Hazırlayan: İkram Kali
1914 Haziran Avrupa'da savaş patlamak üzeredir. Ruslar Osmanlı'ya resmen savaş ilan eder. Osmanlı İmparatorluğu çok zor koşullar altında 1.Dünya Savaşına girer. Anadolu'da seferberlik başlamıştır. Daha seferberliğin başlangıcında, Rus, İngiliz ve Fransızlar tarafından Ermeniler kışkırtılarak, ayaklanmaya teşvik edilir. İşgalci güçlere karşı can pazarının yaşandığı günlerde isyan eden Ermeni Daşnaksutyun, Hıçak, Ramgavar, Karahaç komiteleri onların öncülüğündeki Ermeni çeteleri Van'da şehir, köy ve mahallelere, köylerinde baskınlar düzenler, yaşlı kadın, çocuktan oluşan sivil halkın canına, malına ırzına zarar vererek katliam başlatırlar.
Ekim 1914, Kolordu'ya bağlı Van'da bulunan 3.Tümen Sarıkamış cephesine katılmak üzere Erzurum'a hareket eder. Durum o denli vahimdir ki Van'dan iki tertip genç birlikte askere çağrılır. Sınırlı sayıdaki yerel jandarma kuvvetleri bir taraftan Ermeni isyancı çetelerin katliamlarını önleme mücadelesi verirken, diğer taraftan da Rus birliklerinin Van'ı işgalini önlemeye çalışır. Bu sırada Ermeni önderleri gönüllü birlikler oluşturarak Rus birliklerine katılmak üzere Kafkasya'ya kaçarak topluca "vatana ihanet" suçu işlerler.
Van ve çevresinde çok şiddetli çatışmalar başlamıştır. Van'da şehrin ihtiyati kuvvetlerinden önemli bir kısmı Rus işgaline karşı Hoy cephesine gönderilince Van büsbütün korumasız, desteksiz kalır. Şehri, köyleri, ahaliyi korumak artık daha da zorlaşır. Van savunması yaşlı, kadın, çocuk ve küçük Jandarma fırkasına bırakılır
Ocak 1915 Ruslara karşı Hoy cephesinde mücadele veren askerlerin erzak ve cephaneleri de tükenmeye başlar.
Karlı Dağların Aslan Yürekli Vanlı Çocukları
Hoy cephesinde çarpışan Jandarma'dan Van'a bir haber gelir: '' Erzak ve fişeğimiz tükendi, acil cephaneye ihtiyacımız var'' diye. Ancak cepheye erzak ve cephane taşıyacak, askerler ve eli silah tutan Vanlıların çok büyük bir çoğunluğu Sarıkamış, Çanakkale ve diğer vatan savunmasında, ölüm kalım mücadelesi vermekte. Hoy cephesine cephane taşıma görevi cesur, vatan sevgisi dolu, narin bedenlere, Vanlı çocuklara düşer.
Zaman geçirilmeden Van'da hazırlıklar başlar. 12-17 yaşları arasında okullara, iş yerlerine ve ailelere haber gönderilir. Kısa süre içinde gönüllü, yaşları küçük yürekleri büyük 120 Vanlı çocuk göreve seve seve talipli olur. Vanlı çocuklara gidiş gelişlerinde öncülük etmek ve başlarında bulunmak üzere 2 öğretmen, sayılı askere sahip olan Van Jandarma fırkasından 18 Jandarma da kafileye katılır. Çocuklara ve ebeveynlerine Hoy cephesine nasıl, hangi yoldan gidileceği, kimlerin çocukların başlarında bulunacağı anlatılır.
Vanlı 120 kahraman çocuk, okul ödevlerini, arkadaşlarını, sevdiklerini, oyunlarını bir kenara bırakarak vatan ödevine cesaretle, inançla hazırlanır. Yola çıkılacağı gece, anneler çocuklarının ellerline kınalar yakar, kulaklarına türküler söyler, yüreklerine kahramanlık destanlarından örnekler aktararak sarılarak birlikte uyurlar.
