Büyük Kaptan, Efsane Vanspor'u Anlatıyor -3-
Dr. Erdal Orman
(Bütün hocaların çekindiği tek deplasman, tartışmasız Van’dı.)
-Kaptan senin attığın kritik golleri hatırlıyorum. Mesela Göztepe ve Fener maçına gelelim istersen. Liderliği Göztepe’ye kaptırmıştık. O hafta Van’da Göztepe’yle zorlu bir maç oynanıyor. İkinci yarı maçta kaleci Menderes golü doksana yiyince, Göztepe 2-1 öne geçiyor. Maç tam zora girdi dediğimiz anda sen 30 metre topu sürüp, şahane bir gol atmıştın. Sonrasında Turan aynı şekilde gol kaydedince maç 6-2’lik muhteşem bir skora dönüşmüştü. Bir de senden hatırladığım Fenere attığın gol var
Evet! Şimdi o maçta aslında iki golü de ben attım Fener’e. İlk golde ben kaleye şut attım, Rüştü ukala bir şekilde tek elle çıkarmaya kalkınca, topu düşürdü. Top çizgiyi geçmişti. Adnan abi tamamlayınca gol ona yazılmıştı... İkinci golü de uzaktan atmıştım. Maç 2-2 bitmişti. O zaman da Tuncay’lı, Oğuz’lu Rüştülü bir kadro vardı Fener’de.İyi zamanıydı yani, çok iyi hatırlıyorum.
Ya Van çok zor bir deplasmandı. Yani Van’ı şimdi şöyle anlatayım. İstanbulspor’un Cem Uzan’lı, LeoBeanhacker dönemiydi. Onları menajer Sinan abi getirmişti rahmetli oldu Allah rahmet eylesin…
-Evet, ben de hatırlıyorum. Hatta ilk hazırlık maçını İstanbul’da Vansporla yapmışlardı. Stingaciu’nun ilk maçıydı. İstanbulspor fark atmaya çıkmıştı ama 2-0 yenmiştik. İki golü de Bakırköyspor’dan aldığımız Ceyhun atmıştı…
Evet, işte Sinan abi, Güvenç Kurtar, Hikmet Karaman, rahmetli Ümit Kayıhan, İstanbul’da bir otelde denk geldik, böyle sohbet ediyoruz. Tartışmasız bütün hocaların, yani İstanbul’da büyük maçların işte Fener, Galatasaray deplasmanı kesinlikle zordur, bilinen bir gerçektir. Fakat tüm hocalar için Türkiye’deki en zor deplasman tartışmasız Van’dır. Bütün hocaların çekindiği tek deplasman Van’dı. Kesinlikle! Başka bir yerden bahsetmezlerdi, demezlerdi. Yani bu zor diyorlardı, başka bir açıklaması yok. Yani orada oynamak zordu, psikolojik olarak yıkık çıkıyorlardı. Yani seyircide çok acayip bir seyirciydi abiciğimyav. Dedim ya sanki onlarda bizimle oynardı. Yani ben normalde tezahürat, küfür duymam. Fakat Van’daki maçlarda her seyircinin sesini net duyuyordum ya…
-Yani o kadar birliktelik yansıtıyorlardı dimi?
Düşünsene abiciğim, stattan tesislere kadar bazen otobüse binmeden seyirciyle beraber, yürüyerek geldiğimi hatırlarım ben. Yani bu takımı, bu ekolü bir adama teslim edip bitirdiler yahu, o kadar kötü. Bir Allah’ın kulu da çıkıp bir şey yapamadı…
Yani şöyle düşün 2000 senesinde Turan, ben, Murat, Mutlu 750 bin TL nakit para alarak bizi Rize’ye gönderdi. Hem bizim paraları ödemedi hem de o kadar para aldı…
-O zamanın parası 2 trilyon nakit para kasada ve tüm futbolcular bonservisiyle duruyordu ve yayıncıdan 2 trilyon gelecekti…
O zamanın parası on trilyon vardı…
- Peki, kaptan sence çöküş nasıl başladı? Vanspor Aş olup satıldıktan sonra bildiğimiz sebep dışında, bilmediğimiz başka bir şey var mı?
