Toplum Fethi Algon'ları arıyor
İkram Kali
"Van Gölü'nün Gemileri- Tatvan'dan Bodrum'a Yelken Peşinde Bir Yaşam" adını taşıyan, 2011 yılında basılan kitap ilgi çekmeye devam ediyor.
1945’de Tatvan'da tersane kurmakla görevlendirilen Devlet Denizyolları İstanbul- Haliç Tersanesinde görevli gemi inşa mühendisi Fethi Algon ‘un çarpıcı anılarından, denizcilik mücadelesinden oluşan kitabı oğlu Atila Algon kaleme almış. Müthiş dersler dolu kitabı Van konulu kitapları tanıtan köşe yazarı arkadaşımız Nedim İlikçi 2020 Ocak ayında gazetemizde tanıttı.
Dönemin Tatvan'ı ve Fethi Algon eşkıya Mecido buluşmasının anlatıldığı dramatik bölüm sosyal medyada dilden dile dolaşıyor. Hikâyeyi okuyanlar Fethi Algon’u rahmet ve saygıyla anıyor.
Dilden dile dolaşan o bölüm:
Devlet, gemi inşa mühendisi Fethi Algon’u 1946’da Tatvan’a yollar.
Kocaman bir iç deniz ve üzerinde hiç deniz taşımacılığı yok.
Fethi Algon eşini ve iki oğlunu yanına alır, Kurtalan Ekpresi ile önce Siirt Kurtalan’a, oradan da 8 saat (122 km) süren bir yolculukla Tatvan’a varır.
Oraya gittiklerinde Tatvan’da manzara şudur;
Yol yok,
Okul yok,
Elektrik yok,
Su şebekesi yok,
Türkçe bilen yok,
Bakkal bile yok!
Yok yok yok yok…
Fethi Algon önce tersaneyi kurar ve Van Gölü üzerinde yolcu taşımacılığı yapacak gemilerin, kosterlerin, römorkörlerin üretimiyle eş zamanlı olarak Gevaş, Ahlat, Erciş ve Van iskelelerinin yapımına başlar.
1950’de Van Gölü üzerinde yolcu taşımacılığı başlamıştır bile.
Siirt Kurtalan’a gelenler karayolu ile önce Tatvan’a, oradan da feribotla göl çevresindeki ilçelere giderler.
Fethi Algon bakar ki herkes feribot saatlerini yakalayamıyor, Denizcilik Bankası’na “buraya otel lazım” der.
Bunun üzerine yolcular gemi beklerken rezil olmasınlar diye Doğu Anadolu’nun ilk ve tek dört yıldızlı oteli Tatvan’a inşa edilir. İstanbul’dan ve Yalova’dan şefler, otel müdürleri getirilir personelinin eğitimi için.
Otelin adı “Denizcilik Bankası Oteli”dir.
Bu arada tersane arazisi bir kampüs haline getirilir.
1950’li bir senede Van Gölü’nde yelken yarışları yapılır.
Çevre illerden sayısız insan yelkenlileri izlemeye gelir.
Fethi Algon’a devletin gönderdiği paralar Diyarbakır üzerinden gelir çünkü en yakın Ziraat Bankası oradadır.
“Mecido” isimli bir eşkıya yolda parayı getirenleri soyar ve bütün paraları alır. Jandarma bile Mecido’ya bulaşmak istemez. Fethi Algon, Mecido’ya haber salar, “gelsin görsün beni” diye.
Mecido bir eşkıyadır, ama devletin adamı çağırmıştır sonuçta.
Kalkar gider.
Fethi mühendis derdini sorar. Mecido: “Adam vurdum, eşkıyayım diye kimse bana iş vermez, ne yapayım” der.
Fethi Algon, 1.90 boyundaki bu dev adama Tatvan tersane Kampüsü’nde bekçilik işi verir. Mecido eşkıyalığı bırakır.
Karda tipide çoluk çocuğu okula götürmek dahil her işe canla başla koşar.
Tersanenin has adamı olur.
Tatvan’da okul yoktur, mühendis Fethi Algon’un oğulları okula başlayacak olunca valiye çıkıp, okul konusunu dile getirir.
Sene 1948’dir ve Vali “yok öyle bir para bizde. Okulu yapın, biz öğretmeni atayalım” der.
Fethi Algon bulur buluşturur, tersane kampüsünde bir odada, 25 öğrencinin eğitim alacağı bir derslik kurar.
Valiye haber salar, “atayın öğretmeni!” Böylelikle Tatvan’ın ilk okulu açılır.
Öğrenci sayısı 25’dir. 23’ü Türkçeyi ilk defa okulda duyar.
