Gençlik Reçetesi 4
Burhan İçgüleç
Gençlik reçetemizi kaldığımız yerden devam ettireceğiz. Fark et, Keşfet aşamasından sonra bu yazımızda Planla aşamasını konuşacağız. İyi bir plan için öncelikle önceliklerini doğru belirlemek gerektiğini anlatan bir hikâye ile başlayabiliriz.
Öğrencilerine, hayatlarında çok işlerine yarayacak bir dersi vermek isteyen ve sınıfa giren profesör, hiçbir şey söylemeden, kürsünün üstüne büyükçe bir kavanoz koyar…
Ardından kavanozu büyük taşlar ile doldurur ve öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar… Öğrenciler, hep bir ağızdan kavanozun dolduğunu söylerler…
Bu sefer profesör içi çakıl taşı dolu olan bir torba çıkarır ve torbanın içindeki tüm çakıl taşlarını kavanoza döker…
Sonra çalkalayarak çakıl taşlarının büyük taşların arasındaki boşluklara yerleşmesini sağlar…
Öğrencilerine tekrar sorar;
– “Kavanoz doldu mu gençler?”
Öğrenciler yine “evet doldu” diye yanıtlarlar.
Profesör bu defa içi kum dolu bir torba çıkarır ve torbanın içindeki tüm kumu kavanozun içine boşaltır…
Onu çalkalar ve kumların, içi büyük taşlar ve çakıl taşı dolu olan kavanoza yerleşmesini sağlar…
Bir defa daha sorar öğrencilerine;
– “Kavanoz doldu mu gençler?”
Öğrenciler bir kez daha yanıtlar;
– “Evet, doldu…”
Bu sefer profesör bir öğrencisini kantine gönderip iki fincan kahve almasını rica eder… Gönüllü bir öğrenci koşarak sınıftan çıkar ve kısa bir süre sonra iki fincan kahve ile geri döner…
Öğrencisinin elinden kahveleri alan profesör bu defa bu kahveleri kavanozun içine döker ve çalkalar…
Sınıfa dönüp son kez sorar;
“Kavanoz doldu mu arkadaşlar?”
Öğrenciler biraz şaşkın dördüncü defa “evet doldu” diye cevap vermek zorunda kalırlar…
Bunun üzerine profesör içi büyük taşlar, çakıl taşı, kum ve kahve dolu kavanozu iki eli ile kaldırarak sınıfa gösterir ve şöyle der; ´
– Bu kavanoz sizin hayatınızı simgeler…
Bu büyük taşlar hayatınızdaki önemli şeylerdir…
Aileniz, çocuklarınız, sağlığınız, arkadaşlarınız ve sizin için önemli olan şeyler…
Diğer şeyleri kaybetseniz de, bu önemli şeyler kalır ve hayatınızı doldurur…
Çakıl taşları ise daha az önemli olan diğer şeyleri temsil eder…
İşiniz, eviniz, arabanız vs…
Kum ise geriye kalan ufak şeylerdir…
Şayet kavanoza önce kum doldurursanız çakıl taşlarına ve özellikle de büyük taşlara yeterli yer kalmaz…
Aynı şey hayatımız için de geçerlidir… Vaktinizi ve enerjinizi ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz, önemli şeyler için vakit kalmayacaktır…
Dikkatinizi mutluluğunuz için değer taşıyan önceliklerinize çevirin…
Sağlığınıza dikkat edin…
Ailenizle yemeğe çıkın…
Evinizin ihtiyaçlarını karşılayın…
Yani öncelikle büyük taşlarınızı kavanoza yerleştirin…
Önceliklerinizi, sıraya dizmeyi iyi bilin… Gerisi hep kumdur…
Bir gencin yaşamında önceliklerini doğru belirlemesi için yapması gereken bir yöntemi de açıklayalım. Elimize bir kâğıt alıp bu hayatta neler yapmak istediklerimizi madde madde kâğıda yazalım.
Hedeflerimiz, hayallerimiz nelerdir?
Ne olmak istiyoruz?
Neyi başarmak istiyoruz?
Nereye gitmek istiyoruz?
Kimler ile beraber olmak istiyoruz.
Nelere sahip olmak istiyoruz?
En önemli olandan uzak ihtimalde olana kadar ne varsa yazalım. Daha sonrasında bu yazdıklarımızdan bizler için olmazsa olmaz olan ilk beş maddeyi listenin ilk sırasına alalım. Daha sonrasında ise önem sırasına göre diğerlerini sıralayalım.
Gençler, emin olun ki bu taktik çok işinize yarayacak. Kafalarımızda oluşan karmaşa büyük ölçüde azalacaktır.
Peki, şimdi ilk beşe en önemli olanları yerleştirdikte noldu? diye bir soru gelebilir. Söyleyeyim mi? Profesörün kavanozuna doldurduğu ilk büyük taşlar listemizdeki ilk beş maddeye tekabül etmektedir.
Örneğin insanların inançları, sağlıkları, aileleri, eğitimleri, işleri, arkadaşları elbette ki en ön sıralarda yer alabilmelidir.
Çok parasının olmasını istemek, dünyayı gezmek, arkadaşıyla maça gitmek, bilardo oynamak, sosyal medyada zaman geçirmek, müzik dinlemek, gibi daha birçok sıralayacağımız isteklerimiz olabilir. Fakat günlük, haftalık, aylık ve yıllık planlamalarımız içerisinde büyük taşlarımızı dikkate alarak zaman planlaması yapmazsak daha az önemli uğraşılarımız yüzünden ailemizden kopabiliriz. İşimizden olmamıza ve eğitim süreçlerimizin kesintiye uğramasına şaşırmamalıyız.
Örnek verecek olursak, sürekli at yarışlarıyla uğraşan üniversite öğrencisi bir gencin derslerinden geri kaldığını ve eğitimini zamanında tamamlayamaması gibi…
Lüks bir kafede bir bardak çay içip fotoğraf atayım diyen gencin minibüs parası kalmadığından soğuk kış gününde evine doğru yaya giderken sağlığını riske atması gibi…
Yine zararlı alışkanlıklar babında madde bağımlılığına yakalanan gençlerin ailesinden, sağlığından, işinden kısacası geleceğinden vazgeçtiğini görebiliyoruz.
Aristo’nun dediği gibi “Tüm hayatın akışını belirleyen, gençlik yıllarında edinilen alışkanlıklardır.” O halde güzel bir başlangıç ve sağlam bir gelecek için şimdiden önceliklerimizi doğru belirlemeli ve planlı yaşamaya adım atmalıyız.
Jules PAYOT, irade terbiyesi kitabında hedefi belli olmayanları iki şekilde sembolize eder:
“ Biri mum diğeri de sinektir. “ hedefini belirlemiş insanların aynı zamanda önceliklerini doğru belirlemeleri gerekir. Kalın sağlıcakla…