Hayır, başka hiçbir sebep yoktu. Yani şöyle düşün. Takım tekrar süper lige çıkmış, şehir hazır, takım hazır, taraftar havasında, yöneticiler hazır... Yani, şimdi Feridun Irak 2. Ligden süper lige çıkardığı takımın başında kalmak istemez mi? Herkes ister, seyirci de ister, artık takıma yayıncı kuruluştan da para geliyor, eski düzen yok. Yani o sezon başı Tarabya Otelde transfer görüşmemiz var, beni isteyen kulüpler vardı. Tüm futbolcular orada. Bana sorulan soru şu oldu: Gidecek misin? Oysa daha önceki yıllarda mesela yöneticiler beni ve Murat’ı çağırırlardı Ankara veya İstanbul’a. Kardeşim kalmasını istediğimiz futbolcular şunlar, kalmasını istediklerimiz de şunlar derlerdi. Yani yönetim bir karar vermişse uygulamak gereklidir. Ve ben o futbolcuları çağırırdım, buluşurduk İstanbul’da 15 kişi birlikte toplu imza atardık. Parasını az bulup beğenmeyene de parasını beğenene de imzasını attırırdım. Çünkü kimse o ekipten kopmak istemezdi. Oysa Ömer Gülüştür Tarabya Otelde bana ilk sorduğu soru seni çok isteyenler var gider misin oldu. O zaman Kombassan Konya’sı, Rizespor’u sezon başı, ondan sonra Karabük, Hikmet Karaman Adanaspor’dan istiyordu. 500-600 bin para veriyorlardı bonservisime. Ve ben o gün gitmek istemiyorum dedim ve ben beni isteyen takımlardan çok daha azını teklif etmeme rağmen, bir düşünelim deyince ben dedim ‘Murat bu işte bir durum var’. Kulüp menajerliğine Timuçin abiyi getirmişler, zaten her şeyi kendilerine göre ayarlamışlar. Bir de kulüpte yönetici de yok. Başkan ve oğluyla görüşüyorsun sadece.
-Profesyonellik yok!
Kesinlikle! Tabi canım. Mesela Feridun Irak döneminde yöneticiler bir otele yerleşirler. Beni Murat’ı çağırırlar. Fikirlerimizi alırlar, kafamızdaki fiyatları öğrenirler, gidecek kalacak belirlenirdi. Ama o dönemde ise Tarabya otelde sadece başkan (Ömer Gülüştür) ve oğlu var onunla görüşüyorsun başka muhatap yok… Yani süper lige yeni çıkmış bir takımın çöküş şansı olabilir mi? İşte böyle başladı. Yani Ömer Gülüştür ben Van’a ilk geldiğimde de Van’ın başkanıydı ama tam iş adamıydı. O zaman ben kiralıktım 92 de. Ama ikinci dönem başa geldiğinde bitikti.
-Evet, hatırlıyorum o dönem alman Mehmet’te takımdaydı ve ilk üç maç 3 te 3 ile başlamıştı takım. Çok iyi giderken belediye başkanlığına aday oldu Gülüştür. Sonra kazanamayınca takımdan da elini ayağını çekti. Vanspor, Hatayspor karşısında 1 gol fazlasıyla, averajla ligde kalabilmişti…
Yani oraya abi bir şey diyeyim mi bitmişsin, iş adamı olarak maddi manevi olarak bitmişken sana altın tepside sunuluyor, o da geri çevirmedi. Kimse böyle bir teklifi geri çevirmez tabi. Yani çok itiraz da oldu aslında Milletvekilleri, Feridun başkan tekrar kulübü biz alalım dedi. Yani o ara Valilikte ne olduysa oldu. Yani Yalım Erez’in de etkisi olduğu söyleniyor, yani takıma teminat 50 bin TL yatırıp gidip Valiliğin karşısındaki Toprak Bank’tan, müdür Serpil Abla’dan gidip 500 bin TL çekiyorsun. Ayrıca 500 bin lira niye çekiyorsun. Daha transfer başlamamış. Ve biz hiçbir futbolcu ondan para alamadık ya. Bin lira, iki bin lira. Yani her gün tekne mazot çeker ama hiç kıyıya yanaşmazdı nedense…
-Vanspor dan sonra hangi takımlara gittin?
Van’dan Rize’ye gittim, bir buçuk sene Rize’de oynadım. Sonra Rıdvan Hoca Adana’daydı gel dedi şampiyonluğa oynayalım, 3 yıl da Adana’da oynadım.
