Vicdan tetiği çekerse...

               
Bir ölüm haberi üzerine düşünürken her zaman olduğu gibi bu kez de vicdan denen olgu çıkıyor karşımıza.
Bir dönemin en etkili siyasi kimliği ve devlet yetkilisi Hayri Kozakçıoğlu evinde ölü bulunmuş. Söylenceler intihar ettiğini kuşlaktan kulağa fısıldarken henüz somut bir açıklama olmadığı için her söz suya yazılmış olarak kabul edilmelidir.
Kozakçıoğlu'nun bir söyleşi sırasında anlattığı güzel ve ders verici örneklemesinde:
"Babam hayatı anlatırken eğer adının önünde kişilik varsa korkma. Sonradan gelen değerler birer sıfır olarak o birin yanında sıralanmaya başlar. Örneğin mesleğin, kazandığın kariyerlerin bir rakamının yanındaki sıfırları çoğaltır. Ana unutma… O sıfırların solundaki bir olarak adlandırdığım kişilik değerini kaybedersen elinde sadece sıfırların kalır." Demişti.
Olağanüstü Hal Bölge Valiliği de yapan merhum Kozakçıoğlu'nu aslında en çok hatırlatan bir olay daha var ki o da görev döneminde harcanmış olan 250 bin Dolarlık bir paranın akıbetiyle ilgilidir. Kendisi adı geçen parayı iade ettiğini söylese de Sayın Demirel'in:
"Örtülü ödenekten yapılan harcamalar açıklanırsa sıkıntı doğar." Sözüyle kayıp paranın izi sürülmemiş, Sayın Çiller'in görevinden istifa etmesi daveti de gerçekleşmemişti.
Örtülü ödenek devletin gizli işleri için harcanan paradır. Hesabı sorulmaz, hesabı verilmez.
Ancak:
 "Verdimse ben verdim!" Sözü de o zamanlardan bugüne akıllarımızda kalan bir sözdür.
Unutmamalıyız.
Silah bir kez ateşlendi mi hedefindeki kimse ya ölür ya da yaralanır.
Ancak tetiği düşüren vicdansa kurtuluş olanaksızdır.
Bakalım Kozakçıoğlu'nun hayatına son veren kurşunu hareket ettiren vicdanı mıdır, yoksa bir bilinmeyenli denklem gibi görünen gizemli soruların ardındaki nedenler mi?
Bekleyip göreceğiz…

Bakmadan Geçme