Yargıtaydan emsal karar: Eş rızası alınmadan borca kefil olunmaz
Kıramayacağı bir arkadaşının borcuna eşinin rızası olmadan kefil olan vatandaş icra takibiyle sarsıldı. İcraya itiraz eden kefile müjdeli haber Yargıtay'dan geldi. Yüksek Mahkeme, eşin rızası olmadan yapılan kefilliğin hukuken geçersiz olduğuna hükmetti.
Yargıtay 19. Ceza Dairesi, taahhüt tarihinde evli olan birinin, eşinin kefalet işlemi öncesinde veya icra kefilliği sırasında rızasını almadığı takdirde kefilliğinin geçersiz olduğuna karar verdi. Kırmak istemediği yakın bir arkadaşının 'borcuma kefil olur musun?' teklifine olumlu cevap veren vatandaş, borcun ödenmemesiyle büyük şok yaşadı. 'Borçlunun ödeme şartını ihlali' suçundan 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 340. maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair İcra Ceza Mahkemesi'nin kararıyla sarsılan kefil, soluğu mahkemede aldı. İtirazı 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nce reddedilen kefilin imdadına Adalet Bakanlığı yetişti. Bakanlığın, kanun yararına bozma istemi üzerine devreye giren Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, dosyayı Yargıtay 19. Ceza Dairesi'ne gönderdi.
İcra kefili olan sanık tarafından 25 Kasım 2015 tarihinde ödeme taahhüdünde bulunulduğuna dikkat çeken 19. Ceza Dairesi, Türk Borçlar Kanunu’nda, 'eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.' şeklinde düzenleme mevcut olduğuna dikkat çekti. Kararda şu ifadelere yer verildi: "Bu düzenlemeye nazaran, dosya içerisinde mevcut nüfus kaydına göre taahhüt tarihinde evli olan sanığın eşinin kefalet işlemi öncesinde veya icra kefilliği sırasında rızasının alınıp alınmadığının belirtilmemesi nedeniyle geçerli bir kefalet işlemi dolayısıyla hukuken geçerli bir ödeme taahhüdü bulunmadığı ortadadır. Taahhüdün geçerli olmadığı anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nin kararının bozulmasına oy birliği ile karar verildi."