• Haberler
  • Güncel
  • Van Sivil Dayanışma İnisiyatifi'nden Eğitim-Sen'e tepki

Van Sivil Dayanışma İnisiyatifi'nden Eğitim-Sen'e tepki

Van Sivil Dayanışma İnisiyatifi, Eğitim-Sen Van Şubesi'nin bazı İmam-Hatip okullarıyla ilgili yaptığı açıklamaya sert tepki gösterdi.

Basın Bülteni

Van SDİ dönem sözcüsü Mehmet Ali Uca, Türkiye’de karma eğitimin pedagojik eksende değil ideolojik eksende tartışıldığı bir zemini yaşamaktayken aslında karma eğitim meselesinin herhangi bir okulumuzun özel meselesi olmadığı, ülkemizin hatta dünya ülkelerinin sürekli tartıştığı, bilimsel yönden de ele aldıkları bir konu olduğunun bilindiğini söyledi.

Batı’nın, ‘yüzyılın pedagojik yanlışı’ olarak görüp vazgeçtiği karma eğitimin Türkiye’de ısrarla uygulanmak istenmesinin ve her gündeme geldiğinde bir rejim sorununa dönüştürülmesinin altında başka sebeplerin yattığının herkesçe malum olduğunu ifade eden UCA, 28 Şubat süreci ile eğitimde özellikle dini değerlerimize yönelik Ortaçağ Engizisyon Mahkemelerini andıran katsayı, başörtüsü yasağı, zorunlu ilköğretim yasası, kız ve erkek liselerinde karma eğitime geçilmesi vb. antidemokratik uygulamaların; ideolojik bakış açısının, temel hak ve özgürlüklerin ne kadar kısıtlandığını ve İslam düşmanlığı konusunda bu tür sendika ve yapıların ne kadar barbar olduklarının da göstergesi olduğunu söyledi.

