Van’ın farkı

İlimizde faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşları (STK) temsilcileri geçen hafta iki partinin toplantısında katıldı. Çatışmalı, sıkıntılı bir süreçte AK Parti ve HDP yetkilileri Van’da STK’lar ile buluşarak ülkede ve bölgemizde yaşanan sorunlara ilişkin politik görüşlerini ve STK’lardan beklentilerini anlattılar.

Siyasi partiler sivil toplumun görüş ve düşüncelerine değer verdikleri ölçüde toplum nezdinde karşılık bulacaklarını, insani ve sürdürülebilir kalkınmada başarılı olabileceklerini biliyorlar. O nedenle de her fırsatta oda, sendika, vakıf ve dernek adı altında faaliyet gösteren, topluma yararlı hizmet geliştirmek için kurularak yasal bağımsız olarak çalışan, politik, sosyal, kültürel, hukuki ve çevresel amaçları doğrultusunda lobi yürüten STK’larla görüşüyorlar.

STK’lar ilk önce  Ak Partili yöneticiler bir araya geldi.  

 “Yeni Türkiye’de Sivil Toplum Kuruluşları Van ”  temalı toplantıda AK Partili yetkililer Van’ı ve sivil toplumu önemsediklerini dile getirdiler.

Toplantıda yeni anayasa hazırlıklarına değinen AK Parti Genel Merkez Halkla İlişkiler Başkan Yardımcısı Ağrı eski Milletvekili Ekrem Çelebi,“AK Parti’nin temel özelliği, bir karar alınmadan önce sizlerle istişare edilir” dedi.

Her sivil toplum örgütünün bir talebi olabilir diyen AK Parti Genel Merkez Halkla İlişkiler Başkan Yardımcısı Karabük Milletvekili Burhanettin Uysal da, “Sivil toplum örgütleri toplumların isteklerini, toplumların birlikte huzur ve mutluluk içerisinde yaşayabilmesi için ne yapılması gerekiyorsa siyasi bir sonuç beklemeksizin görüşlerini bildiren örgütlerdir. AK Parti olarak sivil toplum örgütlerine çok önem veriyoruz. Mecliste sayısal çoğunluğumuz var. Sizlere veya başkasına sormadan kanunlar, yasalar çıkarabiliriz ama bunun ne kadar uygulanabilirliği olabilir. Her sivil toplum örgütünün bir talebi olabilir. Eğer siz bu düşüncelerinizi bizlere açık bir şekilde ifade edecek olursanız, bizler de harfini değiştirmeden bunu Başbakana arz edeceğiz” diye konuştu.

Bu toplantıdan bir gün sonra bu kez HDP STK’larla buluştu.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Van'da partisince organize edilen "Savaşa karşı barışı konuşuyoruz" temalı toplantıda STK temsilcileri, işadamları ve kanaat önderleriyle bir araya geldi. 

 STK temsilcilerine seslenen HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş öz eleştiri de bulunarak,  "Biz dört dörtlük mükemmel siyaset yapamadık. Bunları düzeltmek bu hengâmede zor oluyor. Tüm kardeşlerimizden istirham ediyorum. Partimizden olmayabilirsin ama her zaman hakkaniyet içinde olun, vicdanlı olun” dedi.

Bizde sivili önemsediğini söyleyen AK Parti ve HDP üst yönetimine Vanlılar adına sesleniyoruz: Van ile Vanlılar ile ilgili yerel yöneticileriniz, idarecileriniz  karar alırken Vanlıların hassasiyetlerine, değerlerine  görüşlerine lütfen önem versinler. Kulağa hoş gelen sözleriniz pratikte hayata geçirilerek havada kalmamalıdır.

" Birlikten Güç Doğar" ilkesiyle hareket etmesi gereken ey Vanlı STK’lar; sizlerde size verilen öneme, değere ve kuruluşlarınıza yüklenen toplumsal sorumluluğa lütfen sahip çıkın. Çabanız artık ziyaretlerde bulunmaktan ve basın açıklaması yapmaktan öteye geçsin.

İki partinin bir gün arayla Van’da toplantı düzenlemesi ilimizin demokratik, katılımcı siyasi iklimine, Van toplumun uzlaşmacı, diyaloga açık yapısına yakışan güzel görüntülerdir. Van’ın bu özelliğinin siyasi partilerce bir kez daha  fark edilmiş olması kazanımdır.

Farklılıkları zenginliğe dönüştüren Van, kendine özgü demokratik yapısıyla bölgesinde siyasetin üslubunu, dilini de etkilemektedir. İlimiz bu konumuyla ülke ve bölge barışına, huzuruna çok  önemli katkılar sağlamaktadır.


