Yatsı Namazı

Yunus Türkoğlu yazdı...

Bir yaz akşamı, yatsı ezanı okundu Hacı Hüsnü Camii'deyiz. Vaktin ilk sünnetini kılıyoruz. Sabah namazından sonra işine gidenler, bizlerde okula gidiyorduk. Buna bağlı olarak öğlen ikindi ve akşam namazlarında cami cemaati az olabiliyordu. Sabah ile yatsı namazlarında genellikle tam kadro camide olurduk. İğneci Abdullah Durur, kardeşi Hacı Mustafa, Coşkun Okuldaş, Mahmut Ergünay, Ahmet ve Yakup Toprak kardeşler, Abdullah Çakır, Bahri Apak, Ömer Uğur Hoca, Mehmet Ali Dalkıran, Hacı Mehmet Toprak, Hacı Rafet, Saffet amca, mahallemizin bakkalları Seyfettin Uruk, Cenap Aytok, Beşir Emi ile Makinist Diyarbakırlı Remzi ve şoför İdris ağabeyler tam tekmil hazırız.

Sadrettin hoca mihrapta, bizlerde caminin muhtelif yerlerinde namazımızı kılıyoruz. Aniden şiddetli bir zelzele olmaya başladı. Çaldıran depreminin olduğu 1975 veya 76 yıllarındayız. Ara ara depremler yaşıyorduk. Giriş bölümünde sağ taraftaydım. Cami görüş alanımdaydı! Kısa bir şaşkınlıktan sonra bakkal Seyfettin, Hacı Mustafa ve birkaç kişi salâvat ve tekbir getirerek koşar adımlarla camiyi terk ettiler. Sarsıntı devam ediyordu, kolonlardan sesler gelmeye başlamıştı! Avize sallanıyor, zemin ahşap olduğundan dolayı tahtalar gıcırdıyordu…

Mihrapta namaz kılan hocayı korku ve heyecanla izliyordum. Dışarı doğru koşacak olursa peşinden gitmeyi planlıyordum! Saniyeler sonra deprem durunca namaza devam ettik. Hocamızla beraber beş-altı kişi içeride kalmıştık. Namazımız bitince alelacele camiden çıkmıştık.

Önce çıkanlar bahçe kapısında durmuş bizleri bekliyorlardı, yüzlerinde heyecan ve korku vardı. Akabinde güzel bir soru sormuşlardı…

Peki, kim doğru yapmıştı? Kaçanlar mı, bekleyenler mi?  Bu soruyu Sadrettin hoca şöyle cevaplıyordu; ”-Doğruyu tabi ki kaçanlar yaptı! Allah’ın gazabından kaçmak gerekiyor!  Sizinki fetva, bizimki ise takvaydı, siz doğru olanı yaptınız…” demişti…

Ölenlerin mekânı cennet olsun, kalanlara sağlık ve sıhhat dilerim…

Depremin bizlere hatırlattıkları ve insan bir gününü nasıl en güzel bir şekilde değerlendirebilir diye sormak istiyorum? İman ve salih amellerle süsleyip istikamet üzere bir hayat yaşarsa günü verimli geçirip, ebedi âlem için yatırım yapabilir! Güzel netice için güzel bir gidişat zaruri olur. İnsan yaşadığı her günün muhasebesini yapmalı ve kendine şu sualleri sormalıdır:

Bu sabah güne nasıl başladın. Sana yeni bir gün daha bahşeden Rabbine şükür ettin mi?

Seher vaktinde seni camiye davet eden ezanı duyup camiye koştun mu? Yoksa o hususi ve bir daha ele geçmeyecek fırsat demlerini uykuyla zayi mi ettin?

Seher vaktinin feyiz ve bereketini tüm gününe yayabildin mi? Bugün Rabbini ne kadar zikrettin?

Vangölü’nün mavisine, Erek Dağı’nın heybetine ve Van Kalesi’nin şekline bakıp da Yaradan Mevla’nın gücünü, kudretini, azametini tefekkür edebildin mi?

Bugün kazancının, yediğinin, içtiğinin ve giydiğinin helalden mi yoksa haramdan mı geldiğine dikkat ettin mi?

Bugün kul hakkına dikkat ettin mi? “Üzerime kul hakkı geçmedi ve hiç kimseyi incitmedim.” diye biliyor musun?

Bugün mahlûkata, merhamet, şefkat ve muhabbet ile bakabildin mi?

Bugün annenin, babanın, akrabaların halini hatırını sorup gönüllerini alabildin mi? Annen-baban hayatta iseler ellerini öpüp hayır dualarını alabildin mi? Ölmüşlerse onlar için bir “Fatiha” veya ”Yasin” okuyabildin mi?

Bugün vakit namazlarının kaçını camide kalp ve beden ahengiyle huşu içinde kılabildin?

Bugün insanlara tatlı dil, güler yüz, yardım ve örnek bir tarz ile yaklaşabildin mi?

Bugün sana verilen nimetlerden infak edip sadaka dağıtabildin mi?

Bugün komşularınla ve civarındaki yani yaşadığın sokak, cadde, mahalle, belde ve şehirdeki muhtaçlarla alakadar olabildin mi? Soğukta titreyen ve açlık çekenler depremzedeler var mı diye ıstırap çektin mi veya yardımcı oldun mu?

Bugün bir yaşlının hatırını sorup bir yetimin başını okşadın mı? Bir hastayı ziyaret edip bir cenazede bulunabildin mi?

Bugün tanıdığın, tanımadığın insanlara Allah rızası için selam verdin mi?

Bugün birkaç sayfa Kuran-ı Kerim ve Hadis-i Şerif okuyabildin mi?

Bugün Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve selleme)salâvatı şerif okuyup gönderebildin mi?

Bugün lezzetlere son veren ölümü tefekkür ettin mi? Depremi tekrardan düşündün mü?

Yıllardır görmediğin bir arkadaşını arayıp halini-hatırını sordun mu?

Bugün dilini boş ve laubali sözlerden koruyup, yalan, gıybet, dedikodu ve münakaşadan uzak tutabildin mi? 

Bugün amel defterinin sayfalarına neler yazdırdın? Amel defterini nasıl kapattın? Diye düşündün mü?

Allah Teâlâ memleketimize bir daha böyle bir deprem felaketi vermesin İnşallah. Ölenlere Rabbimden rahmet, yaralılara acil şifalar dilerim.

Sağlık ve sıhhatiniz daim olsun…   

 
Yorumlar 2
Menekşe gül 24 Şubat 2023 22:19

Hocam bizler müslüman olarak yaşıyoruz sanıyoruz malesef İslam'ı yaşamıyoruz gün geçtikçe camilerimiz de cemaat azalıyor haya ar diye birşey kalmadı saygı sevgi kalmadı bizi daha bu gidişle daha çok depremler bekliyor çok güzel deyimlerde bulunmuşsun yüreğine sağlık

Menekşe gül 24 Şubat 2023 22:19

Hocam bizler müslüman olarak yaşıyoruz sanıyoruz malesef İslam'ı yaşamıyoruz gün geçtikçe camilerimiz de cemaat azalıyor haya ar diye birşey kalmadı saygı sevgi kalmadı bizi daha bu gidişle daha çok depremler bekliyor çok güzel deyimlerde bulunmuşsun yüreğine sağlık

Bakmadan Geçme