Prof. Dr. Ahmet Özer

YAPAY ZEKA BİL GATES VE SETEVE JOBS

Prof. Dr. Ahmet Özer

Son Marifet

İnsanoğlu akıllı olmakla yetinmeyip fazla akıllı olmanın atılımları peşinde. Madem ben bu kadar zekiyim, kendim kadar zeki yaratıklar yaratabilirim deyip bir yapay zekâ üretme sevdası ile çılgınca ilerlemekte. Bazı filozoflar olan bitene bakıp, insanoğlunun aslında ussal bir varlık olmadığını, ussal (rasyonel) olmaya çalışan bir varlık olduğunu ileri sürüyorlar. İnsan eğer ussal yani akılcı bir varlık olarak ele alınacaksa bu akıl durumunun çok da iyi bir durum olmadığı ortada. Çünkü savaşların, işkencelerin, kendi türünü yok etmenin, doğayı tahrip etmenin akıllı bir varlığın işi olmadığı, olsa olsa ancak arızalı ve sakat(lanmış) bir beynin ürünü olabileceği ortada. Bu söylem bizce de pek de yabana atılacak bir şey değil elbet. Nitekim bindiği dalı kesen bir varlığın düzgün bir aklın sonucu olduğu ileri sürülebilir mi? O yüzden dışardan binlerce yıllık müdahalelerle sakat durum düzeltilmeye çalışılıyor, gene de arıza devam ediyor maalesef.

İşte alın son marifeti yapay zekayı, robotik insanlar (siborglar) yapmayı. Aç gözlü kurtlar gibi doğaya saldırmayı. Kendi türünü zevkle yok etmeyi. Kendini lider diye lanse edenlerin her gün daha fazla insanı bir seferde öldüren silahları yapmakla övünmesini. Bu nasıl bir insan aklı, nasıl bir insanlık?

Bu irdelemelerimizle sakın teknolojik gelişmenin karşısında olduğumuz anlaşılmasın. Bizim karşı çıktığımız şey, köle ile efendinin yer değiştirmesi; ki buna da ramak kalmış gibi. Uyarılarımızın nedeni ise işler çığırından çıkmadan, insan onurunun korunması ve önlem alınmasıdır.

Yapay zeka

Yapay zekanın tehlikelerini sadece biz değil, dijital dünyanın öncüleri de dile getiriyor. Dijital dünyanın öncülerinden Bill Gates’i ele alalım. Gates, Stanford Üniversitesi’nde yeni kurulan İnsan Merkezli Yapay Zekâ Enstitüsü’nün açılışında yaptığı konuşmada, “Yapay zekânın atom bombası gibi tehlikeli olduğunu; iki tarafı keskin kılıca benzediğini, yapay zekanın özellikle tıp ve eğitim alanında önemli dönüşümlere ve gelişimlere yol açarken, insan soyunun geleceğine büyük zararlar verebileceği” uyarısında bulunuyor.

Yapay zekâ sayesinde sağlıkta, eğitimde, küresel yoksulluğu önlemede önemli yararlar elde edilecek kuşkusuz. Örneğin yapay zekânın ilaç geliştirme süreçlerini hızlandıracağını ve sağlığa daha büyük katkılar yapacağını da düşünüyorum. Yapay zekâ asistanları öğretmenlere yardımcı oluyor ve öğrenciler daha eğlenceli eğitilebiliyor. Ama eğer gerekli önlemler alınmazsa kepçeyle insanlığa verdiklerini (bir defada) kazanla geri alma tehlikesi vardır.

Tehlike Çanları Çalıyor

Son yıllarda yapay zekâ ile ilgili hem korku hem umutlar artıyor. Yapay zekâ gibi hem gelecek vaat eden hem de tehlikeli olan çok fazla teknoloji yoktur. Mesela nükleer silahın enerji olarak da kullanılması buna bir örnektir. Bugün yapay zekâ oyunlar geliştirmek, reklam göstermek, fotoğraf tekniklerini geliştirmek, hikâyeler yazmakta kullanılıyor. Ama burada bir risk var, çünkü güçlü yapay zekâ sistemleri istemediğimiz davranışlarda bulunabilir, kendi türümüzün de yok oluşuna doğru yönlendirilebilir. Ama bu risklere rağmen araştırmacılar gene de büyük bir iştahla yapay zekâ sistemlerinin tüm yetenek ve becerilerini son derece hızlı geliştiriyorlar.

