Vesikalı Vatan 13
Şadırvandaki çeşmenin suyuyla bir güzel ellerini, yüzünü yıkadıktan sonra cami avlusunun yarısı yıkık duvarının dibine çöktü Kerem. Kulakları, kaç zamandır mütemadiyen duyduğu bir kadın sesiyle uğulduyordu.
Şadırvandaki çeşmenin suyuyla bir güzel ellerini, yüzünü yıkadıktan sonra cami avlusunun yarısı yıkık duvarının dibine çöktü Kerem. Kulakları, kaç zamandır mütemadiyen duyduğu bir kadın sesiyle uğulduyordu.
-Kardeşlerim! Ruhu göklerde olan yedi yüz senelik şanlı tarihimiz bu minarelerden bugün, Osmanlı tarihinin faciasını seyrediyor. Bu tarihi meydanda, zafer alayları tertip eden ecdadımızın ruhu bizi seyrediyor. Dünyaların öbür ucuna at süren namağlup erlerin evlatları önünde baş eğiyor ve diyorum ki: Ben, Müslüman tarihinin bedbaht bir kızıyım. Bugünün talihsiz fakat aynı derecede kahraman anasıyım. Ecdadımın aziz ruhları önünde eğilerek diyorum ki silahları alınmış milletimizin kalbi de tıpkı sizler gibi yenilmez kuvvettedir. Allah'a ve haklarımıza iman ediyoruz.
Saatlerdir avare avare yürümekten dermanı çekilen ayaklarını uzatarak avluya baktı Kerem. O ses hala kulaklarındaydı.
-Kardeşlerim; Bu Avrupa'nın itilaf devletleri bizlere karşı öyle kinle doludurlar ki şayet ayda ve yıldızlarda Türkler, Müslümanlar var denilse hemen oralara da istila ordularını gönderecekler! Bugün hilali parçalamak adına, ellerine bir fırsat geçmiştir! Şu anda yanımızda hiçbir garplı kuvvet yoktur. Güya bir mahkeme kurmuşlar, yenilen devletleri parçalıyorlar. Bugün bize günahkâr diyenler, sizler o kadar günahkârsınız ki okyanusun suları bile günahlarınızı temizlemeye kâfi gelmez. Bir gün gelecek daha büyük bir mahkeme kurulacak ve o mahkeme milletleri tabi haklarından mahrum bırakanları mahkûm edecektir!