Van kültüründe iz bırakanlar
Değişim ve göç kaçınılmaz olarak yurdumuzun her tarafında oluyor. Bir yandan daha önceden o memlekette yaşayanlar veya biz buna yerlisi de diyebiliriz, başka illere giderken ilçe, köy veya yakın illerden o bölgeye göçler olabiliyor.
Değişim ve göç kaçınılmaz olarak yurdumuzun her tarafında oluyor. Bir yandan daha önceden o memlekette yaşayanlar veya biz buna yerlisi de diyebiliriz, başka illere giderken ilçe, köy veya yakın illerden o bölgeye göçler olabiliyor. Haliyle güzel ilimiz Van cazibe merkezi olması sebebiyle çok daha fazla göç aldı. Bunda çok da yadırganacak bir durum yok. Burada asıl mesele bana göre bizdeki değişimin ani ve hızlıca olmasıdır. Belki de hızlıca dememek lazım, hızlı oldu demek daha doğru olur! Hızlı değişim ise sağlıksız kent manasına gelir. Bu durumun diğer illerle olan farkı nedir? Diğer illerde tedricen yani durum tabi seyri içinde ve yavaş yavaş olurken, fakat ilimiz Van büyük bir hızla değişti ve değişiyor.
Yazılarımda anlattığım yıllar 1973'lerden başlayarak ve değişimin başladığı en fazla 84-85'lere kadar olan süre. Ortalaması otuz beş kırk yıl gibi bir zamana tekabül ediyor. Bu anlattıklarım Van merkez için geçerli, ilçeleri kapsamıyor. . Eskiye çok fazla özlem duyuyoruz. Konuyu biraz daha netleştirmek istersek mesele şu; Büyük şehirlerde buna bağlı olarak Van'da büyük şehir kategorisinde, gökyüzü ile yeryüzünün aşkını bitirdik. Güneş, ışıklarını otuz beş yıl önce Mercimek veya Şerefiye Mahallesindeki papatyaların, ağaşların, torak damların, şurubu güllerin, çayırların, bostanların, elma ağaçlarının vs. üzerine yansıtırken bu gün ise ancak beton ve asfaltın üzerine yansıtabiliyor. Toprak sevdiğinden ayrı düştü gökyüzünü göremiyor. Kalın tabakalar ile sevgilileri maalesef ki biri birlerinden ayırdık! Mehtaplı gecelerde ay bile şavkını toprağa sunamıyor. Anlattıklarımızın büyük bir kısmını kaybetmek, özlem duymak için yeterli. Haliyle hepimizde yetmişli yılları özlüyoruz. Betonların altında, beton binaların aralarında kalan anıları çıkarmaya çalışıyoruz çoğu zaman. Gelişmeye karşı olduğumu düşünmeyin lütfen. Gelişme olsun yatırım olsun, sanayi kuruluşları yapılsın ama şehrin tarihi ve kültürel dokusu her halükarda korunsun. Sanayi kuruluşlarının toprağımızı ve Van Gölü'nü kirletmemesi için önemler en üst seviyede alınsın.
Kentimizin hafızaları olan tarihi ve kültürel yapılar ile sembolleşmiş değerlerimize belki de istemeden de olsa günün şartlarına uyarak kıydık! Daha önceki yazılarımda değinmiştim öneme haiz olduğundan yine tekrarlamak istiyorum. Biraz ütopik olacak ama, İskele Caddesi'ni yeniden kavak ağaçlarıyla donatabilirdik. Şehrin sokaklarından kanal sularını belki de akıtabilirdik! Cumhuriyet İlkokulu ve Van merkezde olan Atatürk İlkokulu'nu, Gümrük Binasını, tarihi kütüphane, kerhiz sularımızı vb. değerlerimiz dedelerimizden bizlere emanetti koruyabilirdik!
YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ...
Bakmadan Geçme