Fethi Algon ve ailesi 1959 senesine kadar Tatvan’da kalır.
Bugün bile Bitlis il merkezinin önünde anılmasını sağlayan altyapıyı gerçekleştirir Tatvan’da.
Sonra geldiği yer olan İstanbul’a döner.
Bozulan Türkçeleri nedeniyle çocukların lakabı artık “kıro”dur İstanbul’da.
Oğlanlardan küçük olanı Atilla, yıllar sonra Denizcilik Bankası’nda müfettiş olur.
1970’lerde Tatvan’da denetleme vardır ve gönüllü olur.
Yine Kurtalan Ekspresi ile Tatvan’a varır.
3-4 günlüğüne Tatvan’da babası zamanında açılan Denizcilik Bankası oteline yerleşir. Resepsiyonda dev gibi ama beli bükülmüş bir adam vardır.
Tam o esnada birileri ile kavga etmektedir.
Üstü başı perişandır.
Atilla zar zor tanır adamı.
Babasının eşkıyalığı bıraktırıp işe aldığı Mecido’dur.
Sarılırlar, ağlaşırlar, dertleşirler.
Babası gittikten sonra onun yerine gelen yöneticiler “Mecido eşkıyadır, adam vurmuştur, katildir” diye kovmuşlardır onu tersaneden. Oğlunun açtığı bakkal dükkanı geliri ile kıt kanaat geçinmektedir Tatvan’da. Fethi Algon’un torunu Burcu Algon bugün Azerbaycan yelken milli takımının koçudur. Cumhuriyet’in yarattığı katma değer bugün Fethi Algon gibi vatanseverlerin sayesinde Cumhuriyet’in sınırlarını aşmıştır. Düşünebiliyor musunuz, o zamanın bürokratları gibi eşkıyası bile kaliteliymiş bu ülkenin”
Doğu’nun farklı şehirlerinde yaşanmış benzer hikâyeleri dinlemek mümkündür.
Çünkü geçmişte yöremizde hayata geçen köklü kurumlar, kuruluşlar ve yöneticileri asli görevlerini yapmakla kalmamışlar; eğitime öğretime, sosyal hayata öncü, çaresiz insanlara umut olmuşlar, çevrelerine ışık saçarak yol göstermişler.
Kurum ve kuruluşlarda çeşitli kademelerde görev yapan gerçek vatansever, idealist, çalışkan dürüst yöneticiler kitabın kahramanı Fethi Algon gibi görev yaptıkları şehrin, yörenin derdini dert edinmişler. Yeri gelmiş yöre insanıyla birlikte saz çalıp türkü söylemişler futbol oynamışlar, yeri gelmiş sosyal yardım kurumu gibi hizmetler gerçekleştirmişler.
Tersane Tatvan’a…
Rafineri Siirt’e, Batman’a…
Karayolları 11. Bölge Müdürlüğü, DSİ 17. Bölge Müdürlüğü, Çimento Fabrikası ve yöneticileri Van ve çevresinde hizmet vermekle kalmamış eğitim, spor, müzik, sosyal hayata da katkılar sağlamış.
Van, Batman, Diyarbakır, Hakkâri, Bitlis ve diğer illerde sosyal devlet bilincini özümsemiş aydın idarecilerin çabaları ve Mecido benzeri hikâyeler hala anlatılır.
Dönemin yöneticileri şehrin çalışkan bilgili gençlerini, delisini, sarhoşunu, dul ve yetimini, engellisini, ötekileştirilen insanlarını ayrım yapmadan sahiplenerek kurumların çatısı altında istihdam ederek topluma kazandırmışlar.
40-50 yıl önce falanın oğlu doktor, filancanın kızı mühendis olabilmişse bu başarıda Fethi Algon gibi yöneticilerin katkısı mutlaka vardır. Ayrıca mesela Van’da Yolspor, DSİspor, Tedaşspor, PTTspor, Çimentospor’un kurulması da yine bu anlayışa sahip idealist idareciler sayesinde olmuştur. Bazı okullar, camiler de bu insanların destekleriyle yapılmış, onarılmıştır.
O adanmışlıklar ve Fethi Algon’lar günümüzde aranır oldu.
Eskiden bir kurum, kuruluş binlerce kişiye ekmek kapısı olur, dolaylı olarak on binlerce insanın hayatına, geleceğine ve kentin ekonomik yaşamına dokunurdu. Şimdi kurumlar birkaç kişiyi zengin ediyor, bir avuç azınlığın hayatına dokunuyor.
Toplumsal kaynaşma ve ülkemizin kalkınması için devlet kurumlarında Fethi Algon’lara ihtiyaç var.