Yıllık ücretli izin uygulaması
Atilla Dinçer
Çalışma hayatının önemli konularından biri de işyerlerinde çalışan sigortalıların izin durumlarıdır. Özellikle iş ortamındaki performansın daha fazla artırımına etki eden izinler, iş hayatımızda önemli bir yer tutmaktadır. İş Kanunu’ na göre, işyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de dahil olmak üzere, en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verilmesi zorunlu kılınmıştır. Keza izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçinin aynı işverene ait işyerlerinde çalıştığı süreler birleştirilmektedir.Kanun'un tanımış olduğu yıllık ücretli izin hakkından vazgeçilememektedir. Bazı hallerde niteliklerinden ötürü bir yıldan az süren mevsimlik veya kampanya işlerinde çalışanlara, bu kanunun yıllık ücretli izinlere ilişkin hükümleri uygulanmamaktadır. İş Kanunu’na göre işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi, hizmet süresi;
a) Bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl dahil) olanlara 14 günden,
b) Beş yıldan fazla onbeş yıldan az olanlara 20 günden,
c) Onbeş yıl (dahil) ve daha fazla olanlara 26 günden, az olamaz.
Ancak iş kanunu, onsekiz ve daha küçük yaştaki işçilerle elli ve daha yukarı yaştaki işçilerin fiziki durumlarını gözeterek, verilecek yıllık ücretli izin süresinin yirmi günden az olamayacağına hükmetmiştir. Tespit edilen yıllık izin süreleri, iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleri ile artırılabilmektedir. Yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçilerin, aynı işverenin bir veya farklı işyerlerinde çalıştıkları süreler birleştirilerek göz önüne alınmaktadır.
Kadın sigortalıların, doğumdan önce ve sonra çalıştırılmadıkları günler sekizer hafta olarak (çoğul gebelik halinde doğumdan önce çalıştırılmayacak sekiz haftalık süreye iki hafta süre eklenerek on hafta olarak uygulanmaktadır) sınırlandırılmasına rağmen, kadın sigortalının sağlık durumuna veya işin özelliğine göre doktor raporuyla bu sürelerin uzaması halinde, uzatılmış bu sürelerde yıllık ücretli iznin hesabında çalışılmış gibi değerlendirilmektedir.
Yıllık ücretli izin hakkı, işveren tarafından hiçbir şekilde bölünemez. Bu iznin işveren tarafından sürekli bir şekilde verilmesi zorunludur. Fakat, tarafların karşılıklı olarak anlaşması ile bir bölümü on günden aşağı olmamak üzere en çok üçe bölünebilmektedir. İşveren tarafından yıl içinde verilmiş bulunan diğer ücretli ve ücretsiz izinler veya dinlenme ve hastalık izinleri, yıllık izne mahsup edilememektedir. Ayrıca yıllık ücretli izin günlerinin hesabında izin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmadığı gibi bu günlere tekabül eden hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri ayrıca ödenmelidir.
Yıllık ücretli izin hakkı yasaya aykırı olarak bölünen, ödenen, iş sözleşmesinin sona ermesinde kullanılmadığı izin ücreti ödenmeyen, izin yönetmeliğine aykırı olarak izin kullandırılmayan veya eksik kullandırılan her işçi için, işverenlere İdari para cezası salınmaktadır. İşveren, yıllık ücretli iznini kullanan her işçiye, yıllık izin dönemine ilişkin ücretini ilgili işçinin izine başlamasından önce peşin olarak ödemek veya avans olarak vermek zorundadır.
Yıllık ücretli izin hakkını kullanan sigortalının bu süre zarfında başka bir işte bile olsa çalışması yasaktır. Yıllık ücretli iznini kullanmakta olan işçinin izin süresi içinde ücret karşılığı başka bir işte çalıştığı anlaşılırsa, bu izin süresi içinde kendisine ödenen ücret, işveren tarafından geri alınabileceği gibi, işveren, isterse bu sigortalının hizmet akdini, tazminatsız olarak feshedilebilme hakkına da sahiptir. İş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde işçinin hak kazanıp da kullanmadığı yıllık izin sürelerine ait ücreti, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödenmelidir. Bu ücrete ilişkin beş yıllık zamanaşımı, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren başlamaktadır.
5510 sayılı Kanunu'nun 4/a ve 4/b kapsamındaki Sigortalılar İle Sadece Genel Sağlık Sigortasına Tabi Sigortalıların Prime Esas Tutulacak Kazançlarına Dair Tebliğ hükmüne göre; “5510 sayılı Kanunun 80. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, (b) bendinde belirtilen istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın, tüm ödemelerin prime tabi tutulacağı ve diğer kanunlardaki prime tabi tutulmaması gerektiğine dair muafiyet ve istisnaların bu kanunun uygulanmasında dikkate alınmayacağı" öngörülmüştür. Dolayısıyla, sigortalıların yakacak, temizlik, aydınlatma ve benzeri nitelikteki giderleri için ya da tahsil veya mesken yardımı gibi kanunda ismen sayılmayan nedenlerle yapılan ödemeler, ödemenin yapıldığı aydaki prime esas kazanca dahil edilmektedir. Mezkur yasadaki bu hükme istinaden, 4857 sayılı Kanun'un 61.maddesindeki istisnai hüküm üzerinde durulmaksızın "hak kazanıldığı halde kullanılmayan yıllık izin süresi için ödenecek ücretlerden de kısa vadeli sigorta kolları primi kesilecektir” hükmü gereği yıllık izin ücretlerinden iş kazası ve meslek hastalığı primi kesilmesi gerekmektedir.
Ayrıca 4857 sayılı İş Kanunu’nun 56. maddesinin son paragrafındaki hüküm gereği işveren, işyerinde çalışan işçilerin yıllık ücretli izinlerini gösterir izin kayıt belgesi tutmak zorundadır. İşveren, her işçinin yıllık izin durumunu aynı esaslara göre düzenleyeceği "yıllık ücretli izin defteri" veya kartoteks sistemiyle de takip edebilmektedir.