Sınırlı imkanlar ölçüsünde, kalınca giysiler giyindirilerek hazırlanan kahraman çocuklar ayrılık vakti dedeleri, nineleri, anneleri, bacıları, kardeşleri ve yakınlarıyla göz yaşları içinde kucaklaşarak vedalaşırlar. Kafileyi uğurlamak üzere yaşlıların, kadınların oluşturduğu Vanlılar gün ışıklarıyla birlikte Van şehir merkezinde Ulu Cami önünde (1915 te yakılıp, yıkılan eski Van şehrinin en büyük camisi) toplanırlar.
18 asker, 2 öğretmen; silah ve fişek, 15 yaşından küçük çocuklara; çocuk başına 1000 fişek, 15 yaşından büyük çocuklar ise fişek ve erzak yüklenir. 120 Vanlı kahraman çocuktan oluşan kafile, dualar, gözyaşları ile Hoy cephesine uğurlanır. Mendiller sallanır, kazasız-belasız çabuk gitsinler, çabuk dönsünler diye sular dökülür aslanların ardından.
Mevsim kış, aylardan Ocak. Yol uzun, hava çok soğuk. Hayvanların ve köylülerin kullandığı karlı, yamaçlı dağ yolunda günler, geceler boyu yürünür. Uzun, yorucu yürüyüşten sonra kahraman çocuklar cepheye sağ salim ulaşırlar. Cephedeki askerlerin imdadına yetişen 120 isimsiz kahramanlar emanetleri cephedekilere teslim ederek kutsal görevlerini başarıyla yerine getirirler.
Kafile Van'a dönmek üzere aynı güzergâhtan yola çıkar. Kar yağışı başlamıştır. Dönüşün çetin geçeceği iyiden iyiye hissedilir. Çocuklar evlerine, arkadaşlarına, okullarına tekrar kavuşabilmenin özlemiyle Van'a doğru yürürler. Tipinin, karın, soğun kendilerine acı sürpriz hazırladığı akıllara gelmez. Dinmek bilmeyen kar yağışı şiddetini artırmakla kalmaz; kar, tipiye dönüşür, korku, endişe saçar. Yol boyunca tipinin çıkardığı uğultu sesine kurt, köpek sesleri karışır. Göz gözü görmez. Adım atmak imkânsızlaşır. Jandarma çavuşu, öğretmenlere; '' Hava çok kötü, don ve tipi var. Çocukların başına bir felaket gelmesinden korkuyorum…'' diyerek endişesini öğretmenlerle paylaşır. Çocuklar birbirlerine tutunarak yol alırlar. Ama bu önlemler çocukların başına gelecek felaketi önlemeye yetmez. Sonuçta, nefesler kesilir, ayaklar işlemez olur. Dondurucu soğuk ve tipi önünde çaresiz savunmasız, sığınmasız kalan, 120 Vanlı kahraman çocuklar, jandarma ve öğretmen uyurcasına beyaz karların üzerine serilir.
Felaketin Van'da duyulması üzerine olay yerine koşanlar (bazı sözlü kaynaklar olay yerine ilk varan köylülerin Simko Ağa'nın adamları olduğunu ileri sürmektedirler.) kimi çömelmiş, kimi uzanmış, kimileri, birbirlerine tutunmuş 80 çocuk, 8 asker, 2 öğretmenin cansız, donmuş, şahadete ulaşmış bedenlerini karlar altından çıkarır. Kurtarılan ve hayat belirtileri gösteren 40 çocuk, 10 jandarma trajik bir durumda Van'a getirilir.
Van halkının teveccüh ve muhabbetini kazanmış olan Ermeni Dr. Maltızyan, öteden beri hastalarının dini ve milliyetleri ile alakadar olmamış kimin derdi varsa hemen yardıma koşmuştur. Doktor Refik Bey ve Ermeni Doktor Maltızyan'ın yoğun çabalarıyla donma tehlikesi geçiren 10 asker ve 40 çocuktan ancak 22'si kurtarılır. 12 kahraman çocuk bütün çabalara rağmen kurtarılamayarak hastanede hayatını kaybeder. Kahramanlar kafilesi bu faciada 98 çocuk, 10 asker ve 2 öğretmeni şehit verir.
