Vanlılara kene uyarısı

Havaların ısınmasıyla birlikte hafta sonlarını Van Gölü sahili ve mesire alanlarında geçirerek piknik yapan vatandaşlara uzmanlardan kene uyarısı geldi.

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi virüsünün endemik olduğu bölgelerde piknik yapan kişilere mutlaka üzerlerinde kene olup olmadığını kontrol etmesi önerisinde bulunan uzmanlar, “Kene tutunmasından veya bu hastalıktan korunmak için yapılması gereken en önemli işlem ise hasta insan ve hayvanların vücut sıvıları ile temasın engellenmesidir. Bunun için en iyi yol eldiven ve maske kullanılmasıdır. Önlük ve gözlük kullanımı da çok önemlidir. Piknik yapan vatandaşlarımızın çok dikkat etmesi gerekmektedir” dedi.

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) vakalarında yazın gelmesiyle birlikte yaşanan artışlara değinen uzmanlar Vanlılara uyarılarda bulunarak, kene vakalarının özellikle Haziran ayı ortasından temmuz ayı sonuna kadar yüksek trendde devam ettiğini, bu dönemde çok dikkatli olunması gerektiğini anlattılar.

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hakkında bilgi veren uzmanlar, “Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), keneler tarafından taşınan bir virüsle oluşan, ölümlere neden olabilen zoonotik (hayvanlardan insanlara bulaşan) karakterli bir enfeksiyon hastalığıdır. Kene artropot kısmında yer alan bir canlı olup hastalığın biyolojik vektörüdür. Hayatına çalılıklarda hayvanlar üzerinde beslenerek devam eder, nadir durumlarda insana yürümektedir” diye konuştu.

Gazetemize açıklamalarda bulunan uzmanlar, ”Kene kaynaklı enfeksiyon olarak Kırım Kongo Kanamalı Ateşi vakalarında yazın gelmesiyle birlikte artış var. Bu artışla birlikte insanlarımızın biraz daha dikkatli olması gerektiğini düşünüyoruz. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) olarak hastaların ağır seyredeceğini aklımızda tutmalıyız ölüme neden olabileceğini de bilmeliyiz. Özellikle bu bölgelere KKKA’nin olduğu yerlere gidecek olanlar kişilerin önlemlerini alması çoraplarını pantolonların üzerine çekmesi her gün kene açısından vücudunun herhangi bir yerine kene yapışmış mı? diye kendini kontrol etmesi gerekiyor. Çünkü kene ne kadar vücutta kalırsa o kadar hastalık ağır seyredebiliyor” dediler.

Kene vakalarının genellikle Haziran ortalarından Temmuz ayı sonuna kadar yoğun seyrettiğini hatırlatan uzmanlar, “Haziran ortasından Temmuz sonuna kadar ki dönem en yüksek sayıların olduğu dönemdir. 2002 yılından bu yana bizde görülen vakalarda 2008’e kadar bir artış trendi olmuştu. 2008’den sonra vakalar azalamaya başlamışken son birkaç yıldır tekrar bir artış söz konusu. 2008’e göre o rakamlara çıkmadık ama 2015-2016 yıllarına göre biraz daha fazla oranda KKKA ile karşılaşıyoruz. 2015-2016 yıllarında 10-15 hasta varken 2020’lerden sonra bu rakam yılda 30-40’lara kadar çıktı. Bir kaç vakamızda ölüm olabiliyor. KKKA yıllar öncesinden beri var. Önce Kırım’da sonra Kongo sonra İran’da Afganistan taraflarında olan bir hastalık. 2002 yılından bu yana ülkemizde tanı konulmaya başlandı. Başlangıçta ciddi mortalitelere neden oldu şimdi mortalite oranları o kadar yüksek olmamakla birlikte yine görebilmekteyiz. O nedenle halkımızın KKKA ile ilgili dikkatli olması gerektiğini söylüyoruz” diye konuştular.

TEDAVİ SÜRECİ

Tedavi yollarını anlatan uzmanlar, “Destek tedavisi, tedavisinin temelini oluşturur. Bunun yanında hastanın sıvı, elektrolitlerinin ve kan değerlerinin izlenmesi gerekmektedir. Gerekirse taze donmuş plazma ve trombosit süspansiyonu verilebilir. Mevcut ilaçlar kullanılmakla beraber hastanın kaderini değiştirmemektedir. Birçok hastalıkta olduğu gibi KKKA’nın endemik olduğu bölgelerde çalışan doktorlar bunu çok çabuk tanırlar. Laboratuvar ve anamnez ile kısa sürede tanı ve tedavisini gerçekleştirebilirler. 10 günü geçen hastalarda iyileşme kaçınılmazdır. Kene tutunan kişiler, kendilerini 10 gün süreyle halsizlik, iştahsızlık, ateş, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma veya ishal gibi belirtiler yönünden izlemeli ve bu belirtilerden bir veya birkaçının ortaya çıkması halinde derhal en yakın sağlık kuruluşuna müracaat etmelidirler” dediler. TAHİR TEKİN

 

 

Bakmadan Geçme