Temenni
Faik Kumru
Millet, kötüye ve kötülüğe dur demiştir. Bu müspet gelişme, iyilik adına bir başlangıç olması temennisiyle ve gelecek için inşa edilecek olumlu adımlar namına iyileri cesaretlendiriyor.
Niyetim, siyasi değerlendirmeden ziyade gönlümden geçenleri sizlere aktarmak sadece. Epey uzun senelerdir yetim, çaresiz vaziyete düşürülen garip milletin kendine gelmesi, devamında gözlerini açması da diyebiliriz bu gelişmelere.
Her ne olursa olsun yaşanan ve yaşanacak olan her şeye insanların bizzat kendisi karar verdiği ve yaptığı seçimler neticesinde hayatına yön çizdiği tartışılmaz bir hakikat.
Bazı durumlar vardır ki izahını yapmakta güçlük çekersiniz. Bazı dönemler var ki hem insan zihnini hem cemiyet aklını kördüğüm eder, mefluç, kötürüm durumuna düşürür.
Bu acınası halden çıkmaya yine kendi karar verecek ve o doğrultuda yürümek isteğini beyan edecektir. Her hareketiyle bunu gösterecek, teyit edecek ve sonunda da kararını verecektir.
Gelinen süreçte, yaşanan menfi hadiselere bakıldığı vakit, yürünen yolların dikenli olduğu ve bu yolların artık tehlike arz ettiği kendini göstermiştir. Halk bunu görmüş ve tasdik etmiştir.
Şimdiki zaman zaviyesinden, gelecek kuşakların geleceği açısından bakıldığında, en mühim meselenin huzur, güven ve ferah bir ortamda nefes almak olduğu ayan beyan ortaya çıkmıştır.
Herkesin dinlenmeye, sakinlemeye ve dinlemeye acil ihtiyacı olduğu aşikar bir durum artık. Bağırıp çağıran ve hakaret edenlerin sesinden herkes yoruldu, sükunete oldukça muhtacız.
Tatlı dile, güler yüze ve yalansız muhabbete çok hasret kaldık. Kavgalar çok yordu bizi, yeter artık. Hangi sebebe binaen, ceviz kabuğunu bile doldurmayacak sıkıntılar içinde boğuluyoruz.
Sessizlik ilacına zaruret ölçüsünde çok gereksinimiz var. Toptan inkar edilmeyi, böğrümüze dirsek yemeyi ve sövülüp ötekileştirilmeyi istemiyoruz artık. Çünkü çok mu çok yıprandık.
Yaşadığımız kadim toprakların tadını çıkarmak, lezzetine doymak, huzurunu hissetmek ve bir ömür rahat nefes alarak yaşamak istiyoruz nihayetinde. Hayatın bizi yormasından bıktık.
Açalım karanlık perdeleri, güneş doğsun gönül evimize. Anlamsız bir şekilde yapılan sen ben kavgası ile bir yere varılamayacağı meydana çıkmıştır. Nefesimiz kesildi, durun artık.
Bir zamanlar az da olsa mutlu olduğumuz memleketimizde kalan günlerimizi tebessüm ederek geçirmek istiyoruz. Bu millete bu isteği çok görmeyin ne olur. Elinizi cebinize sokun ve hışmı terk edin, sakinleşin. Mecalimiz kalmadı, tükendik.
Birbirimizi yıpratmaktan, sövüp saymaktan, hakaret etmekten, kötü lakapla anmaktan, ilerisi için açık pencereleri kırmaktan vazgeçelim. Hayat oldukça kısa, anlayın. Bu girift labirent içinde, kimse ne zamana kadar kalıp, ne zaman sonra gideceği konusuna asla vâkıf değil.
Bu memleket sadece bu günkü insanların değil, istikbaldeki nesillerin de payı var. Herkesin zamanını doldurup gideceği o vakit hiç belli değil. Durun, nefes alın ve kendinize gelin.
İleride güzel yâdedilmek isteyen herkes, şimdiden sevgi iklimine ayak atması elzem bir durum. Her mevsimin güzelliği kendi içinde gizlidir. Her insanın güzelliği de topluma yansıyan yanı ile bir anlam ifade etmektedir. Şahsi güzellik varsa, topluma mâlolduğunda bir manası olur.
İyiliği yaymak kadar, onu hayata taşımak ve iyilik yollarındaki bütün dikenleri temizlemek de en mühim bir sorumluluktur. Bu görev her insanın omzuna konan büyük bir vazifedir.
Halledilemeyecek ve çözülemeyecek hiçbir mesele mevcut değildir. Bu sıkıntıların üstesinden gelecek güzel insanların varlığı ki görebilen gözlere ayandır, bellidir.
Anadolu topraklarında o kadar gül bahçesi var ki, ne diye dikenlere odaklanıp, onlara methiye dizelim. Gülleri, bülbülleri ve rengarenk güzelim çiçekleri niçin sinemize basmayalım?
Gül kokan elleri, muhabbet deminde demlenen gönülleri, tebessüm ile aydınlanan çehreleri mutlu etmek ve o sevinci paylaşmak insan olmanın gereği değil midir Allah aşkına?
Yeni açılan tertemiz sayfalara, yeni bir lisan ile ve yepyeni kelimeler ile muhteşem, insanüstü cümleler yazalım. Birbirimizi kendi gönül dünyamıza konuk edelim, ağırlayalım.
Tanrı misafiri olarak gelen ve öyle kabul edilen hangi insan kapı dışarı edilebilir? Bilakis en iyi yere, en başköşeye buyur edilir. İzzet ile ikram ile en güzel şekilde baş tâcı edilir.
Karayazıyı silelim alnımızdan. Kötü günleri hatırlamamak üzere silelim anılarımızdan. Yeni güne hep birlikte merhaba diyelim. Yeni, güzel ve iç açıcı manzaralara aşina olalım.
Ah deyip inlemek, acı ile kederlenmek niye bizim kaderimiz olsun? Atalım dünden kalan her ne varsa bütün kötülükleri. İyiliğin hayat bahşeden sahiline yelken şişirelim, zaman kıymetli dostlar.
Günümüz dünyasında her şeyin anlamı daralıyor, kıymeti azalıyor lakin eski diye hor görülen her şeyi de insanın tazeleyeceği gözden ırak tutulmamalıdır.
Nesnenin olması gerekenin çok üstünde önem kazandığı, maddenin zirveye çıktığı, manevi hislerin dumura uğradığı günümüzde, sevgiye ve saygıya ne kadar da açız.
Muhabbet meclisinde, dostlar sofrasında, tavşan kanı sohbet çayında ve bir sininin etrafında bağdaş kurmaya, el almaya ve el vermeye her dâim hazırız. Buyurun dostlarım yaren diyarına, gönül memleketinin asude şehirlerine bayram edelim hep beraber gelecek güzel günler için.