Mirasyedi
Dr. Mine Kılavuz Ongün
Mevlana’nın Mesnevisinde geçen mirasyedinin hikayesini birçoğumuz bilir. Burdaki kahramanımız, zengin tüccarın tembel,kıymet bilmez oğludur.Kendisine bırakılan yüklü miras nasıl olsa torunlarına bile yetecektir.Ona bakılırsa keyfine bakmak dururken çalışmanın gereği yoktur.Bırakıp gidenin emeği kimin umrundadır?
Bizimki böyle yaşayadursun,unuttuğu bir şey vardır:
“Hazıra dağ dayanmaz “ demiştir bilenler.
Dayanmamıştır da. Malı mülkü bitmiş, arkadaşları terk etmiş,yapayalnız kalmıştır. Dualarının kabul olmasını beklemekten başka çaresi yok sanırmış da beklermiş. O kadar çaresizdir ki,duyduğu gaipten seslere ve gördüğü rüyalara inanıp,define aramaya Bağdat’tan kalkıp Mısır’a gitmiş. Tarif edilen yerde define ararken yine yorgun düşüp yiyecek bir lokması kalmamış. Dilenmeye başlamış.
Görün ki, mahalle bekçisinin onu hırsız sanıp sorguya çekmesine kadar yazılanlar, olayların özetiydi. Sonrası ise kısaltılmayacak kadar çarpıcı:
Bizim mirasyedinin hikayesini dinleyen bekçi:
-İnsan hiç boş bir hayalin peşinden onca yolu aşar mı? Buralarda da derler ki, Bağdat’ta Sahaflar Mahallesinde Cumbalı Sokakta Cemşit Efendinin evinin bahçesindeki elma ağacının kıble tarafında hazine gömülüdür.
Tarif tam da babasını evini işaret etmektedir. Şaşırmıştır.Şimdi de başka bir rüyada mıdır?
Define burnunun dibindedir de haberi yoktur.bunca zaman varlık içinde yokluk çekmiştir. Anlamıştır ki marifet istediğini bulabilmekten daha çok,onu görebilmekteymiş.Yani farkında olmaktaymış.
Hikayenin vardığı yer günümüz değil mi aslında?
Yanıbaşımızda bize miras bırakılan değerli bir hazine duruyor. Bir baş yapıt.
Sancılarını sıkıntılarını bizler çekmediğimiz için zaman zaman değerini bilmediğimiz…
Nimetlerinden faydalandığımız halde bunun farkında olmadığımız…
Bazen hoyratça yıprattığımız…
Çağdaş,akılcı yaklaşımlarla yüceltilmeyi hak eden ,ancak bu yolda yeterince çaba göstermediğimiz…
Kula kul olmadan yaşayın diyen,kişiliğimize değer katan…
Toplumu yücelten,ufkunu açan…
Kuruluş felsefesine uygun yaşarsak sırtımızın yere gelmeyeceği muazzam bir baş yapıt:
Cumhuriyet…
Yani aklın yolu,çağdaşlığın,özgürlüğün,ilmin yolu.
Geleceğe bırakacağımız mirasların efendisi…
İlk yüzyılını çoktan geride bırakıp, yıldönümünü kutladığımız bu günlerde Cumhuriyetimizin bize kazandırdıklarının mirasyedileri değil, yücelteni olmak ve onu:
Fikri hür ,vicdanı hür,irfanı hür bir geleceğe taşımak dileğiyle ,bu mirası bırakanlara en derin saygıyla…