VI. Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi sonuç bildirgesi açıklandı
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) ev sahipliğinde 20-23 Ekim tarihleri arasında düzenlenen 'VI. Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi'nin sonuç bildirgesi yayınlandı.
Basın Bülteni
10 farklı ülkeden yaklaşık 40 bilim insanının katıldığı kongrenin sonuç bildirgesini açıklayan Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi Düzenleme Kurulu, “20-23 Ekim 2022tarihleri arasında VI. Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi,Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirilmiştir. Bizzat kongreye katılan, emeği geçen herkese ve katkı veren kurum ve kuruluşlara teşekkür ederiz. Kongre başlığının ve ana temasının “Bilimler Işığında Yaratılış” olarak seçilmesinin temel nedeni; Yeni yetişen nesillerin ruh ve beden sağlığının zararlı cereyanlardan korunması ve davranış bozukluklarının önlenmesi, ancak bilinç düzeyinin yükseltilmesiyle mümkündür. İnsanın mahiyet ve yaratılış gayesini bilimsel gerçeklerle anlamak, bunları hayata geçirmek ve bu gerçeği geniş kitlelere ulaştırmak bu bağlamda büyük önem arz etmektedir. Bu sorumluluk ise, en başta bilim insanlarına aittir. Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongrelerinin öncelikli hedefleri arasında söz konusu durum hakkında bilim camiasında farkındalık oluşturmaktır. Düşünce ufkuna katkı sağlamak ve ilmi veriler doğrultusunda yaratılış gerçeğini merkeze alarak bilim insanları ve genç nesillere yeni bir bakış açısı ile doğru, dürüst, güvenilir ve karakterli bir kişilik kazandırmak da ana hedefler arasında yer almaktadır. Ayrıca yaratılış kongrelerinde evrim konusu ilmi platformda değerlendirilmekte ve bu görüşün ideolojik düşüncelere alet edilmesinin önüne geçilmesinde önemli adımlar atılmaktadır” ifadelerine yer verdi.
“Bilim insanları kendi araştırma alanlarında sayısız örnekler sundular”
Sonuç bildirgesinin devamında “Hibrit olarak gerçekleştirilen VI. Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongresinde 34 ana oturumun 17’si yüzyüze ve 17’si ise çevrimiçi (online) olarak gerçekleştirilmiştir. 10davetli konuşmacı paneli, 115 sözlü bildiri sunumu ile bir forum gerçekleştirilmiş ve 10’u yurt dışından olmak üzere toplam 50 farklı Üniversiteden 125 konuşmacı ve 44 oturum başkanı kongrede görev almıştır. Kongrede gerçekleşen bilimsel toplantılarda, vurgulanan ortak nokta “Bilim dünyası hiç şüphesiz ki yaklaşık olarak iki asırdır materyalist felsefenin tesiri altında kalmıştır. Bir anlamda inançsızlığı; sözde bilim adı altında ideoloji, bilim felsefesi ve nihayetinde de bir hayat tarzı hâline getiren bu bakış açısı, tüm dünyayı topyekûn bir çıkmaza sürüklemiştir” olmuştur.Fen Bilimleri ve Sosyal bilimlerden yapılan sunumlarda Kainatta mikro sistemlerden ta makro âlemlere varıncaya kadar her yerde ilim ve sanat inceliği, daha ilk bakışta dikkat çekmektedir. Bu çerçevede varlık âlemi ve tabiat olaylarını; tabiat ve tesadüfe bağlamayıp bilim ve multidisipliner araştırmalar ışığında Allah’ın isim ve sıfatlarıyla açıklayan bilim insanları kendi araştırma alanlarında sayısız örnekler sundular. Kongreye katılan Bilim insanlarının ortak bir başka vurguları da; “İnsanlık âleminin bugünkü durumu göz önüne alındığında toplumları ayakta tutan değerlerden hızla uzaklaşıldığı, bunun neticesi olarak da insanlar, zararlı düşünce akımlarının tesiri altına girmekte ve davranış kalıplarında sapmalar gözlenmektedir. Bu gidişatı önlemenin en etkili yollarından birisi de inançlı gelecek nesillerin “manevi, ahlaki, insani, milli ve kültürel değerleri benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini ve devletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına saygılı, devletine ve milletine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış hâline getiren” bireyler olarak yetiştirilmesi ve geleceğe hazırlanmasıdır” denildi.
20-23 Ekim 2022 tarihleri arasında Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen VI. Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi önceki kongrelerin sonuç bildirgeleri teyit edilerek aşağıdaki tespitler yapılmış ve kararlar alınmıştır:
1.İslâm dini bilimle çatışmaz. “Din ayrı, bilim ayrıdır” düşüncesi materyalist felsefenin ürünüdür. Bilimle din, akılla vahiy arasındaki çatışma, İslâm medeniyetine ait değildir. Çünkü bilimlerin konusu, Allah’ın kudret sıfatının eseri olan kâinat kitabıdır. Kur’an-ı Kerim ise Allah’ın kelâmıdır ve kâinat kitabının tefsiridir. Bunlar arasında çelişki ve çatışma olamaz. Çünkü her iki kitap da Allah’ın kitabıdır. Çok sayıda ayet ve hadislerden anlaşıldığı üzere, İslâm dini; ilme ve bilim insanına büyük önem vermektedir.
