Dr. Erdal Orman

Turist bakışı

Dr. Erdal Orman

Van’da sokağa çıktığınızda veya herhangi bir caddede dolaştığınızda ‘‘Turist Bakışıyla’’ yol aldınız mı hiç? Kente ilk kez gelmiş gibi başkasının gözüyle bakarak, etrafı gözlemlediniz mi?  Ya da kendinize sordunuz mu? Acaba beni bu şehirde vakit geçirmeye çeken şeyler neler olmalı? Mesela toplu veya bireysel ulaşımın kolaylığı mı? Caddelerinin, sokaklarının güvenliği, temizliği mi? Tarihi ve doğal alanların tertip ve düzeni mi? Yoksa ideal kentsel alanların çokluğu mu? Van, hepimizin ortak kullandığı büyük bir ev ise sizce bu saydıklarımızın hangisi ne ölçüde yeterli veya kabul edilebilir durumdadır? Yerel halk olarak bunlara cevabınız büyük ölçüde olumsuz ise bir turistin de memnun kalmasını asla beklememelisiniz…

Hepimiz, ilimizin sahip olduğu kültürel ve doğal güzellikleri ile turistik bir marka kent olduğu inancındayız. Bir de sanki her şeyi çözecekmiş gibi övünerek dile getirdiğimiz ‘Bir milyonu aşmış nüfusuyla’ büyük şehir’iz, dolayısıyla her şey önce Van’a getirilmeli, burada yatırıma dönüşmeli veya pozitif ayrımcılığa uğramalı şeklinde de bir yanılgımız var. Oysa yukarıda saydığımız potansiyelimize dayanarak bir turizm kenti yaratmak istiyorsak, bu konuda yerel yönetimlerden tutun, sektör temsilcilerine, üniversiteden kamu kuruluşlarına ve kültürel mirasın görünmeyen yüzü olan yerel halka kadar herkese çok iş düşüyor… 

Ulusal basında Van’a yoğun ilgi gösteren İranlı Turist haberlerinden her gün bir yenisi daha dolaşıma çıkıyor. Evet, kentimiz son yıllarda güzel bir turist akını yakalamış vaziyette. Ve bu durum insanların zihninde kentle ilgili olumlu düşüncelere yol açıyor. Fakat durum gerçekten öyle mi? 

İster kabul edelim, ister etmeyelim Van, bu haliyle şimdilik turistik bir cazibe merkezi olmaktan çok, büyük bir ‘tüketim merkezi’ durumundadır. Van’a gelen İranlı turist profilinde de bu açıkça görülüyor zaten. O halde bu avantajı bu kadar kaygısızca harcamak neden? Turizm bir tüketim pratiği ise aynı zamanda mekânlar, eğlence estetiği veya yerel halkın davranışları da tüketiciye (turiste) satılması sanatı değil midir? Sınır kapısında, trafikte, konaklama yerlerinde, gezi alanları veya tarihi mekânlarda, transfer noktalarında sıkıntıya uğrayan, zaman kaybeden hiçbir tüketici (Turist) ikinci kez aynı eziyeti çekmek için gönüllü olmaz. Herhangi bir mekânı turist olarak ziyaret edenler, buralarda tüketim faaliyetlerinde bulunmaktadır. Bu anlamda “turist bakışı” insanların zihninde o kentte gördükleri tüketim objeleriyle olumlu ya da olumsuz manada algı yaratır. İşte turistik kentlerin en önemli özelliği, bunun bilincinde olan yerel yöneticilerinin bu tür turist pratiklerine verdikleri ehemmiyette gizlidir. Henüz tam anlamıyla turistik bir kent hüviyetine kavuşamamış, cazibe değil tüketim merkezi olan ilimizde bizlere düşen, samimi bir özeleştiri ile meseleye yaklaşıp, buna uygun hareket etmek olacaktır… 

Örneğin, deniz kadar gölümüz varken, denizden uzak olmasına rağmen Türkiye’nin en önemli ilk 5 turizm destinasyonundan biri olarak öne çıkan bir Güneydoğu kenti Mardin’i bile yakalayamamış olmamızın sizce sebebi nedir? Ya da İpekyolu üzerindeki rolü sayesinde Türkiye’deki ilk 15 turizm kenti içerisinde yer alan Trabzon’un bir başka İpekyolu durağı olan Van’dan fazlası nedir? Veyahut ta plajları, doğal güzellikleri olan yıl boyunca hem yerli hem de yabancı turistleri ağırlayan Fethiye ilçesinden ne eksiğimiz var? Neden hala ülkemizin ilk 15 turizm kenti içerisine giremiyoruz? 

