Orhan Gencebay'ın her şarkısı gibi "Ya Evde Yoksan" Şarkısı da hit (gözde) oldu.
Ama bu güzel ve düşündüren şarkının çıngılını(reklâm müziğini) ilk kez televizyonda o yoğurt reklâmında izledim, dinledim. Doğrusu değeri olan her şeyi çok iyi anlatan sözlerle yazılmış bir şarkının dinleyenlerini mest etmemesi olanaksız.
Kızlarım, İzmir ve İstanbul'da olunca üç parçaya bölündük. Hapşırdıklarında anneleri soluğu yanlarında alıyor. Giderken de; Antalya'nın reçellerini, yaylalarının güneşinde hazırlanmış tarhanasını, komşularla imece oluşturup kardıkları salçaları kavanozlayıp kolilere sarıyor ve kesinlikle kahve renkli minik domatesleri götürmeyi unutmuyor. Hem kızlara, hem de kızların komşularına salkım saçak minik domatesler alıp özenle yükünün içine sarıyor.
Sağ olsun ben yetimi de unutmuyor. Bir hafta ısıtıp yiyeceğim zeytinyağlılarını tencerelerle dolaba istifliyor. Eh bu yaşa geldik menemen yapmasını, üç beş patates kızartmasını da biliyoruz ya geriye kalıyor geldiğinde yapacağı elimden gelmeyen biriktirdiğim giysilerin ütüsü.
Hadi bir gün, iki gün derken üçüncü gün Orhan babanın Ya Evde Yoksan şarkısı radyoda, televizyonda çalınmasa da kulaklarımda çalınmaya başlıyor. Hele akşam olunca sanki evimizin duvarları zırh giyinip, mızrak, kılıç kuşanmış askerlere dönüşüp üzerime geldikçe başlıyorum o güzel şarkının aklımda kalan sözlerini mırıldanmaya:
Aşkınla ne garip hallere düştüm.
Her şeyim tamam da bir sendin noksan.
Yağmur yaş demeden yollara düştüm.
İçim ürperiyor ya evde yoksan.
Ya yolu kaybettim ya ben kayboldum.
Ne olur bir yerden karşıma çıksan.
Tepeden tırnağa sırılsıklam oldum.
İçim ürperiyor ya evde yoksan.
Elbisem gündelik pabucum delik.
Haberin olsa da sobayı yaksan,
Yağmur iliğime geçti üstelik.
İçim ürperiyor ya evde yoksan.
Ne ben işe gitsem ne sen ayılsan.
Derin bir uykunun dibine düşsek.
İçim ürperiyor ya evde yoksan.
Ne kadar üşüdüm nasıl acıktım.
İlk önce sıcacık banyoya soksan
Sanırsın şu anda denizde çıktım of.
İçim ürperiyor ya evde yoksan.
Boşuna dememişler:
"Yalnızlık Allah'a mahsus..." Diye.