-Rıdvan hocanın başlangıçtaki tavrına bak, sonra her gittiği yere seni çağırmasına bak…
Tabi şimdi şöyle bir şey, Rıdvan Hoca Konya’ya gittiğinde Vanspor’dan Ömer Gülüştür döneminde Murat Duman’ı, Birol’u, Ercüment’i aldı. Bunların üçünün bonservisi için Konya Van’a 500 bin TL ödedi. Benim Rize’ye transferimden ise bonservisime tek başıma 1 trilyon aldı o zamanki parayla Rize’den. Yani zaten transferde bana gitmek istiyor musun diye sorduğunda ben yıkılmıştım…
Rize’den sonra Adana, sonrasında Adanademirspor’da yarım dönem oynadım. Adanademirspor küme düşüyordu, Bahri Kaya’yla anlaşamadık. Ben kendi istediğimle Adana’dan Adana Demir spora gittim. Sonra mukavelem devam ediyordu yarım dönem sonra tekrar Adana’ya geri döndüm. O dönem Tanju Çolak aradı beni, Göztepe’yi çalıştırıyor, gel dedi biz şampiyonluğa oynuyoruz. Göztepe’de, seni çok istiyorum dedi. İşte Beşiktaş’tan Yusuf’u almıştı, Ümit İnal, Cengiz’i, Alp’i almıştı yani hep süper lig futbolcularını toplamıştı anlayacağın. Ben de ‘hocam dedim, süper ligden 2 B, ye çağırıyorsun Allah aşkına’ dedim. Dedi ki ‘kaç yaşındasın’ dedim, 30 yaşındayım. İyi dedi ‘kal orada Milan gelir seni alır 30 yaşından sonra’... Üç yıllığına alacağım seni dedi, iyi de paralar teklif ettiler. Yani ‘geçen yıldan huzursuz da oluyorsun biliyorum, buradan direkt 1 lige çıkacağız’ dedi. Neyse atladım gittim İzmir’e. Hakikaten kadroya baktım 17 tane süper lig topçusu almışlar. Sezon başı 40 gün kamp yaptık. 32 yaşında bir kulüp başkanı. Adam çok zengin. Babasının aracılığıyla başkanlık yapıyor. Maçların başlamasına 15 gün, transferin bitmesine de 3 gün kala ben Göztepe’yle anlaşmıştım Adana’dan alacaklarıma karşılık fesih ettim 1 yılda mukavelem var ve 200 bin TL gibi ciddi bir rakam alacağım. Gittim Göztepe’ye sabah 10’da antrenman var. Baktım herkes yürüyor, dedim hayırdır antrenman iptal mi? Herkes eşofmanla yürüyor falan, yok abi dediler başkan kaçmış. Ulan dedim hoca kaçar, futbolcu kaçar da başkan kaçar mı? Adamın babası desteğini kesmiş, adam da bir hafta önce yurt dışına kaçmış meğer. Hiç birimizin çeki, senedi ödenmemiş, hepsi karşılıksız çıkıyor. Tabi Göztepe’nin halini duyunca batan geminin malları gibi arıyorlar, transferin son üç günü. İşte 50 bine gel 70 bine gel, ben de kızdım feribotla dönüyorum, telefonu kapattım attım denize…
Antalya’da Tatlıses lahmacunla ortaktım işyerim vardı. Dedim hanım, artık buraya yerleştik, futbola da nokta koydum. Kadıncağız üzüldü ama kararlarımıza da saygılıydı. Yoksa 3 yıl daha oynardım.
-Sence Kaptan, Van tekrar çıkabilir mi ?
Ya nereler çıkmış süper ligde oynuyor. Van’ın önce şu yöneticilerin Van’daki spor adamlarını bir araya getirmesi lazım. Yani ben şunu beklerdim, sizin aracılığınızla da ileteyim; Bu yıllardır içimde bir uhdedir, Van halkı ne şu anki takımı ne on sene önceki futbolcuyu tanıyorlar, seviyorlar ama bizim dönemdeki futbolculara âşıklar. Bir sezon açılışında, bir aklıselim yönetici de düşünemez mi yahu; Mevlüt, Fadıl, Adnan, Murat bu sezon başı açılışı yapıyoruz, açılışta bizim misafirimizsiniz. Eski futbolculardan kurulu bir takımla, seyircinin karşısına çıkın. Hadi bakalım hava nasıl oluyormuş bir görsünler, o Van stadına kaç seyirci geliyor görsünler. Bakalım bizim zamanımızda 50 yaşındayken bizi izlemeye gelmiş olan seyirci, elinde bastonuyla 70 yaşında stada geliyor mu gelmiyor mu görsünler?