Mahşerin Dört Atlısı İş Başında

Niçin bu yapılıyor? Muhtemelen pek çok nedeni var, kâr etmek, servet, şöhret elde etmek, uluslararası rekabet gibi. Ama şu unutulmamalıdır ki getireceği yararlar yanında pek çok risk de barındırıyor. Potansiyel yararlarını düşündüğümüzde yapay zekâ çalışmaları şüphesiz ki durmayacaktır, daha ileri sistemlere doğru çalışmalar sürecektir, ama potansiyel riskleri açısından baktığımızda bu çalışmaları dikkatli ve sorumlu bir şekilde yapmalıyız. Mesela uluslararası koordinasyonlar olmalı; yasalara ihtiyaç var bu konuda, ayrıca yapay zekânın insanların tümüne güvenli ve yararlı olmasını sağlayacak politikalar geliştirmek zorundayız.

Son Pişmanlık Fayda Etmez

Bakın elimizde taşıdığımız Ayfon telefonlarının yaratıcısı Steve Jobs’un son sözleri ibretle doludur.  İnsan yaşamın her türlü teknolojinin üstünde olduğunu vurgulamak açısından büyük bir anlam taşıyor, ölmeden önce hasta yatağında söyledikleri. Onca teknik ve teknoloji kendisini eğri büğrü hale getirip yatağa düştükten sonra hanyayı konyayı anlıyor, ama maalesef o zaman artık iş işten geçmiş oluyor onun için.

Diyor ki hasta yatağında yatan Jobs: “İş dünyasında başarının zirvesine ulaştım. Diğer insanların gözünde, benim hayatım tam bir başarı örneği idi. Ancak, çalışmanın yanında mutluluğu çok az yaşadım. Zenginlik ve varlık hayatın alıştığım bir yönü oldu. Şu anda bir hasta yatağında tüm hayatımı gözden geçirirken, kıvanç duyduğum tüm zenginlik ve tanınmanın ölümün karşısında solduğunu ve anlamsızlaştığını anlıyorum. …”

Peki illaki kurdun nefesini ensemizde hissettiğimizde mi güvenli ve sağlıklı yaşamayı düşüneceğiz. Ne yazık ki Jobs da olduğu gibi bir çoğumuz için durum bundan farksız değil.  [AO1]  Bunu geç de olsa anlayan ünlü teknoloji dehası bakın son nefesini vermeden neler söylüyor: “Sürekli olarak zenginliğin peşinde koşmak insanı benim gibi eğri büğrü hale getiriyor. Ama ne kıymeti var bütün bunların? Kazandığım zenginliği ve varlığı birlikte götüremiyorum. Birlikte götürebildiğim tek şey sevginin oluşturduğu hatıralarım.”

Ve alternatifi olmayan telafisi mümkün olmayan, olmadı başa sarayım diyemiyeceğin tek şey insan hayatı ve bu uğurda harcadığın doğru ya da yanlış zaman. Job’sun bu konudaki son sözleri şöyle; “Dünyada en pahalı yatak nedir biliyor musunuz? En pahalı yatak “Hasta yatağıdır” … Sizin için arabayı sürmesi için bir kişiyi kiralayabilirsiniz. Sizin için para kazanması için bir kişiyi isdihdam edebilirsiniz. Ancak hastalığınızı sizin için taşıyacak kimseyi bulamazsınız. Kaybedilen materyaller bulunabilir. Ancak kaybolduğu zaman asla bulamayacağınız birşey var, o da Hayat’tır”.

Ne yazık ki bu gün binlerce milyonlarca hayat bu uğurda feda edilmektedir..

(Devam edecek)

 

Yazarın Diğer Yazıları