EYLÜL
Erdal Şahin
Hayat akıp gidiyor işte, her zamanki gibi hızlı ve sessizce, hiç durmadan.
Ardımızda kalır nice günler, aylar ve yıllar
Acısıyla tatlısıyla sevinciyle hüznüyle.
Mazisi izler bırakır bizde her şeyiyle zamanın.
Ve bir mevsim daha gelir akan dehr’in nehrinde
Yeni bir mevsimdir bu gelen.
Bir hüzün mevsimidir gelen.
Bir eylüldür gelen.
Şimdi bir eylülü gösterir
zamanın mazi deryasına akan akışı…
Ah eylül bütün o hüzün ve ayrılık kokan havanı yüklenerek geldin bize yine.
Ömrümüzün hazan mevsimine ve hüzünlü yüreklere
hüzün kattın bu gelişinle.
Şimdi dışarılarda nice ayrılıklar var hayatta
Ve hayat emaresi olan her şeyde…
Buğulu camlar ardından seyrederken gelişini
tarifi imkânsız bir duygu sarar benliğimi, bir hüzün kaplar ayrılığa mahkûm dertli yüreğimi.
Kavuşmanın tadına varmadan
ayrılığın gölgesi düşer üstümüze tüm acısıyla.
Gökyüzünü kaplamış kurşuni renkteki bulutlar
arasından güneş bize göz kırpıyor şimdi
Hafifçe bir rüzgâr eser ılgıt, ılgıt
Sallıyor dallarını bir ceviz ağacının
Ve bir yağmur çiseliyor hafiften
Temizliyor bir söğüt ağacının toz kapan yapraklarını
Ama ne çare ayrılık vakti yaklaşıyor
Altın rengindeki yapraklar
veda ediyor dallarına söğüt ağacının birer, birer.
Savuruyor her tarafa düşen yaprakları rüzgâr.
Ayrılığın resmi yürek yakıyor eylül.
Olsun her ayrılık bir kavuşmaya gebedir biliyorum.
Her kışın bir yaza her zorluğun bir kolaylığa gebe olduğu gibi.
Her aşk için yanan yüreğin bir vuslata
Ve her ölümün bir doğuma gebe olduğu gibi
Onun için, ayrılığı,hüznü Aşkı ve seni seviyorum eylül…