Vanspor'a dair notlar
Dr. Erdal Orman
Üçüncü ligden kalma kadrosu ile ligin ilk yarısını play-off potasında bitiren Vanspor'dan beklentiler büyük. İkinci yarı çalışmalarını Antalya'da birkaç hazırlık maçı da yaparak tamamlayan takımımız, yeni transferlerinde uyum dönemini atlattığı takdirde, kaldığı yerden hedefine doğru emin adımlarla yürümesi en büyük temennimizdir. Özellikle son beş hafta, üstündeki rakiplerden çok kritik puanlar almasını bilerek, yarıştan kopmadığını göstermesi taraftarı çok umutlandırıyor. Bu iddiasını sürdürmek için bu kez, ikinci yarının ilk beş haftasında karşılaşacağı takımlar, Vanspor'a iyi bir tırmanma imkânı sunabilir...
Takıma geldikten sonra ligde çıktığı 5 maçtan, 1 mağlubiyet ikisi deplasmanda olmak üzere 4'te galibiyet aldıran Taner Taşkın hocaya biraz değinmek istiyorum. Geldiği günden beri kendisini sıkıca takip ediyorum ve gün geçtikçe hayranlığım artıyor. Kariyeri, geçmiş başarıları zaten tartışılmaz olan hocanın, asıl beni etkileyen yönü çok iyi bir mentör olması. Yani oyuncularını nasıl motive edeceğini, seyircisini nasıl teskin edeceğini biliyor. İşin psikolojik boyutunu çok iyi yönetiyor. Adeta taraftarı ve takımını hedefe hazırlıyor. Daha Van'a geldiği ilk günlerde ayağının tozuyla esnafın içine karışarak, futbolcularını halkla buluşturup taraftarıyla direkt temas kurdu. Bu yönüyle önce taraftarın gönlünü kazanan hoca, birde şehrin takımını sahiplenip, havaya girmesine katkıda bulundu. Taner Hoca, dev bir taraftar kitlesine sahip bir takıma geldiğinin bilinciyle, bu avantajı işte böyle akılcı bir hamle ile daha da dinamik hale getirmiştir. Maça başlamadan veya maç aralarında futbolcularına yaptığı motive edici konuşmaları, oyuncularının terinin son damlasına kadar güdülenmesini sağlarken, maddi kaygılar veya her takımda futbolcuyla yönetim arasında yaşanabilen, alacak verecek taleplerinin bile önüne geçiyor. Bu yönüyle bir zamanlar Anadolu'yu kasıp kavuran, İstanbul takımlarına kök söktüren 70'li yılların Eskişehirspor efsanesinin doğuşunda önemli rol oynayan Kamuran Yavuz'u hatırlatıyor. Bir zamanlar Vanspor'da da başarıyla görev alan Kamuran Yavuz, Eskişehirspor'da gerek futbolcu gerek çalıştırıcı olarak o zamanki başarının sırrını anlatırken, onca imkânsızlığın, yokluğun içinde işin en fazla psikolojik boyutuyla motive olup böylece zor maçların üstesinden geldiklerini anlatırdı…
Sezon ortasında bir başka takıma gelip ona alışmak ya da kendisini adapte etmek şöyle dursun, bunun yanında hedefleri olan bir takıma gelmek tam anlamıyla koca bir risktir. Bunu yönetebilmek hem mental anlamda hem de sosyal anlamda bayağı bir tecrübe ister. Van zor bir yerdir. Fakat halka gönlünü açarsan dünyanın en rahat yerine döner. Çünkü halk buna hazırdır. Sen yeter ki halka gelmesini bil. Zaten eskiden kalma köklü bir futbol kültürü ve tarihi belleğe sahip Süper lig görmüş bir takımı ve taraftarı var. Futbol elbette başarı odaklı yürüyen bir heyecandır. Lakin futbol sayesinde futbolcu, teknik adam ve taraftar arasında tesis edilen duygusal bağlar, başarının da önüne geçer. İşte bu ortamda bence çok isabetli bir seçimle takımın başına getirilen Taner Hoca, taraftarın beklenti ve duygularına hitap eden, güven veren bir tercih olmuştur. Ayrıca ilk deplasman maçı olan Kastamonu'dan 3-0 gibi net bir skorla dönmesi, takım içerisinde de Taner hocanın olumlu yönde kabul gördüğünün bir tezahürüydü. Taner hocanın takımda bazı oyuncuların oynadığı mevkileri kritik bir kararla değiştirmesi