UCA, sözlerine şöyle devam etti: “Karma eğitimde yapılan akademik çalışmalar sonucunda bugün birçok ülkede karma eğitimden tekli eğitime geçiş imkânı veren yasal düzenlemelerin yapıldığı gerçeği doğrultusunda her bir velinin bir dayatma yerine onlara tercih verilmesi neticesinde kendi çocuklarını istediği okul türü ya da cinsiyet türüne göre belirlenmiş okullara göndermehakkı kadar doğal başka bir şey olmadığı gerçeği de ortadadır. Eğitim-Sen’in karma eğitim yapılmıyor diye kin kusmasına neden olan okullarımızda tamamen velilerin talebi üzerine oluşturulmuş bir sistematiğin neticesi doğrultusunda öğrencilerin ayrı ayrı erkek ve kız sınıflarına yönlendirildikleri bilinmektedir. Dolayısıyla okullarımızda eğitim; eğitimin türüne, ihtiyaç ve zorunluluklarına göre kız ve erkekler birlikte, yalnızca erkek veya yalnızca kız öğrencilere yönelik olacak şekilde verilmesi de çok doğal bir uygulamadır. Karma eğitim mecburiyeti kaldırılmalı derken, bir dayatmadan vazgeçilmesi, farklı tercihlerin önünün açılması kastedilmektedir. Bu nedenlerle velilerin tercihleri doğrultusunda karma eğitim dışında bir uygulamaya geçişini son derece uygun buluyor, yetkilileri kutluyor ve karma eğitim dışındaki uygulamaları hazmedemeyen Eğitim-sen ile işbirlikçilerini kınıyoruz. Özellikle İmam-Hatip okullarımız üzerinden algı oluşturmaya çalışan Eğitim-Sen ve akıl danışanları çocukları dağa kaçıran zihniyetin uygulamalarına bırakın karşı çıkmayı destekleyen uygulamaları ile karşımıza çıkmaktadır. Eğitim-Sen Van Şubesinin okullarımızda veli tercihine bağlı kalarak yapılan uygulamayı hazmetmemesi ve ülkemizin gelişmesine katkı sunan, milli birlik ve beraberliği önceleyen; toplumda sevgi, saygı ve hoşgörü iklimini yaygınlaştıran İmam-Hatip okullarımızı hedef almaları çok da garipsenecek bir durum değildir. Asıl endişe duydukları meselenin karma eğitim olmadığını, asıl dertlerinin çocuklarımızın eğitimde fayda görmeleri olmadığını görmekteyiz. Asıl niyetleri körpecik zihinleri bulandırıp, onları inançlarına, benliklerine, değerlerine ve vatanlarına karşı birer düşman olmalarını sağlamaktır. Çocuklarımızın ve gençlerimizin sadece dini duygularını değil benliklerini de son zamanlarda LGBT eylemleriyle de bu anlamda hedef aldıkları ve çocuklarımızı ve gençlerimizi toplumsal hayatın dengesini bozacak süreçlere ittikleri açıkça görülmektedir. Bu doğrultuda her fırsatta güya demokrasi ve özgürlük kelimelerini dilinden düşürmeyen Eğitim-Sen'in, milletin cinsiyet ayarlarını bozmak ve sapkınlığı normalleştirmek için ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ adı altında LGBT komisyonları kurup cinsiyeti ortadan kaldırma çabası ise herkesin malumudur. Bu sendikamsı yapıların işine gelince hukuk maskesi taktığını ama işine gelmeyince de aslında dini değerlerimizi yok sayma stratejisi üzerinden hareketle hukuku ayaklar altına alan marjinal yapıların karargâhı haline geldiğini de görmekteyiz. 2000’li yıllar öncesinde liselerimizde okullaşma oranı yüzde 40’lardayken okullaşma adına herhangi bir adım atmayan Eğitim-Sen ve beraberindeki yol arkadaşı zihniyetlerin bugün okullaşma oranlarının yüzde 98’lere çıktığı bir süreçte çocuklarımızın geleceği ile ilgili ne yapabilirizin muhasebesini yapmaktan çok en çok becerdiği iş olan ortalığı bulandırarak islami değerlerimize ve hassasiyetlerimize saldırmayı tercih etmektedir. Buradan kamuoyuna ve ne yaptıklarından habersiz destekçileri olan vatandaşlarımıza ve kamu çalışanlarımıza sesleniyoruz. Eğitim-Sen ve malum zihniyetlerin derdi kaliteli ve huzurlu bir yaşam tarzı değil, kaotik ortamların vuku bulmasıdır. Bunların derdi çocuklarımız ve gençlerimiz değil, onları kullanarak toplumsal yapıyı yok etmektir. Bunların derdi kadın-erkek eşitliği değil, cinsiyet eşitliği üzerinden insanların benliklerini ve yaşam tarzlarını değiştirerek toplumu değerlerinden uzaklaştırmaktır. Bunların derdi özgürlük ve demokrasi değil, bu argüman üzerinden herkesin bireyselleşerek toplumdan alıkonulmasını sağlamaktır. Bunların derdi çocukların eğitimi değil, onların eğitimsizleştirilerek; sokaklarda anarşinin büyümesine, terör örgütlerine terörist olarak yetişmelerine, inançsız bir toplumun oluşmasına, değerlerini yok sayan bir neslin yetişmesine, aile yapısının yok edilerek toplumun dinamikliğine dinamit konulmasına katkı sağlamaktır. Bu ve benzeri hazımsızlıklar, seçim arefelerinde herkesle kucaklaşıp helalleşme argümanını kullanarak güya samimi yüz gösterenlerin aslında eylemlerinin göstermelik birer hareket olduğunu ve ellerine fırsat geçtiğinde değerlerimizi bir anda nasıl yok edeceklerinin de göstergeleridir. Bu amaçlar planlanırken bizim sessiz kalacağımızı düşünüyorlarsa yanıldıklarını göreceklerdir” dedi.

 

Bakmadan Geçme