Avrupa vatandaşına balık veriyor

Eski Başbakan, Maliye ve Milli Savunma Bakanı, Van’ın efsane ismi Ferit Melen’in oğlu, 23. Dönem Milletvekili Prof. Dr. Mithat Melen, davet edildiği Vanlılık ruhuyla kurulan Güçbirliği Platformu toplantısına katıldı.

Güçbirliği Platformu’nu sivil yapı olarak önemsediğini söyleyen Melen, dünyada da bu meselelerin benzer sivil platformlarda tartışıldığını, herkesin Güçbirliği Platformu’na katkı vermesi gerektiğini söyledi. Türkiye'deki okulların öğrencileri sonraki aşamalara ve hayata hazırlayamadığı eleştirisinde bulunan Mithat Hoca, kalkınmanın Van'ın değil, dünyanın sorunu olduğunu, insanların iş ücretleri nerede fazlaysa oraya göçeceğini, bunun önlenemeyeceğini, Van'da katma değeri yüksek üretim yapılması gerektiğini, kadınların eğitim ve iş hayatındaki yerinin artırılması gerektiğini vurguladı.

Van'ı yakından takip ettiğini ifade eden Prof. Dr. Mithat Melen, devletin insanlara balık tutmayı öğretmesi gerektiğini söyleminin aksine Avrupa'nın vatandaşına balık verdiğine dikkat çekti.

 Mithat Hoca balık tutma hikayesi Avrupa’nın kalkınması ve gelişmesinde Çin atasözü olarak kitaplarda kaldı. Türkiye’nin de Avrupa gibi  girişimcisine artık balık vermesi gerektiğini dile getirdi.

 

Siz kapatmasaydınız

1865 yılında Van'ın Başkale kazasında doğan, 1914’te Birinci Dünya Harbi’nde Rusların Van’ı işgal etmesi üzerine Başkale’den Irak'a, oradan Adana, Eskişehir ve İstanbul'a  giden,  1943‘de Ankara'da vefat eden dört mezhebin fıkıh bilgini, alim, veli Vanlı Abdülhâkîm Arvasî'ye tarikatların kapatılması sorulduğunda şöyle cevap veriyor:

"Siz kapatmasaydınız da onlar kapanacaktı, çünkü zâten tefessüh (çürüme) etmişlerdi..."

Bu sözün üzerinden neredeyse yüz yıla yakın zaman geçti... O gün başlayan çürüme ve yozlaşma bugün hangi seviyede acaba?


Eleştiriye kapalıyız

Toplumda hızla erozyona uğrayan değerlere canı sıkılarak tepki gösteren Vanlı hemşehrimiz Tayyar Gürpınar, yozlaşan insan ilişkilerinden dert yanıyor.

Haksız da değil.

Tayyar Gürpınar sosyal medyadaki paylaşımında şöyle diyor: Ben babam ile arkadaş gibi yaşadım dersem yeri var. Çünkü ufku geniş bir insandı. Fazla okumamıştı ama okuyanlara ders verecek birikime, nezakete sahipti,  yani çınardı. Onlar kök, dal budak salan koca çınarlardı. Bizler ise bir birimizden haberdar olmayan, belli yaşa gelmiş, ama hatır nedir bilmeyen bir toplum haline geldik. Teknolojimi bizleri yuttu yoksa menfaatlerimiz mi bizlere insanlığımızı unutturdu?  Nereye koşuyoruz bilmiyoruz. Ardımıza bakma cesaretimiz yok. Eleştiriye kapalıyız. Agresifiz. Gözümüz aç ve doyumsuzuz. Daha ne diyeyim. Şimdi yitirdiğimiz değerler gibi yani babalarımız gibi dost canlısı akrabadan haberdar, ekmeğinden korkmayan olabilir miyiz?”


Utanç verici, ürkütücüdür

Ülkemizde çocuklar ve kadınlar adına vahim şeyler oluyor. Aile içinde, okulda, iş yerinde, sokakta çocuklara taciz var, tecavüz var.  Son günlerde okuduğumuz ve izlediğimiz çocuk kaçırmaları, çocuk cinayetleri, taciz ve tecavüz ile ilgili haberlerin ardı arkası kesilmiyor. Haberler hepimizi derinden yaralıyor. 

Ülkenin geleceği olan çocuklarımıza yönelik tecavüz ve taciz iddiaları utanç verici ve ürkütücüdür. Anneler, babalar endişeli. Cinsel istismara uğrayarak vuruk geçirerek psikolojileri bozulan çocukların durumu acı verici.  Toplum ayağa kalkarak çocuklarının kirletilerek geleceklerinin karartılmasına izin vermemelidir.

Devlet ve toplum el ele vererek çocuklarla ilgili söz konusu tehlikeleri önleyemezse felaket işte asıl o zaman yaşanır. 

Bakmadan Geçme