-Valla gelir, hem de koşarak gelir.
Bakayım o şeref tribününde, 100 tane bayan seyirci oluyor mu olmuyor mu görsünler…
Bizim zamanımızda şeref tribünün tamamı bayandı. Doğuda bayanın maça gönül rahatlığıyla gelebildiği yerdi Van.
-Evet, hatta sana özel tezahürat yapan bir bayan grubu bile vardı tribünlerde, yenge duymasın (gülüyoruz)…
Doğru, mesela benden imzalı resim isterlerdi, Foto Kırcan’dan isterdim abi birkaç resim ver diye o da kusura bakma senin fotoğraflar yok satıyor, yetiştiremiyoruz derdi…
Benim babam mesela, hanımın maça gittiğini duyduğunda şoka uğramıştı. Babam Van’da bende misafirken, maç günü kulüpten araçla babamı almaya gittiklerinde babam, kendi geleceğini sanıyor. Maça hanımın hazırlandığını görünce, ‘kızım sen nereye’? Baba ben de geliyorum maça deyince, Babam öyle şey mi olur? Kadının maça geldiği nerde görülmüş diye şaşkınlığını ifade etmişti. Babam o kafadaydı ama maçlara geldikçe tabi o da alıştı sonraları.
-Antrenörlüğü düşünüyor musun?
Son iki seneye kadar antrenörlük düşünmüyordum. Sonra kurslar, sertifikalar aldım ve on yıl önce aldığımız belgeler var. Herkes kadar anlıyoruz futboldan.
-Belirlediğin bir takım ismi var mı?
İki yıl evvel Rize’de başlamıştık. Fatih Terim A lisanslarımızı kafasına göre B’ye düşürmüştü. Yoğun itiraz olunca tekrar A lisanslarımızı almaya hak kazandık. Hikmet Karaman’la düşünüyorum gittiği yerlerde başarılı olan bir hoca. Kayseri’yi çalıştırıyor şu anda.
-İnşallah Van’ın başında görmek isteriz…
Tekrar başlayacağım, ticaretten sıkıldım, yapmam gereken işi yapacağım. Zaten Antalya’da yılda üç kez Masterler futbol organizasyonları yapılıyor, bunlardan birini ben organize ediyorum. Yeni sezonda inşallah bir yerden başlayacağım. Antrenör olarak, iyi kötü bir backgroundumuz var zaten. Nedense kötü yönetilen takımlar kötü hocaları buluyorlar.
-Onca hocayla çalıştınız, onca tecrübeniz var…
Şimdi şöyle belirteyim. Ben kolay kolay futboldan kopmazdım aslında. Rıdvan hoca dâhil birçok hocamızın teşviki oldu. Bir daha futbola dönmek istemedim, ticarete atıldım. Benim hatam.Sonra akrabalarım beni çok işlere soktular. İnşaat, gıda, otellere toptancılık…
Yani bu süreç çok sıkıntılı geçti, zararlarla, iflaslarla borç, sıkıntı. Çok şükür o günleri çoktan atlattık. Benim o dönem futbola antrenör olarak dönmem aslında daha kolaydı ama bu sıkıntılar arkamdan gelirdi biliyorum. Fakat herkes en iyi bildiği işi yapması gerekiyor diyorum. Piyasada o kadar kötü hoca varken, birçoğuna göre tecrübe sahibi biri olarak geri planda değil, sahada olmam gerekiyor diye düşünüyorum.
Mesela şimdi Van’daki durumu çok merak ediyorum. Şu anda hem hoca, hem başkan yardımcısı olarak Feyyaz Hoca nasıl yürütüyor? Yani yöneticiler işi bilmiyor da Feyyaz Hocaya mı topu pasladılar diye düşünüyor insan…
Bence iki başlı bir görüntüde var. Yani hocanın dediği mi oluyor, yoksa Feyyaz mı yönetiyor? İki başlılık olmaz!
-Peki,Vanspor’dan teklif gelirse düşünür müsün?