ve maç esnasında kenardan iyi okuyup, zamanında yaptığı hamleler birçok maçta olumlu sonuçlar getirmiştir. Ayrıca takım onunla çok mücadeleci, savaşçı bir ruha kavuşmuştur. Örneğin Elazığ maçında 3-1 mağlupken bile takım son dakikaya kadar golü düşünüyordu. Aynı şekilde kupadaki Van'da oynanan Kasımpaşa maçında, çift forvetle takımını sahaya sürmesi, son derece cesaret verici ve seyirciye coşku kazandıran bir taktikti. Uzun yıllardır böyle sürekli hücum oynatan hoca görmemiştik. Doğru olanda budur. Çünkü hedefi olan bir takımın varsa ve her maçta on binlerce seyirci maça geliyorsa işte böyle oynatacaksın! Mesela, eski hocalardan Mehmet Başaygün, bunu çok iyi yansıtırdı sahaya. Vanspor daha yeni çıkmışken devler arenasına, Van'da önüne Fenerbahçe de Bursa da çıksa dinlemiyor, direkt hücum oynatıyor ve sonuç alıyordu. Şimdi Taner hocayla bu ruh haline bürünen takım, bu yüzden zorlu deplasmanlardan da bol gollü skorlarla dönebiliyor. Bu savaşçı ruh halini kaybetmedikten sonra seyrine doyum olmaz bir takım hep bizi bekliyor olacaktır. Özellikle hocanın takıma geldikten sonra göze çarpan ya da benim tespit ettiğim ve en çokta sevindiğim olay, Serdar Cansu gibi bir joker oyuncudan çok yönlü istifade edilmeye başlamasıydı. Hatta takımdan koptu kopacak diye beklenen Tunç Murat Behram'ın da Serdar'la ileri uçta çok iyi bir ikili oluşturup, onun da performansını katlamasına böylece vesile olması, takım için büyük bir kazançtır. Bu durum birçok maçta sahaya ve skora çok net etki etmiştir. Örneğin Kastamonuspor maçında Tunç Murat Behram'ın hattrick yapmasında çok büyük katkısı olmuştur. Yüreğiyle birlikte iki kişilik oynayan Serdar, defansın yanında, etkili bir 10 numara gibi katkı sunarak Tunç ve Batuhan'a adeta can suyu olmuştur. Diğer dikkat çeken ikili ise Sıddık İstemi ile Batuhan'ın uyumu olmuştur. Bunlar değişen mantalite ve yaklaşımın güzel bir yansıması olarak takımın önemli kazanımları haline gelmiştir. Tek üzüldüğüm bir ara Vanspor'a transferi gündemde olan geleceğin Messi'si diye adlandırılan, Muhammet Demirci transferinin gerçekleşmemiş olmasıdır. Eğer bu transfer gerçekleşseydi emin olun Taner Taşkın gibi bir motivatörün elinde Muhammet, hem kendini bulacak hem Vanspor'a çok büyük katkı sağlayarak Türk futboluna yeniden kazandırılmış olacaktı. Sağlık olsun...
3.ligden kalma kısıtlı kadro ile şu an buralara kadar gelmemiz, bana sorarsanız hiçte küçümsenmeyecek bir başarıdır. Takımda oluşan arkadaşlık havası, şehirdeki üst düzey kurumların ve bürokratların birlikteliği ve her zaman hazır olan cefakâr taraftarın katkısıyla sezon sonu 1. Lig görmemiz yüksek olasılıktır. Başta Başkan Servet Yenitürk'ün ve Valimiz M. Emin Bilmez'in üstün çabaları ile şehrin ileri gelen bürokratlarıyla yapılan destek toplantıları, maddi kaynak arayışları, özlenen tabloya imza atmıştır. Bu uğurda İç İşleri Bakanımız Süleyman Soylu ile görüşülmesini de çok olumlu buluyorum, hatta Cumhurbaşkanımızla da görüşmenin yolları aranmalıdır. Çünkü fırsat veya hava futbolda ancak bir kez yakalanır. Uzun yıllar sonra gelinen bu noktada her türlü argüman kullanılmalıdır. Stattan vazgeçtik bari Rizespor, Kasımpaşa veya Başakşehir'e yapılan inanılmaz desteklerden biraz da Van'a Vanspor'a yapılsın. Bu konuda sessiz kalan Sayın Milletvekillerimiz çok eksi puandalar buradan bildirmek isterim. Bölge gerçeklerini ve takımın misyonunu anlatacak iki brifing dosyası hazırlayıp gerekli yerlere onlar götürmeyecekte kim götürecek, sorarım?