Aslında cevabı çok basit. Öncelikle erişilebilir bir kent olmalıyız! Turizmiyle öne çıkan tüm kentler erişilebilir kentlerdir. Ve bir kentin gerçekten erişilebilir olduğunu ifade ettiğimizde uygun fiyatlı barınma, eğlenme, yeme içme ve misafirlerini bölgeye adapte eden özelliklerinden de söz etmiş oluyoruz.  Kısacası kentin tercih edilebilirliğini artıran kolay ulaşım imkânları, turistik altyapı (danışma büroları, tabelalar, rehberler) oteller, sergi salonları, kafe, restoran gibi mekânların kalitesi ve yeterli sayıda varlığıdır... 

Bu nedenle hazır İranlı turistler hem dil birliği hem de yemek kültürü sayesinde Van’a kolayca adapte oluyorken, hem de Türkiye’nin diğer bölgelerine göre daha uygun fiyatlı temel ihtiyaçlarına erişmelerini Van’da sağlayabiliyor iken, konaklama anlamında ünlü otel markaları Van’a yatırımlar yapmayı planlıyorken, kentin imajını turizm destinasyonu olarak tanıtmak ve geliştirmek üzere zaman kaybetmeden yeni bir turizm hamlesi başlatmamız gerekiyor. Yoksa acımasız bir rekabetin olduğu turizm sektöründe, bir anda İran pazarını başka kentlere kaptırmamız an meselesidir. İlk hedefimiz ziyaretçi sayısını, kalış sürelerini ve harcamalarını artırmak olmalıdır. Zira İranlı turist, mevsimsel değil 12 ay boyunca Van’ı ziyaret ediyor dolayısıyla turizm faaliyetlerini on iki aya yaymak ve böylece istihdamı olumlu yönde etkilemek işten bile değildir... 

Bu kentte İl Turizm Kurulu var mıdır bilmiyorum ama konuya belirli bir metodoloji ile yaklaşılmasını sağlamak üzere alanında uzman kişilerin deneyimlerini paylaştığı, vaka analizlerinin yapıldığı, pratik uygulamaların kararlaştırıldığı işlevsel bir Turizm Kurulu acilen oluşturulmalıdır. Bu kurulda şehir planlamacı, sanat tarihçi, müzeci, güzel sanatlar, mimarlık ve turizm gibi farklı disiplinlerin temsilcileri yer almalıdır. Yani bir otele veya binaya turistik işletme belgesi vermek ya da turistik mekânlarda bir gezi güzergâhı işaretlendirmek gibi işler değil de stratejik düşünüp uzun vadeli, kamu- yerel ve özel iş birlikleriyle uygulamaya konulacak yeni planlar hazırlamalıdır. İlk olarak kurul kentin kuvvetli ve zayıf yönlerini objektif bir biçimde ele almalıdır. Bu çalışma için özel teşebbüsler, yerel STK’lar ve kamu (valilik, belediye, üniversite, bakanlık) arasında çalıştay veya toplantılar düzenlenebilir. Söz konusu veriler ışığında gereken altyapı çalışmaları ve doğal, tarihi, kültürel zenginlikleri en iyi şekilde korumak, erişilebilir kılmak için keskin kararlar alınmalıdır.