Ben Vanspor’a gelirim. Bir de ekip kurarım, imkânlarda bizim istediğimiz asgari düzeyde olursa, eski günleri yakalayamamamız için hiçbir engel yok. Şehir takımı ya, 10 bin seyirciye oynuyorsun her hafta yav.
-Aynen kaptan! Bizde o günleri çok özlüyoruz, tekrar vuslata ereceğimiz zamanı bekliyoruz umutla…
Ve gelirsem o tribündeki insanların sevdikleriyle beraber geleceğim. Tanımadıkları hiçbir kimse olmayacak yanımda. Öyle gelmem oraya.
-Ben de gözümde canlandırıyorum. Stadı dolduracak 15 bin kişinin o anki ambiyansını,heyecan verici gerçekten…
Ya abiciğim şimdi bak diyorum ki ben oradayım, kaleci Murat orada olacak, Turan, Ziya orada olacak. Getireceksin Turgay hoca bir tarafta olacak. Mehmet abi, Cevdet bir tarafta yanımızda olacak… Yani bu adamlar boş adamlar değil ya. Ya Cevdet Uzunköprü dediğin adam 4 tane takıma lig atlatmış bir hoca yav… Tesadüf olabilir mi bu? Ya sen bu adamı nasıl görmezden gelebilirsin, bir kere görün ya. Ne kaybedersin. Bu kadar kaybettiniz ne oldu yani? Mehmet Tuğrul bu takımı 3. Ligden çıkarttı tekrar verin, Murat Yiğiter 1. Ligin kapısından döndü yav. Turgay hoca kötü zamanında getirdiniz, iyi zamanında verin!
Gel burada izle, bak Kemer’de, Manavgat’ta, Serik’te 2. 3.lig de 300-400 kişiye oynuyorlar. Mahalle maçı mı oynuyorlar, lig mi yapıyorlar belli değil ya. Aynı şekilde şu an da bir Erzurum Süper Ligde şehir birleşmiş. Fakat burada yönetim yok. Yani belediye başkanıyla bir şeyler yapılmış ama şehirle yöneticiler arasında kopukluk var. Yani 3-4 kişinin uhdesinde devam eden bir güruhla olmaz bu işler. Her gün takip ediyorum, yahu geçen hafta süper ligde şampiyonluğa oynayan Başakşehir maçında stadın yarısından çoğu Erzurumlu, Fener maçı öyle. Yani sen bir şeyleri koparmışsın. Yani şeref tribünüyle seyircinin arası iyi değil Van’da. Belki şey dersin, bunun takımla ne alakası var, yahu çok alakası var. Feridun Irak, Abidin Kasapoğlu, Hikmet Sevim, Erdal Abi, Lütfü Polat, Şafak Önay, yav evlerine giderdik akşamları… Yani bu ilişkiyi nasıl kuramazsın ya. Mesela bakıyorsun Erzurum’un Belediye Başkanı İstanbul’dan takıma başkan atıyor. Yani bu şehirde adam mı yok başka. Veya alt yapı da yani Erzurum’un alt yapısı U -17, U-19 Türkiye’nin 1. ve 2.si. Galatasaray birinci onlar ikinci. Hem U-17 hem U-19 da ama Erzurum’un elinde böyle bir alt yapı vardı ve onları da çalıştıran kimdi biliyor musun Van’da da oynayan Abdulselam var ya Erzurumlu hoca, fakat ne yaptılar adamları görevden aldılar yahu.
-Evet! hiçbir başarı cezasız kalmaz…
- Mesela bizim oralarda da şöyle bir durum var. Van’da bir kurumun başına bir Vanlı gelse adeta ateşten gömlek giyer, çünkü kendi içimizden çıkana tahammülümüz az… Oysa bir Vanlı sırtını dönük baksın o işe birçok yabancıdan daha iyi katkı sağlar…
Güzel abiciğim Bugün Vanspor, Erzurumspor bu yüzden istikrar sağlayamıyor işte. O kendine olana güvensizlik, ezme duygusu, egosu… Şimdi düşünüyorum Turgay, Mehmet Tuğrul, Cevdet bunların hangisi Feyyaz’dan başarısız. Veyahut ta daha kötü yapabilir mi?
-Bence de. Yani sırtlarını sahaya dönük çıksalar bile daha başarılı olacaklarına eminim.