Kahraman çocukların acı kaybı karşısında Van'ı yas kaplar. Evlere şivan düşer, gözyaşları sel olur, acılar yürekleri dağlar. Vanlılar, günlerce, aylarca kahraman evlatlarının yürek burkan destanına ağıtlar yakar, yanık türküler söylerler. Bu acı sonrası Van'dan şöyle bir ses yükselir: ''İskele'den çıktı devenin ucu/ Elinde hamuru ocakta sacı/ Yavrumu vurmuşlar acımı acı/ Vurma dedim zalim, vurma yaram derindir/ Yaram iyi olursa, Mevla'm kerimdir.''
Türküsü yakıldıkça ağlanır, ağladıkça yürekler dağlanır. Karlı dağların kanlı çiçekleri, kahraman çocuklar hep hatırlanır.
120 Vanlı kahraman çocuklar destanlaşarak tarihe geçerler.
Ardan kısa zaman geçer.
Van'ın köy ve kasabalarında Ermeni çetelerinin yer yer isyan halinde oldukları haberi Van'a gelmeye başlar. İşte bu günler içinde Van şehir merkezinde cereyan eden bir olay bütün Van halkını üzüntüye boğar. Vanlı kahraman çocukların tedavisinde gösterdiği insanı çabasıyla bütün Vanlıların sevgisini, kazanan Dr. Maltızyan 10 Nisan 1915'te göğsünde "Düşmanlarımıza hizmet edenin akıbeti budur" yazısı olduğu halde asılı olarak bulunur. Vali Cevdet Bey Maltızyan'ın katledilmesine çok üzülür. Maltızyan'ın şeref ve hizmetine layık bir merasimle defnedilmesi için emir verir.Maltızyan Vanlıların gözyaşları içinde toprağa verilir.
120 Vanlı Kahraman Çocuklar beyazperdeye aktarıldı.
1977 yılında dönemin Van Belediye Başkanı Tayyar Dabbağolu Kurtuluş parkı içinde 120 Vanlı Kahraman Çocukların anısına ''120 Vanlı Kahraman Çocuklar Anıtı'' dikerek Van'ın küçük karamanlarını ölümsüzleştirdi.
Türk tarihinin en dramatik ama fazla bilinmeyen öykülerinden biri olan, Hikmet Ilgaz'ın Şarkyıldızı romanında gecen, Vanlı 120 kahraman çocukların öyküsü 2008 yılında Van'da ve eski Van'ın görüntüsünü yansıtan Safranbolu'da çekilerek beyazperdeye aktarıldı. Van danışmanlığını yaptığım filmin yönetmenliğini Mustafa Saraçoğlu, Özhan Eren yaparken, filmde Özge Özberk, Burak Sergen, Cansel Elçin, Emin Olcay ve yüzlerce Vanlı çocuk rol aldı.
2008- 20009 2010 yıllarında Valilik ve Milli Eğitim Müdürlüğü öncülüğünde 120 Vanlı Kahraman Çocuklar düzenlenen anma yürüyüşü ve etkinliklerle anıldı. Bir süre sonra çocuklarda anma töreni de unutuldu. Oysa her yıl ocak aynının 22-23 tarihleri arasında Sarkamış'ta olduğu gibi Erek dağının karlı yamaçlarına sembolik anma yürüyüşü düzenlenebilir.
1915'te Rus işgaline uğrayan Van ve Vanlılar unutulmaz derin acılar yaşamıştır. Bugün Vanlı olup, 1915'te acı yaşamayan, kaybı olmayan aile yoktur. Van tarihinde, 120 Vanlı kahraman çocuğun destanına benzer nice kahramanlık destanı olayların hikayesi vardır.
Van'ın tarihi çok acı olaylarla doludur. Kahramanlıklarımızla övündüğümüz kadar, tarihimizden, birlik beraberliğimizden, ortak kaderimizden dersler çıkarmak zorundayız.
vanhaber, van, haber, van haber
120 vanlı kahraman çocuk, savaş, öykü