Virüsleri öldüren en etkili besin!
Enfeksiyonlar ilaçlarla geçse de doğanın sunduğu mucizevi besinlerden de faydalanmak birçok rahatsızlığın daha kısa sürede geçmesini sağlıyor
Bağışıklık sistemimiz viral enfeksiyonlar karşısında en etkili silahtır
Bağışıklık sistemimiz viral enfeksiyonlar karşısında en etkili savunma araçlarımızdan biridir. Hepimizin vücudunda iki tür bağışıklık fonksiyonu bulunur. Bunlardan ilki olan doğal bağışıklık hastalıkların vücuda girmesini engellerken, diğeri, yani adaptif bağışıklığımız vücudumuza giren virüs ve bakteriler gibi patojenleri ortadan kaldırır ya da yayılmasını önler.
Bununla birlikte, vücudun bağışıklığını artırmak düşünüldüğü kadar basit değildir. Bağışıklık sistemi hakkında araştırmacıların hala anlamaya çalıştığı birçok konu bulunuyor ancak bağışıklık sistemi ile beslenme arasında somut bir bağ olduğunu kesin olarak biliyoruz.
Beslenme ve diyet uzmanı Semahat Burcu Sel, soğuk algınlığı durumunda tüketilmesi gereken besinlerle ilgili bilgiler verdi. Enfeksiyon hastalıklarında genel olarak vücudun enerji gereksinimi artmaktadır. Çünkü ateş bu hastalıklarda sık görülen bir bulgudur. Vücut ısısının 1 derece yükselmesi ise bazal metabolizma hızında 10-12 oranında bir artış getirmektedir. Bu yüzden enerji alımı normalden biraz daha fazla olmalıdır. Ancak aşırı beslenmenin de solunum yükünü artırdığı unutulmamalıdır.
Enerji ihtiyacının karşılanması için; protein, posa, vitamin ve minerallerden zengin bir beslenme programı uygulanmalıdır. Su tüketimi, olası sıvı kaybı nedeniyle 2,5-3 lt. civarında olmalıdır. Özellikle üst solunum yolları enfeksiyonlarında bağışıklık sistemine destek sağlayacak vitamin, mineral ve besinler şunlardır:
C vitamini: En iyi antioksidan vitaminlerden biridir. Eğer C vitamini vitamin formunda değil de besinlerden alınırsa bu gıdalardaki fotokimyasal maddelerden de yararlanılır. Böylece vücuttaki savaşçı hücreler de güçlenir. Gün içinde domates, taze biber, roka, maydanoz, mandalina, greyfurt, portakal, nar, kuşburnu ve kivi gibi C vitamini içeren besinler tüketilmelidir.
Kuersetin; Turunçgiller, elma, kırmızı üzüm, soğan, çilek, dut, böğürtlen gibi meyveler ve kırmızı soğan gibi besinlerin kabuklarında bulunan bir pigmenttir. Kansere, kalp hastalıklarına karşı koruyucu etkisi vardır. Bağışıklık sistemi ve cilt sağlığı için önemlidir ve güçlü bir antioksidandır.Omega 3 yağ asitleri: Bunlar en değerli yağlardır. Bağışıklık, beyin ve sinir sistemi, psikoloji, kalp-damar sağlığı için olmazsa olmaz bir besin ögesidir. Balık mevsiminin başlaması ile haftada mutlaka 2 gün balık yenmelidir. Balık omega-3 dışında vücudun üretemediği elzem aminoasitleri de içerir ki bunlar hücrelerin yenilenmesi ve yaşlanmaya karşın gereklidir. Çiğ fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar da Omega 3 içermektedir.
Çinko ve selenyum: Bağışıklık sistemi için önemli minerallerdir. Selenyum; deniz ürünleri, et, soğan ve sarımsakta bulunur. Çinko ise kabak çekirdeği başta olmak üzere; çiğ fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar, hindi eti, kuzu eti, kuşkonmaz ve mantarda bulunur. Bu minerallerin antioksidan etkisi yüksektir ve vücudun toksinlere karşı savaşan hücrelerini güçlendirirler.Prebiyotik besinler, bağırsak sağlığı bütün vücudu etkilemektedir. Bağırsaklarda ne kadar probiyotik bakteri varsa metabolizma o kadar güçlü olur. Bu bakterileri artırmak için prebiyotik besinler tüketmelidir. Kefir ve probiyotik yoğurt bu bakterilerden zengin besinlerdir. Bunun yanında pancar, muz, pırasa, enginar, sarımsak ve soğan da bu bakterilerin artmasını sağlar. Sarımsak içinde kükürtlü bileşikler yanında A, B1 ve C vitamini de içeren çok faydalı bir besindir. Bu içerikler bağışıklığı kuvvetlendirerek ve hücreleri koruyarak antibiyotik, antiviral, antibakteriyel ve antifungal etki gösterir. Sarımsağın bu etkilerinden yararlanabilmek için bütün olarak değil çiğnenip, ezilerek tüketilmesi gerekmektedir.
