Vefa Neydi?

O sabah gün ağarırken uyanmış, kahvaltı için kendine hazırladığı bir bardak süt, bir parça peynir, biraz tereyağı ile bir iki dilim ekmeği yavaş yavaş yedikten sonra işe koyulmak için kaldığı yerin hemen yanındaki değirmenine gitmişti.

O sabah gün ağarırken uyanmış, kahvaltı için kendine hazırladığı bir bardak süt, bir parça peynir, biraz tereyağı ile bir iki dilim ekmeği yavaş yavaş yedikten sonra işe koyulmak için kaldığı yerin hemen yanındaki değirmenine gitmişti. Yan köyden birkaç köylü öğütülmesi için buğday getirmişlerdi. Kış geliyordu ve köylüler kış hazırlıklarını yapmaya çoktan başlamışlardı. Bu nedenle değirmene gelenler çoktu. Bazısı acele edip hemen öğütüp alıp gidiyordu ununu. Bazısı da buğday torbalarını bırakıp sonraki gün unu almaya geliyordu. Tam bu işlerin içinde, üstü başı una bulanmış bir halde çalışırken küçük bir çocuk koşarak değirmene geldi, elinde bir zarf vardı.

 

"Değerli dostum, senden benim için bir iyilik yapmanı; bir günlüğüne değirmenini  kapatıp sana birkaç kilometre, hatta kısa bir yürüyüş mesafesindeki kasabaya  gitmeni ve on yıldır görmediğim dedem ve ninemi benim yerime ziyaret etmeni rica ediyorum. Biliyorsun şehir hayatı insanı çok meşgul ediyor. İşlerimden fırsat bulup bir türlü onları görmeye  gidemedim. Hem onlarda yerlerinden kalkamayacak kadar yaşlandı, buraya beni görmeye gelmeleri imkânsız. Benim de aklıma sen geldin. Biliyorum ki eski bir can dostunun bu isteğini kırmayacak kadar vefalı bir insansın. Kasaba meydanına vardığında kimsesizler yurdunu sor. Onun hemen arka sokağında küçük bir bahçe içinde gri panjurlu bir ev göreceksin. Evin kapısı genellikle kilitli değildir, çalmana gerek yok yani. İçeri girip "merhaba güzel yürekli insanlar ben sizin torununuzun arkadaşıyım" diye seslenmen yeter. Onlar sana benmişim gibi sarılacaklar, seninle benmişsin gibi konuşacaklardır. Çünkü senden onlara o kadar bahsetmiştim ki kim olduğunu hemen anlayacaklardır. Sağlıcakla kal dostum"

 

Bu ansızın gelen mektup onu pek memnun etmemişti. Tam işlerini bitirip sonbahar güneşinin tadını çıkarmak için değirmenin arkasındaki asırlık çamların altında uzanmayı düşünürken, yola koyulması gerektiği için biraz canı sıkılmıştı. Ama arkadaşını da kıramazdı. Dostlukları çok eskiye dayanıyordu ve çok sağlamdı. Üstelik söz konusu iki yaşlı insandı ve belki de uzun zamandır gözleri yoldaydı.

 

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ...

Bakmadan Geçme