Yılda bir milyon turist ağırlamayı hedefleyen bu kentte kurul ilk iş olarak, ziyaretçilerin kente giriş yaptıkları güzergâhlardan başlayacak şekilde görüntü kirliliği arz eden çarpık yapılara derhal müdahale ederek gerekirse yeniden tasarlaması ve yönetmesi gerekiyor. Yine bu aşamada kent meydanı, parklar, konser ve spor alanları, müze, tiyatro, fuar ve kongre merkezi gibi toplu etkinlik alanları gözden geçirilmeli, yeni oluşturulması gereken alanları da planlamalıdır. Örneğin 450 km’lik Van Gölü etrafında tek bir karavan veya kamping alanı henüz bulunmuyor. Yine tur otobüsleri için park alanları oluşturulmalı, taksicilik ve turizm amaçlı taşıma araçlarının kıstasları belirlenmeli, yerel yönetimler tarafından denetlenmeli ve caydırıcı cezai müeyyideler uygulanmalıdır. Tabi bu alanlarda güvenlik, halk sağlığı ve ulaşım konularını unutmamak gerekiyor. Özellikle kangren halini alan kent içindeki trafiğin otomobil ve yaya yollarının düzenlenmesi, köklü değişikliklerin yapılması da acilen gerekiyor… 

Kurulun üzerinde duracağı diğer bir konu da etkili bir tanıtım faaliyetidir. Kültür ve Turizm Bakanlığının uygulamakta olduğu hedef odaklı tanıtımların bu anlamda çok faydası dokunabilir. Aslında bunun için büyük bütçelere de gerek yok. Akıllı bir stratejiyle zamanın ruhuna uygun olarak dijital dünyada, ulusal ve uluslararası tanıtım için gerekli tüm platformlar değerlendirilmelidir. Yalnız buralarda kullanılacak dilin resmiyetten uzak, sıcak, sıradan insana dokunacak şekilde olmasına özen göstermek gerekir. Kentin özgün hikâyeleri kitlelere ulaştırılmalıdır. Örneğin yakın zamanda tüm ulusal medyada ve sanal âlemde büyük beğeni toplayan ‘‘Balık pişer tendirde’’ türküsünü seslendiren grubunun sempati toplayan, doğal performansının şahane bir tanıtım faaliyetine dönüştüğüne hep birlikte şahit olmuştuk. Diğer yandan özellikle sinema sektörüyle (film, belgesel, dizi) iş birliği sağlanıp, tanıtıma katkısı göz önünde bulundurularak, doğru projeler desteklenmeli ve teşvik edilmelidir. Mesela Van’da çekilen Vizontele serisi filmlerin geniş kitlelere yaptığı tanıtımı kim inkâr edebilir? Yine etkili tanıtım fırsatı sunan yurt içi ve yurt dışı fuarlara katılım bu anlamda direkt alıcı kitleye dokunmayı sağlar. Zaman zaman İranlı sanatçıların Van’da düzenlediği konserler veya sergiler turist çekmek amacıyla faydalı olmakla birlikte bu tip etkinliklere daha cazip ve engelsiz imkânlar sunmak doğru bir strateji olacaktır. Ayrıca her yıl düzenlenen Shopping festivalleri de bu konuda ihmal edilmemesi gereken eşsiz fırsatlar sunmaktadır...

Kentteki turistik ziyaret merkezlerinin de eksiklikleri ile ilgili kurulun ele alması gereken bazı düzenlemelere ihtiyaç var; Mesela Tarihi Van Kalesiyle müzenin bağı kesik. Yani müzeyi ziyaret eden bir turist, gördüğü bu muhteşem uygarlığın büyüsüne kapılıp, ardından hemen karşısındaymış gibi gözüken kaleye yürüyeyim, bir de bu muhteşem eseri yakından göreyim derse dumura uğruyor. Çünkü kaleye giden müzenin önündeki en yakın yaya yolunun giriş kapısı her daim kilitli olduğundan, mecburen iki km uzaktaki hediyelik eşya satan dükkânların önüne kadar yürüyerek gitmek zorunda kalıyor. Kaleden müze önüne dönüşte tekrar aynı yolu yürüyerek dönmek zorunda kaldığınızdan gezi tam bir eziyete dönüşüyor. Hâlbuki birçok turistik kentte kullanıldığı gibi burada da müzeden kalenin batı çıkışına kadar giden elektrikli golf arabası tarzında bir ring servisle bu iş gayet ucuz ve pratik olarak çözülebilir.  Ya da kökten bir çözümle uzun yıllardır dile getirilen ama bir türlü başlanılamayan bir teleferik projesi ile bu iş daha kazançlı çözülebilir. Müze önünden kalkıp Eski Van Kentine inen bir teleferik hattıyla kaleye tırmanma eziyeti son bulur ayrıca hem kaleyi hem de eski Van Şehrini panoramik bir şekilde gösteren eşsiz manzaralar eşliğinde yeni bir turistik merkez kazanılmış olur. 

