'Hoşgeldin Sophie'
Burhan İçgüleç
Fransız Aktvist Sophie Petronin, Mali’nin kuzeyinde yer alan Gao bölgesinde çocuklara yardım amaçlı bir kuruluşu yönettiği sırada 2016 yılında kaçırılmıştı. Dört yıl aradan sonra özgürlüğüne kavuşan 75 yaşındaki Petronin’i, havalimanında Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron karşıladı. Fakat Emmanuel Macron‘un“Hoşgeldin Sophie” sözüne karşılık
“Benim adım Sophie değil Meryem” karşılığını aldı.
Petronin’in Müslüman olduğunu öğrenen Emmanuel Macron, planladığı basın toplantısını iptal etmiş ve havaalanını terk etmişti.
Daha sonrasında ise Meryem Pétronin, Fransız Cumhurbaşkanına mektup yazmıştı. Yazdığı mektuptan bazı kısa kesitler sunalım:
Sayın Macron;
Hidayete tabi olanlara selam olsun… Temiz beyaz bir ırktan olan Katolik Hristiyan Fransız kadın Sophie Pétronin, 75 yaşından sonra Müslümanlarca 4 yıl esir edilmişken nasıl Müslüman olur diye şaşkınlık içinde olduğunuzu öğrendim. Müsaade ederseniz size durumu izah edeyim…
Sayın Macron,
Evet, ben Müslümanların elinde esirdim. Ama onların bana asla bir kötülükleri dokunmadı. Bana karşı davranışları daima ölçülü ve saygılı bir çerçeve içinde idi. Bana yiyecek ve içecek sunuyorlardı. Kaynakları sınırlı olmasına rağmen kendilerine karşı bana öncelik veriyorlardı. Kişilik haklarıma saygı gösteriyorlardı. Hiçbir sözlü ya da fiziksel tacize maruz kalmadım. Ne dinime ne de Hz. İsa’ya ne de bakire Meryem’e, sizin Hz. Muhammed (S.A.V)’ e küfrettiğiniz gibi küfretmediler.
Mektup bu şekilde devam edip gidiyor…
İnsanlar; bir varlığa çok sağlam bir biçimde içten, gönülden bağlı bulunma, güvenerek doğru kabul etme, bir düşünceye inanma isteği duyarlar ve inanırlar. Buna da inanç diyoruz.
İnanç, insan zihninde çok derin tanımlamaları ve sonrasında kabullenmeleri gerektirir. İnsanlar, bu tanımlamayı yaparken kendi aklını, kalbini ve iradesini devreye sokarak inançlarını oluşturur.
İnsanların bir arada yaşamaları için olmazsa olmazlardan biri de kendileri gibi düşünmeyen insanlara duyacakları saygı ve müsamahadır. İnançlara ve dini değerlere saygı evrensel anlamda kabul edilen bir olgudur.
Malumumuz olduğu üzere Fransa’da Charlie Hebdo dergisi peygamberimiz (s.a.v.) yönelik çirkin karikatürleri yayınlamıştı. Kışkırtma ve hakaret içeren karikatürlere tepki amacıyla dergi çalışmalarının yapıldığı binaya bazı gruplarca silahlı saldırı gerçekleştirilmişti.
Son günlerde ise İslamafobi algısının artmasına sebep olabilecek bir olay daha yaşandı. Fransa’da Samuel Paty isminde bir öğretmen, peygamberimize (S.A.V) hakaret içeren karikatürleri ifade özgürlüğü kapsamında öğrencilerine göstererek ders işledi. Bu durumu kabullenemeyen 18 yaşında Moskova doğumlu Çeçen bir mülteci, karikatürleri derste gösterip anlatan Samuel Paty öğretmeni öldürdü. Bu olay üzerine ülke gündeminde ifade özgürlüğü ve inançlara saygı konusu bir kez daha tartışılmaya başlandı.
Fransa hükümetinin yaşanan olay üzerine benzer karikatürleri devlet kurumlarında sergileme kararı alması gerginliklerin üst boyutlara taşınmasına sebep oldu ve olmaya da devam ediyor.
Ülke yönetimlerinin insanlar arasında birleştirici değil de ayrılıkları körükleyen adımlar atmaları önü alınamayacak gelişmelere sebep olabilecektir. Ülkede aşırı sağ ve ırkçı söylemlerin artmasından endişe ediliyor.
Şiddetin her türünün kabul edilemez bir gerçek olduğunu belirtmekle beraber düşünceyi ifade edebilme özgürlüğü adı altında herkese ve her inanca istediğim gibi yazar, çizer ve söylerim yaklaşımı da aynı şekilde kabul edilemez olduğunu ifade etmek gerekir.
Bir inanca bağlı olan insanların kendi canlarından bile daha çok değer verdikleri kutsallarına zarar verebilecek içeriklerin piyasaya özgürlük adına servis edilmesi masumane savunulacak bir durum değildir.
Fransa’da yaşayan 6 milyon civarı Müslüman halk, ülkenin % 10’una tekabül eden bir nüfusa sahip durumda. Avrupa ülkeleri içerisinde İslam dinini kabul edenlerin oranında bir artış yaşanıyorsa mevcut yönetimler bu yükselişin önünü çeşitli özgürlükler adı altında kesmek yerine durumu anlamaya çalışmanın gayretine girmelidirler.
Avrupa devletleri yaşanan bu süreçte kendi değerlerini ve standartlarını test etme imkânı bulmuştur. Hangi demokrasi? Nereye ve ne zamana kadar demokrasi? Ne kadar demokrasi? ve kimler için demokrasi? Gibi soruların cevaplarını bu süreçte görmüş olacağız.
Gençler; inançlarımızı kulaktan duyma ve gelenekten gelen bilgilerle öğrenmek yerine inancımızın merkezinde olan yüce kitabımızı ve peygamberimizin (S.A.V) yaşantısını araştırarak en iyi şekilde öğrenmeliyiz.
Böylelikle İslam inancımızın temellerini öğrenirsek ve hayatımızda yer almasını sağlarsak sağlam bir inanca ve örnek bir şahsiyete sahip olmuş oluruz. Kalın sağlıcakla…