ben çocukken yaz aylarında annem diğer pek çok annenin ve ailenin de yaptığı gibi zaman zaman beni ve kardeşlerimi elimizden tutup İskele'ye ya da Fidanlık'a denize götürürdü. Başkaları eşleriyle, dedeleriyle, nineleriyle gelirlerdi.

 

Yalnız gittiğimiz pek olmazdı, genellikle komşularla ya da akrabalarla giderdik. Gittikten sonra orada karşılaştığımız kimi başka tanıdıklarla birlikte oturup sofralarımızı bölüştüğümüz de olurdu.

 

Hem İskele'de, hem de Fidanlık'ta kilimlerimizi ya da çullarımızı serip oturabileceğimiz bize gölgelik sağlayan büyük ağaçlar vardı. Bu ağaçlara iplerimizi bağlayıp salıncaklar yapar sallanır; içlerine bebekleri koyup uyuturduk.

 

Her iki piknik alanında da, denize gelenlerin gereksinimlerini karşılayabilecekleri sebil suyu akıp giden çeşmeler vardı. Oturacağımız ağaç altlarını bulup yerleştikten sonra semaverlerimizle, güğümlerimizle, çaydanlıklarımızla o çeşmelerden su getirmek biz çocuklara düşerdi.

 

Fidanlık kamu malıydı, Şamranaltı Mahallesindeydi. Sonraki yıllarda Van Gölü'nün yükselmesinden etkilendi, o güzelim ağaçlarının çoğu tuzlu sudan etkilenip kurudu. Uzun zamandır görmedim ama zaten bir kısmı sazlık, bataklık olan bölge bildiğim kadarıyla göldeki, çevredeki kirlilikten de etkilenip önemini yitirdi.

 

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme