Bunu herkes iyi bilsin
Cem Altaylı
Uzun bir süredir gazeteye yazı yazmıyordum, içimden gelmiyordu.
15 Temmuz gecesi başı hiç beladan kurtulmayan güzel ve nadide vatanımın, yüzü gülmeye hasret milletimin başına gelen haince demenin yetersiz kaldığı, şerefsizce yapılan kalkışmadan sonra bir şeyler yazmak farz oldu diye düşünerek yazmaya başladım.
Vatan olduğu günden beri binlerce saldırıya, ihanete sahne olan bu topraklar 15 Temmuz gecesi yıllarca göstere göstere gelen büyük bir tehlikeye maruz kaldı. Başta yaradanın sonrada vatanına bayrağına milletine bağlı ordu, polis ve her kesimden sağduyulu milletimizin karalılığı ile alçakça girişim, bertaraf etmeyi başardık. Bunu herkes iyi bilsin.
12 Eylül 1980 darbesinin ürünü olan bu yılanı her dönemde siyasetçiler sırf oy ve koltuk sevdaları uğruna besleyerek bu güne taşıdılar. Bu zehirli yılan ülkemizde yeri geldiğinde ceylan yutarak yeri geldiğinde öküz yutarak büyüyüp sonunda vatan toprağımızı yutacak büyüklüğe erişen önü alınamayan bir ANAKONDA oldu. Bunu da herkes bilsin.
Otuz, kırk yıldan beri bu ülkede dökülen kanlarda ve toprağa düşen canlarda terör örgütlerine malıyla, canıyla destek veren ister siyasi, ister işadamı ister sivil vatandaş olsun hepsinin az veya çok payı günahı vardır.
Yıllardır Ülkemizi yıkmaktan yok etmekten bir an olsun vazgeçmeyen ve geçmeyecek olan kan emici emperyalist ülkelerin parmaklarında kukla gibi yönettikleri engerek örgütlerin döktükleri kanların kokusu bunlara destek verenlerin üzerlerine sinmiştir. Öyle sinmiş ki mahşerde bile üstleri kokacak ve bu vatan için canlarını feda edenlerin elleri her iki cihanda yakalarında olacaktır.
Ülkemizin demokratik yapısı kanser hastalığına tutulmuştur. Kanser hücrelerinin nüfuz etmediği, bozmadığı ele geçirmediği organ kalmıştır.
Bundan sonra ülkemizi yönetenlerin işi gerçekten çok zordur. Ama tüm siyasi partiler bu ülkede yaşayan tüm vatandaşlar temizlenmiş ordumuzla, temizlenmiş polis teşkilatımızla kanseri yeneceğiz. Dantel işler gibi itinayla hastanın kanını değiştirip temiz ilik nakli yapacağız. Organ nakli yapıp bozulan organları değiştireceğiz ki azda olsa sağlıklı kalan organlara zarar vermesin. Ama bu süreçte kesinlikle kemoterapi yapmayacağız, çünkü tıp doktorları daha iyi bilirler ki kemoterapi bir zehir içeren ilaçtır ve kanser hücresini yok ederken sağlıklı hücreleri de yok eder. Hatta zayıf düşmüş bünyelerde alerji yapıp hastayı masada bırakabilir.
Onun içindir ki aman dikkat..
Orduyla polisi, orduyla vatandaşı, polisle vatandaşı karşı karşıya getirmek isteyenler pravakatörlere izin vermemeliyiz. Oyunlara gelmemeliyiz. Sen ben o bu dememeliyiz. Gün birlikte olma günüdür. Açık yara misali ülkeye sahip çıkan vatandaşları sokaktan biran önce çekmeliyiz. Çünkü ülkemizi karıştırmak, yıkmak isteyen hain ülkelerin elinde paralel örgütün dışında kullanabilecekleri başka örgütler var. Onlara fırsat vererek biz ağlarken onları güldürmemeliyiz. Yaradan ordumuza, emniyet güçlerimize ve vatanı için canını siper eden kahraman milletimize güç kuvvet versin.
Ordu ve Emniyet teşkilatı olmaz ise vatan olmaz, vatan olmaz ise bayrak olmaz, ezan olmaz, namus olmaz, aş olmaz ekmek olmaz. Vatan hainleri, satılmışlar huvyarik viski içerken bizlerde Suriyeliler gibi botlarda boğulur perişan oluruz. Umudumuzu yitirmeden emperyalist engereklere ve ruhunu şeytana satmış şerefsizlere direnmeye devam etmeliyiz.
Biz Anadolu'yuz, biz binlerce yıl savaşarak bu mübarek toprakları vatan yapmışız/ Korkunç atlılarıyla biziz parçalanmışlar/ Nazlı seher uykularımızı bölerken hükümdarlar, saldırganlar, haydutları salmışlar üstümüze/ Ne İskender takmışım, ne şah, ne sultan takmışım göçüp gitmişler gölgesiz/ Selam etmişim dostuma ve direnmişim görüyor musunNasıl severim bir bilsen/ Köroğlu'yu/ Meçhul Askeri.../ Sonra Pir Sultanı ATATÜRKÜ/ Bir bilsen Kurtuluş savaşında kurşun atanı/ Minareden, barikattan/ Selvi dalından/ Ölüme nasıl gülerdi Çanakkalede, Aakaryada, Afyonda, Boğaz Köprüsünde/ Sonra Ankarada tankın önünde nasıl yatardı ölüme nasıl gülerdi/ Hainin silahının üstüne giderken/ Bilmenizi ve unutmamanızı mutlak isterim ey halkım/ Öyle yıkma kendini/ Öyle mahzun, öyle garip.../ Nerede olursan ol/ İçerde, dışarda, derste, sırada/ Yürü üstüne - üstüne/ Tükür yüzüne celladın,Fırsatçının, fesatçının, hayının.../ Dayan kitap ile/ Dayan iş ile/ Tırnak ile, diş ile/ Umut ile, sevda ile, düş ile/ Dayan rüsva etme beni/ Gör, nasıl yeniden yaratılırım/ Namuslu, genç ellerinle/ Kızlarım/ Oğullarım var gelecekte/Herbiri vazgeçilmez cihan parçası/ Kaç bin yıllık hasretimin koncası/ Gözlerinden/ Gözlerinden öperim/ Bir umudum sende/ Anlıyor musun ?
Rahmetli Ahmed Arif'in destansı şiirinin bazı bölümleriyle ve bazı eklemeler yaparak son verirken, var olduğu günden bu yana ilelebet var olması için vatan uğruna toprağa düşen tüm şehitlerimizin aziz ruhları şad olsun. Bu ülkeyi bu toprakları vatan yapıp bizlere emanet eden ATATÜRK başta olmak üzere bu vatana hizmet eden can verenlere selam olsun.
Son sözüm Van diliyle şudur: "Bu ülkeyi gar, gavata teslim etmeyeceğiz". Bunu herkes iyi bilsin.