2.Bilim dünyası yaklaşık 200 yıldır materyalist felsefenin tesiri altındadır. Materyalist felsefe; kâinattaki bütün varlıkları tesadüf, sebepler ve tabiatın eseri olarak görmekte ve sadece laboratuvara giren maddeleri bilimsel veri olarak kabul etmektedir. Bu felsefî görüşte; insanın ruhu, duygu ve düşünceleri dikkate alınmamaktadır. Hâlbuki kâinatın ve insanın yaratılışını anlamada sadece fen bilimleri yeterli değildir. Bunun için bütüncül düşünceye ihtiyaç vardır. Yani maddenin yanında mananın da dikkate alınarak bilimin metotları çerçevesinde yaratılış hakikatinin değerlendirilmesi gerekir.
3.Bilim, Allah’ın kâinattaki sanat eserlerini inceler. Nobel ödülü alan Pakistanlı fizikçi Prof. Dr. Muhammed Abdüsselam; ilimleri; “Allah’ın kâinattaki eserlerini inceleme sanatı” olarak tarif eder. Bilimler, kendi dilleriyle yaratıcının varlığını ve birliğini gösterir. Günümüz bilim camiasında genellikle kâinattan elde edilen bilgilerin takdiminde yaratıcı gizlenmekte; sebepler, doğrudan işi yapan fâil olarak sunulmaktadır. Yaratılış kongrelerinde fiilde fâilin, sanatta sanatkârın, eserde ustanın nazara verilmesinin zarureti dile getirilmiştir. Bir başka ifade ile ilmî metotlarla elde edilen bilgiler; tesadüf ve sebeplerle değil, yaratılış bakış açısı ile verilmelidir. Bilim dili olarak kültür değerlerimizle uyumlu bir dil kullanılmalıdır.
4.Yaratılış külli ve umumidir. Yaratıcı; bir varlığı belli süreçler içinde yarattığı gibi, bir anda sebepsiz olarak da yaratabilir. Sebepler çerçevesinde yaratılış; Allah’ın isimlerinin tecellisi, hikmetinin gereği ve imtihanın muktezasıdır.
5.Evrim ve yaratılış konusunda bir kavram kargaşası ve bilgi kirliliği vardır. Herkesin evrimden anladığı ve kastettiği farklıdır. Evrim; farklı anlama gelen otuza yakın tabir ve terimle ifade edilmektedir. Bu terimlerin bir kısmı tekamülü, değişimi, başkalaşmayı ve farklılaşmayı ifade etmektedir. Bunların her biri dün nasıl gerçekleşmiş ise bugünde aynı şekilde gerçekleşen ve yarında gerçekleşmeye aynı şekilde devam edenAllah’ın birer kanunu olup kast edilen evrimle uzaktan yakından hiçbir ilgisi yoktur. Yani sivrisinek, kelebek ve kurbağa ilk yaratıldıkları andan bugüne kadar hep aynı şekilde bir hayat döngüsüne sahiptirler. Köpekbalıkları ilk yaratıldıkları günden bugüne kadar iskelet sistemleri kıkırdaktan ibarettir. Eğer evrimcilerin belirtiği gibi bir durum söz konusu olsaydı, bugün köpekbalıklarının iskelet sistemi kemikten olurdu. Bir türden başka bir türün tesadüfen veya kendiliğinden meydana geldiğini ifade eden evrim, evolüsyon ise herhangi bir delile ve bilimsel veriye dayanmayansadece bir felsefî görüştür. Bu bakımdan evrim ile ilgili terminolojinin doğru anlaşılması gerekir.
6.Herhangi bir ilmi veriye ve delile dayanmayan evrim bir türden başka bir türün tesadüfen, mutasyonlar ve doğal seçilim yolu ile ortak bir atadan meydana geldiğini ifade eden felsefi bir görüştür. Değişim, başkalaşım ve farklılaşma gibi kavramlar evrim değil, Allah'ın kâinatta koyduğu ve icra ettiği kanunlardır.Jeolojik devirlerden günümüze kadar ulaşabilen sadece bir organ veya doku parçasından yola çıkarak cins hatta tür isimleri vermektedirler. Yani tür veya cins olarak sunulan tam bir birey değil, net olarak hangi canlıya ait olduğu bilinmeyen sadece bir organ veya doku parçasıdır. Sonra bu tek parça doku veya organa dayanılarak hayali bir çizimle bir birey çizilmekte ve bu bireye bilimsel bir isim yakıştırılmaktadır. Asla ortada tam bir bireye ait fosile dayanılarak bir isimlendirme yapılmamaktadır. Tersten gidilerek, yani doku veya organ parçasından bireye gidilerek yazılan hiçbir bilimsel isim ne bir türe nede bir popülasyona ait isim değildir. Oysa sistematik ve taksonomide bir türün teşhisi için örneğin tam ve eksiksiz olması gerekir.Sadece bir parçası dahi eksik olan örnekler bilimsel olarak teşhis edilmez, eksik materyal olduğu için değerlendirilmez. Kaldı ki bugüne kadar insanın atası olarak çizilen adamların hemen hepsi hangi canlıya ait olduğu bilinmeyen bir diş veya bir kemikten ibaret hayal ürünü çizimlerdir. Sistematik açıdan bilimsel hiçbir anlamı olmayan, hangi canlıya ait olduğu bilinmeyen bir doku parçasıdır. Kaldı ki aynı alanda farklı canlılara ait doku veya organ parçaları bulunabileceği gibi kontamine olmuş ve karışmış bu verilere dayanılarak çizilen bu hayal ürünleri başta insan olmak üzere pek çok hayvan, bitki ve canlının atalarının hikâye veyamasallarından başka bir şey değildir.