Zencefil: Keskin tadı ve aroması ile solunum yollarını açıcı, sindirimi düzenleyici, toksin atıcı, gaz söktürücü ve antiseptik özellikleri vardır. Çorbalarda, taze olarak sebze yemeklerinde ve salatalarda kullanılabilir.
Zerdaçal (Kurkumin): Zerdeçalın antiinflamatuar etkisinin yapılan geniş araştırmalar neticesinde kurkuminden kaynaklandığı belirtilmektedir. İnflamasyon ile ilişkili olan enzimleri düzenlemektedir. İnflamasyon işleyişinin; beyin, kalp - damar, akciğer, metabolik ve otoimmün hastalıklar gibi birçok kronik hastalıkta rolü olduğu bilinmektedir.
Kakule: Bakteri ve virüslere karşı etkilidir. Soğuk algınlığı, bronşit, öksürük, yüksek ateş şikayetlerinin hafiflemesinde yararlıdır. Bağışıklık sistemini destekler. Sık sık enfeksiyon hastalıklarına yakalanan kişilerde direnç oluşmasına yardımcı olur. Ağız ve boğaz yangılarında etkilidir.
Ekinezya: Üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı koruyucu ve tedavi edici etkisi bulunmaktadır. Bağışıklık sisteminin etkinliğini destekler. Son yayınlanan çalışmalara göre ekinezya ürünleri, hem soğuk algınlığına yol açan hem de uçuk virüs gibi virüsleri öldürüp, hem de virüslerin yol açtığı iltihap etkenlerinin miktarını kontrol ederek boğaz ve akciğerlerdeki iltihabın yol açtığı hasarı engellemektedir.
Ginseng: Yorgunluk, bitkinlik gibi durumlarda vücut direncini artırır. Bağışıklık sistemini düzenler ve destekler. Kan sulandırıcı, kan basıncını ve kan şekerini düzenleyici, sinir sistemini dengeleyici etkileri bilimsel olarak ortaya konulmuştur. Şeker hastası olmayan kişilerde yemek sonrası kullanıldığında kan şekerinin yükselmesini önler. Ginseng, değerli ve etkili bir bitkidir. Bu nedenle piyasada çok sayıda düşük kalitede ya da sahte ürün yer almaktadır. Etkili olabilmesi için mutlaka güvenilir kaynaklı ürün satın alınmalıdır.
Oolong ve rooibus çayı: Çay doğru bir şekilde demlendiğinde ve uygun miktarda tüketildiğinde antioksidan etki gösterir ve içindeki fenolik bileşenlerin kronik hastalıklara karşı koruyucu etkisi vardır. Oolong çayının antioksidan etkisi çok daha fazladır, çünkü siyah çay ve yeşil çayın birleşimidir. Rooibus çayının da antioksidan oranı yüksektir ve çocuklar için güvenle kullanılabilir. Oolong çayı kafein içerir ama rooibus çayı kafein içermez.
Beyaz çay: Beyaz çay için toplanan çay yaprakları işlenirken çok az okside olduğu için, yeşil çaya oranla daha fazla antioksidan içerir. Yeşil çay ile beyaz çayın faydaları aşağı yukarı aynıdır, ancak beyaz çayın antioksidan kapasitesi daha fazladır.
Beyaz çayda bulunan kateşin vücutta oluşan serbest radikalleri engelleyerek kardiyovasküler hastalıklara, diyabete, kronik inflamasyonlara ve kansere karşı koruyuculuk gösterir. Bu yüzden; günde 1-2 fincan beyaz çay tüketerek bağışıklık sisteminize katkıda bulunabilirsiniz. Kaynak: Hürriyet