Yani siz neden bir araya getirmiyorsunuz bunları, yani onlarda istiyor…
-Mesela şu anda Van Gençlik ve Spor İl Müdürü eski kaleci Nevzat, Başkanda Servet Yenitürk. Bu ikilinin normalde Van’ı uçurması beklenir dimi? Ama maalesef sürekli adamcılık, çekişme var…
Ya abiciğim bak sana bir şey söyleyeyim mi? Tugay komutanı, Vali, kamu müdürleriyle iç içe olmalısın. Sen iki Vanlı bir birinle didişirsen diğer yabancının umurunda olur mu? Yani sen Tugay Komutanını, Valini, Belediye Başkanını yanına çekemedikten sonra birliktelik sağlamadıktan sonra başarı yakalayabilir misin? Yani onların, Emniyetin, Askerin Van’da Vanspor’dan başka bir ortak platformu, eğlencesi olabilir mi?
Buraya geldim ticaretle uğraştım. 40-50 personelim olmuştur. Samimiyetimden dolayı her biri bana bayılır, sever, hepsinde bir birliktelik sağlardım, hatalarıyla günahlarıyla kabul ederdim. Siz 25 kişilik bir takımda neyi sağlayamıyorsunuz ya!
-Kaptan, biz seyircilerde o güzel günlere dair çok şeyler kalmış içimizde uhde olarak ama bakıyorum da sizlerde hem de ailecek bizden daha yaralısınız…
Bak Erzurum’da oynadım ben sana diyorum ya Sarıyer’de oynadım, Göztepe, Rize, Adana, Sakarya’ya gittim bir dönem. Yani hiçbir yerde öyle bir arkadaşlığı, samimiyeti, yakınlığı görmedim. Hatta bir şey söyleyeyim sana, İstanbul’da her yıl toplanırız biliyor musun eski futbolcular olarak. Kaleci Murat, Ali Ravcı, Turan, Ziya, Birol, Ercüment, Volkan, Erkut 12-13 kişi oluyoruz. Ailecek toplanıyoruz abi İstanbul’da 2 gün böyle. Erkekler ayrı kadınlar ayrı takılırız. Ve tek konuştuğumuz şey inanır mısın Van! Herkes onca yılda, farklı farklı şehirlerde takımlarda oynadılar ama hiç biri başka bir yeri anlatmaz Van’dan başka. Çünkü bizlerde de çok derin izler bıraktı Van…
Çok seviyoruz, çok özlüyoruz…
-Evet, yani yenge hanım bile aradı o günlerin özlemiyle
Evet, heyecanlandı yav! Dedim Vanlı bir abi aradı gazeteci, işte röportaj yapacak dediğimde heyecanlandı, sevindi. Yani bak bu taraflarda insanlar acayip asimile olmuş. Buralara hemen uyum sağlamış. Yani Van’da Erzurum’da o muhabbeti samimiyeti buradaki doğulularda da bulamıyorsun burada. 30 bin Erzurumlu var. Ben bir müddet ticaret yaptım beni en çok onlar yaktı…
-Sohbetimiz esnasında Mevlüt’ün Van doğumlu oğlu Ender Mert’te aramıza katılır. Artık üniversiteli bir delikanlı olan Ender, adeta babasının bir kopyası... Onun gibi ağırbaşlı ve yakışıklı. Bir müddet babasının yolunda ilerleyen Ender iyi bir futbolcu olacakken Otelcilik ve Turizm okumaya karar vermiş. Ayrıca çift dal eğitimini sürdüren Ender eş zamanlı olarak Adalet okuyor. Kendisine bahtının ve yolunun açık olmasını dilerken, babasıyla ne kadar gurur duysa az olur demeyi de ihmal etmiyoruz.
-Son olarak Vanlılara mesajın nedir kaptan.
Vanlılar takımlarını desteklesinler, futbolu çok seven şahane bir kültür var. Onlar için futbol bir tutku, tribünleri doldursunlar, ayrımcılık yapmadan hocası futbolcusu kim olursa olsun desteklesinler. Onları çok seviyorum. Bir gün birlikte olacağız onlarla elbette. Allah ne zamana nasip eder, yazar bilemeyiz ama inanıyorum ki o muhteşem seyirciyle kucaklaşacağız elbet. Bir gün ben o sahanın içinde olacağım, tribünlere dönüp gene selamlayacağım...
SON