Teknik ekibin direktifleri ve takımın maddi olanakları çerçevesinde takviye olarak alınan transferlerin en iyi şekilde kullanılacağını düşünüyorum. Takımdan kendi isteğiyle veya yönetimin takdiriyle ayrılan futbolcularımıza yeni takımlarında başarılar dilerken Emrah Tacir olayına da kısaca değinmek istiyorum. Bu futbolcumuz uzun yıllardır takımıza emek veren aynı zamanda bu toprağın çocuğu başarılı bir futbolcumuzdur. Futbol bir takım oyunudur, hata veya başarı tek kişiye yıkılmaz. Fakat kimi oyuncular, bireysel yetenekle veya kişisel gayretiyle maçın ya da takımın gidişatını önemli ölçüde değiştirebilir. Öyle maçlar ve öyle topçular olur ki sezon boyunca takımda ilk 11'e giremez ama bir kritik gol atar ya da kurtarır, o takıma bir üst ligi ya da kupayı getirir. Geçmişe baktığım da 1994'te Vanspor'u o zamanki 1. Lige taşıyan iki kritik sahne hatırlıyorum. Play-off'tan önce 2.lig 5. grupta Van'da oynanan Adana Demirspor maçında 90+2. dakika da oyuna sonradan giren yedek futbolcu Fatih Yılmaz'ın düşe kalka attığı o kritik gol olmasa, ya da aynı sezon bu kez play-off maçlarında deplasmanda oynadığımız ve 1-0 kazandığımız Bakırköyspor maçında Cevdet Uzunköprü'nün çizgiden çıkardığı o pozisyon olmasa o sezon kıl payı yükseldiğimiz 1. Lig hayal olacaktı. Ve bugün anlattığımız efsane Vanspor olmayacaktı. Şimdi hatırlayalım, geçen yıl 2. Lige çıktığımız play-off maçlarından Van da oynanan Karşıyaka maçını… O maçta Emrah'ın akıl dolu asisti olmasa bu gün biz 3. Ligde yoluna devam eden bir takım olacaktık. Aynı şekilde bazen acımasızca eleştirilen Yakup'un Play-off ta ki Erokspor maçında yarattığı penaltı pozisyonu da olmasa bu gün başka şeyler konuşuyor olacaktık. Çağımızda sosyal medya denen gelişmiş iletişim şekli, sokakta veya evinde bir kişi hakkında fikir yürüten birinin, bu fikrini milyonlarca kişiye saniyeler içerisinde duyurabildiği bir olanak veriyor. Dolayısıyla kişileri eleştirirken biraz daha insaflı olup o kişinin de aynı anda haberdar olabileceğini düşünerek yazmak veya konuşmak gerekir. Emrah Tacir, Kırşehir maçında kaçırdığı ilk pozisyonda biraz daha sakin olabilse ikinci golü yazması işten bile değildi. Fakat unutulan bir şey var, o pozisyonu yaratan zaten Emrah'ın takipçiliğiydi. Yani kendisi yaratmıştı o pozisyonu ama maç içerisindeki heyecan, dünyaca ünlü en profesyonel topçuları bile zor durumda bırakabiliyor. Batuhan'ın pasıyla kaleciyle baş başa kaldığı pozisyonda buna benzer sebeplerden golle neticelenmemiştir. Neyse ki zaten 1-0 galip geldiğimiz bir maçtı. Dolayısıyla kendi futbolcularımızı veya takımımızı eleştirirken biraz daha insaflı, biraz daha yapıcı olmalıyız diye düşünüyorum. Emrah'ın yeni takımı Ağrıspor'da çok başarılı olacağına inancım tamdır.
Gerek medyadan gerekse sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla Başta Başkan Servet Yenitürk olmak üzere, yönetim ve teknik ekip her fırsatta her mikrofon uzatıldığında, üşenmeden takımla ilgili ne var ne yok içtenlikle cevap vererek taraftarlarına açık davranıyorlar. Tarihin hiçbir döneminde takım ve yönetim seyircisiyle bu kadar içli dışlı olmamıştı. Bu çok olumlu bir tutumdur. İnsanlar zaten Vanspor'la yatıp kalkıyor, dolayısıyla tek iştigal ettikleri, motive oldukları takımda olanı biteni bilmeleri, onlara da aidiyet hissi veriyor. Ayrıca her maçını gerek iç saha gerek deplasman demeden büyük fedakârlıklarla seyircisine aktarmaya çalışan Van yerel medyası da gerçekten alkışı hak ediyor…
Ligin ikinci yarısı başlarken dilerim şans bizden yana olsun…