7.Eğitimin bütün safhalarında eğitim materyalleri ve kitaplar; yaratılış bakış açısı, dil ve üslubuyla ele alınmalıdır. Ders kitaplarında hâlen Antik Yunan’da olduğu gibi, atom ve molekülleri ilâh seviyesine çıkaran materyalist bir eğitim sistemi hâkimdir. Her bir atoma bir ilâh gibi görev yükleyip akıl ve mantığın sınırlarını zorlayan bir eğitim modeli pedagojik formasyona da uygun değildir. Eğitim materyalleri ve ders kitaplarında kâinattaki bütün varlıkların; sonsuz ilim, irade ve kudret sahibi bir Yaratıcı’nın eseri olduğu vurgulandığında atomdan galaksilere kadar hiçbir şeyde karışıklık ve düzensizliğin olmadığı anlaşılacaktır. Bu durum da akılların aydınlatılmasına, vicdanların tatmin edilmesine ve kalplerin de nurlandırılmasına vesile olacaktır. Bu tür eğitim alan bir genç; bütün varlıklar gibi kendisinin de başıboş olmadığını, bir yaratıcısının bulunduğunu bilecek; bütün nimetleri O’nun gönderdiğini anlayacak, kendisinin sahipsiz olmadığının bilincine vararak her türlü sıkıntı ve üzüntüsünde yanında olan ve her şeye sözü geçen bir İlâha sığınmanın mutluluğunu yaşayacaktır. Gençlerimizi taassuptan ve inançsızlığa sürükleyen şüphelerden kurtarmanın yolu, yaratılış bakış açısıyla yapılan bir eğitime bağlıdır. Kâinattaki varlıkların yapılarını ve mükemmelliklerini ortaya koyan kitap, makale ve belgesellerde evrimci bakış açısı yerine, kadim medeniyetimize uygun mânâ ve dilin kullanılması gerekmektedir.
8.Bilimler Işığında Yaratılış Kongrelerindeki bildirilerden teşkil edilen kitaplar, gençlerin eğitiminde hayati bir öneme sahiptir. Günümüzde gittikçe artan Darwinizm, sekülerizm ve deizm gibi düşüncelerin genç kuşaklarda sebep olduğu şüphelerin giderilmesinde bu kongrelerde sunulan bildirilerin önemli tesiri görülmüştür. Önceki kongrelerdeki bildirilerden bazıları, ortaöğretim seviyesinde hazırlanarak “Bilimlerin Dilinden” ve “Popüler Bilim Serisi” kitapları şeklinde öğrencilerin istifadesine sunulmuştur. Bu tür çalışmaların devam ettirilmesine karar verilmiştir.
9.Kongre kapsamında Bilimler Işığında Yaratılış alanında daha nitelikli araştırmaları teşvik etmek amacıyla, kongre ana temasını yansıtan üç sözlü ve üç poster bildiriye ödül verilmesi tavsiye edilmiştir.
10.Yaratılış kongresine gönül veren bilim insanlarının -özellikle Fen Bilimleri, Sağlık Bilimleri, Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler alanlarında- yaratılışı anlamaya yönelik yüksek lisans ve doktora tezleri yönetmeleri, lisans ve lisans üstü seviyede yaratılış hakikatlerini anlatan dersler vermeleri hususen teşvik edilmiştir.
11.Kongre sonrasında yaratılışla alâkalı panel, çalıştay ve konferansların yıl içinde başta lise ve orta öğretim olmak üzere her seviyede devam ettirilmesi uygun görülmüş ve önerilmiştir.
12.Kongre Sonuç Bildirgesi ve raporların ilgili makam, kurum ve kuruluşlara dağıtımı kararlaştırılmıştır.
13.Daha önceki kongrelerde alınan kararlar doğrultusunda Bilimler Işığında Yaratılış Kongrelerinin her yıl ve yılın bir Ekim ayı içinde Bilimler Işığında Yaratılış Derneği’nin işbirliği ile yapılması tavsiye edilmiştir.