VANGÖLÜ HAVZASI

Değerli okurlar; Vangölü Havzası ülkemiz ve dünya tarihinde önem arz eden tabii ve tarihi birçok değeri bünyesinde barındırmaktadır. Vangölü Havzasına ayak basan her bireyin bu coğrafi ve tarihi zenginliğin büyüsüne kapıldığına birçoğumuz şahit olmuşuzdur. Zaten böylesine zengin bir coğrafyadan etkilenmemek ve büyüsüne kapılmamak da mümkün değildir.  Başlı başına Vangölü bu doğal zenginliğin baş tacıdır. Van Kalesi Urartuların tarihi dirençlerinin ve medeni zenginliklerinin numunesidir. Vangölü ile bütünleşmiş Suphan Dağı yüceliğin ve azametin timsalidir. Nemrut Krater Gölü’nün kendisi gibi çevresinde yetişen bitkilerde, dünyada numunesi bulunmayan türleri ile nadidedir. Adilcevaz’daki Kef Kalesine çıkıp Artos Dağlarını izlemek ayrıcalıktır. Ayanıs Kalesinden Suphan Dağında gün batımını izlemek muhteşemdir. Çeşitli medeniyetlerden izleri bünyesinde barındıran ve adeta bir müze kent olan Ahlât’ı gezmek zaman tünelinde geçmişe yolculuk niteliğindedir. Erciş’te üzüm bağlarında gezmek harikadır. Gevaş’ta Halime Hatun Kümbetinde manevi haz almak sadra şifadır. Tatvan’ı Nemrut’tan seyretmek, oradan Bitlis’e gidip tarihi medrese, camii ve taşın dile geldiği yapıları incelemek şanstır. Hele bunca zenginliği görüp aklı ve gözleri zengin kıldıktan sonra Bitlis’te üzüm eşliğinde Büryan yiyerek mideyi de sevindirmek yaşamaktır.

Vangölü Havzası, bu güne kadar üzerinde yaşamış kültür ve medeniyetlerden izleri günümüze yansıtan bir ayna niteliğindedir. Bu izleri hissetmek, görmek, duymak ve tatmak hakikaten ayrıcalıktır. Van ve çevresini gezmeye karar verirseniz eğer; bu hafta sizlere tanıtmaya çalıştığım “Vangölü Havzası” isimli kitabın, size rehberlik edecek niteliklere sahip olduğunu söylemek isterim. Kitabın; Vangölü Havzasının tüm zenginliklerini, fotoğraflar eşliğinde verdiği bilgiler ile size sunacağından emin olabilirsiniz.                                 

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN

Bakmadan Geçme