1 Mayıslar, olmalı da?
Eğitimci Yazar Bahri Yıldızbaş
— Sözde, sloganda, konuşmada, her hafta tatilde ve yılda bir gün kutlamalar da bir numarayız. Birlik, beraberlik ve dayanışmada ise, kendimize direk zararı yoksa, “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” demekte de maalesef yine bir numarayız.
— Emekçi üniversite mezunu inşaat işçilerinin ve sigortasız amelelerin gökdelenlerden çivi gibi yere çakıldığı, çocuk işçilerin asgari ücretin yarısı ücretle günde on saat çalıştırıldığı, kömür ocaklarında nefessizlikten ve ışıksızsızlıktan yanan cesetlerin çıkarıldığı, binlerce evladın öksüz kaldığı, anne babaların ve kadınların onlarca yıl yüreklerinin dağlandığı, on binlerce yüksek lisanslı ve doktoralı öğretmenin özel okullarda ve özel kurslar İLE devletin okullarında asgari ücretin altında maaş ve ek ders ücreti ile sigortasız çalıştırıldığı, “sigorta istiyorum, sendikaya üye oldum” diyenlerin işlerinden kovulduğu, yüksek lisanslı okumuşların marketlerde hamallık yaptığı, ülkedeki emekçilerin üçte ikisinin asgari ücretle çalıştırıldığı, aldığı ücret ile ev bile kiralayamadığı, doktorların günde 70-80 hasta baktıktan sonra acillerde “ne zaman şiddete maruz kalacağım” diye korkarak beklediği, hemşirelerin yirmi dört saat nöbet yapıp sekiz saat zor dinlendiği, üniversite mezunu emekçilerin kendilerinin ve onların haklarını ararken yine üniversite mezunu polisler tarafından dövülerek gözaltına alındığı, on binlerce yiğidin işsizlikten paralı asker olup öldürdüğü ve öldüğü, basın, fikir ve medya özgürlüğünün prangalandığı, memurun kendisini; sarı, siyah, kırmızı ve mor sendikalara yamayarak köleliği kabul edip terfi ettiği, kırk yıl gençliğiyle birlikte hayatını memleketine adayan emeklinin yıllardır enflasyonu yarı yarıya gösteren TÜİK’in verilerine bile razı iken açlık sınırının dört kat altında maaş aldığı, aylar önce verilmesi gereken 8 bin TL maaş farklarının ödenmeyerek gasp edildiği, tüm vergilerin emekçilerden alındığı, üç kuruş kredi borcu olan emekçilerin televizyonlarına ve tencerelerine icra gönderen bankalarla maliyenin, tüpçüler ile beleşçi on binlerce beşlinin vergilerini sildiği ve ardından ödül olarak milyarlaca lira kredi verdiği bir ülkede; emekten, emekçiden, ve dayanışmadan bahsetmek iki yüzlülük DEĞİL midir?
— Kurtuluş ve Sakarya ruhuyla kurulmuş, altı yüz (600) milletin vekilinin her gün okuması İçin TBMM divan başkanlığının arka fonuna yerleştirilen “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir.” sözünü, okur yazar olmadıklarından sadece okuma bildikleri için okumasını ve yorumlamasını bilmeyen, çoğunluğun çift maaş ve maaşlarının yüzlerce katı iktidar nimetlerinden yararlandığı, kanunlar çıkarılırken bile yüce Meclisin koltuklarında yer almayan, kimin ne olduğu belli olmayan, ülkeye ve emeğe çok kelek yapmış muhalefet dahil, dokunmazlık zırhına bürünmüş milletin vekili ünvanı kazanmış boş beleşlerden ne bekleyebiliriz.
— Gökdelenlerin, villaların, rezidansların ve plazaların sultanlara layık makam odalarında; son tango siyasiler, sonradan görme iş adamları ve son vurguncu ihalecilerle derin servet muhabbetlerine dalan, onlarca sekreterli, özel kalemli, güvenlikçili, yağdanlıklı, milyonluk araçlı, şöförlü, korumalı, bakıcılı, danışmanlı ve görünen Tv’de emekçinin, görünmeyen yerde ağaların danışmanı ve şemsiyecisi: Vekillerin, sendikacıların, dernekçilerin, odaların, konfederasyonların, birliklerin, tarikatların ve gurupların olduğu ve milyonlarca emekçinin bunları seçtiği, oralarda tuttuğu, yücelttiği ve yükselttiği bir ülkede: “EMEK ve DAYANIŞMA GÜNÜ veya GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN.” sözleri, sadece slogan DEĞİL, sorgulanmayan ve fark edilmeyen kitlesel ezikliktir.
— “Pek çok din vardır, ama ahlak tektir.” Demiş, John Ruskin.
“Ahlaksız ve düşünmeyen insanların, dinleri olsa ne olur, olmasa ne olur?” diyorum. by
— EMEKÇİLER: KENDİLERİNİ GÜCE PAZARLAMADAN, DAYANIŞMA ve SAYGI ÇERÇEVESİNDE EĞİTİMLİ BİR TOPLUM OLARAK YAŞAMAYI BAŞARIRLARSA, EMEKLERİNE SAYGI DUYULMASINI SAĞLAMIŞ OLURLAR.
— Aşağıdaki fotoğrafa bakınca, ülkemizde “emek, dayanışma, hak, hukuk, adalet, ahlak, özgürlük, eğitim ve sevgi” kelimelerinin, sadece sıradan sözcükler olduğunu söyleyebilirim.
— Sağlıkla ve sevgiyle selamlarımı iletiyorum.