Doğu Anadolu’nun sahil kentiyiz, Mavi Bayraklı plajımız var. Üstelik dünyada ilk, denizi olmayıp da Mavi Bayraklı plajı olan tek sahil. Gel gör ki hali içler acısı, soyunma kabinleri rezillikten öte, plajı deseniz hak getire. Ne peyzajı uygun yapılmış, ne de adına uygun bir plaj olmuş. Bakımsız, mezberelik gibi bir yere dönüşmüş ya bunun işletmecisi işi bilmiyor ya da ilgili belediyenin denetleyip, izin verenin umurunda değil.  Diğer gözbebeğimiz Akdamar adasına gelince. Bin bir merak ve heyecanla adaya varıp, o mistik atmosferine kapılıp, tam tekneden inip adaya ayak basınca o gizemli hava bir anda sizi gerçeklerle baş başa bırakıyor… Kiliseye martı leşleri arasından değil, badem çiçekleri kokusu eşliğinde yürüyebilmeli insanlar. Bu çok zor olmasa gerek. Gerçekten üzücü... 

Çarşı merkezimiz çok canlı, birçok batı kentinde gece belli saatlerden sonra hayat dururken, geç saatlere kadar Van çarşısı cıvıl cıvıl. Fakat Cumhuriyet Caddesi Van’ın gelişmeyen, değişmeyen herhalde tek caddesi diyebiliriz. Özellikle Beş Yol’dan çıkarak, sağ taraftaki kaldırımı kullanıp İpekyolu sanat Galerisine kadar yürüyünce bazı ara sokaklar Ortaçağ manzarası sunuyor. En azından bu ara sokaklardaki dükkânlarda eski Mardin’de veya Bursa Hanlar Çarşısında olduğu gibi bedesten tarzı veya tek tip bir tasarımla vitrin değişikliğine gidilebilir. Caddenin en güzel yeri olan İpek Yolu Sanat Galerisi ve Sanat Sokağı ise semavercilerin, ciğercilerin göz yaşartan dumanı ve seyyar satıcıların işgali altında. Oysa farklı mimarisi, müzik ve sanat temalı objeleriyle şehre Avrupai bir hava katan mekân, bu haliyle kaosun tam ortasında kalıyor maalesef… 

Son bir soru. Sahi Van Tren Garı nerededir? İstasyon veya tren garına yönlendiren bir tabela gördünüz mü şehirde? Emniyet kavşağı veya Otogar kavşağında bu şehirde istasyon bulunduğuna dair herhangi bir yön tabelası var mı? Bu kentte tren istasyonu olduğuna ve Van-Tahran arasında uluslararası demiryolu taşımacılığı yapıldığına ben Van da ağırladığım bir misafirimi gözleriyle görene kadar ikna edememiştim. Sanayi kavşağının altından İskeleye doğru uzanan raylar olmasa Van’da demiryolu olduğuna kimse inanmayacak. Hatta yerel yöneticiler bile inanmıyor olacak ki şaşaalı bir açılışla yıllar sonra Tahran-Van tren seferi ile Van’a gelen İranlı turistleri karşılarken, ikinci seferde demiryolu ile gelen turistler gar binasından şehre gidecek, üstelik parasıyla götürecek bir minibüs dahi bulamadılar. Ve bu haber ulusal basında bile yer aldı. Şimdiden tezi yok Turizm Kurulu ilk icraat olarak, Van’da 1971’den beri bir istasyon olduğunu, Türkiye’nin Asya ile ana koridor demiryolu bağlantısını sağladığını, modern bir gar binasının bulunduğunu bu kente gelenlere bir hatırlatsın bakalım… 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları