Bakkal borçlarının ödenmesi
İdris Ortakaya
Genellikle yoksul ve dar gelirlilerin oturduğu semtlerde tek tük bakkal dükanlarına rastlamak mümkün…
Bakalların veresiye defterleri eskiden olduğu gibi günümüzde de mevcut, tabii ki…
Adını açıklamayan, kendisini gizleyen, hayır sever birisi tarafından, Ramazan ayı içinde bakkal amcada bulunan veresiye defterinin satın alındığını bir çok kez haberlerde dinledik.
İlaveten, yine yoksulların oturdukları semtlerde, tesbit edilen yoksul ailelerin evlerine bir zarf içinde bir miktar paralar bırakılıyor.
Yine parayı dağıtanın kim olduğu bilinmiyor.
Kanımca, bakkallardaki veresiye defterlerini alan ve zarf içinde para dağıtan adam aynı adamdır.
Allah hayrını kabul etsin.
Ne kadar asil bir davranış örneği…
"Sağ elin verdiğini, sol elin görmesin" İslami bir anlayış biçimi…
***
Ramazan ayı içinde iftar davetleri olur.
Çoğu zaman falan beyin ya da filan beyin beş yıldızlı otellerde iftar yemeğine davet edildiğimiz olmuştur.
Çoğuna katılmadım.
Katıldıklarımın bir çoğunda iftara davet edilenlerin çoğunluğu oruçlu olmayan ve böyle bir yemeğe de ihtiyaçları olmayan davetlilerden oluşuyordu.
Görkemli bir yemek daveti…
"Yaptığı hayır değil ki Allah kabul etsin" diyelim.
***
Bu iki örnekten birisi ibadet, diğeri ise halk deyimi ile hava atma…
Hava atan insanlar için sık sık gündeme gelen önemli bir ayeti hatırlayalım, ne dersiniz:
"Gözleri var görmezler. Kulakları var duymazlar. Kalpleri var, hissedemezler".
Koronavirüs diyor ki; be ey sefiller, adam olun, aç ve açıkta olanlara yardım edin...
Bu yardımı yaparken, insanların dili, dini ve yaşam biçimlerine bakmayın…
İhtiyacı olanlara Allah rızası için yardım edin.
Ben de diyorum ki; yardım yaparken, Kılıçdaroğlu ile Akşener’i ihmal etmeyin.
Çünkü yine başaramadılar.
Son numaraları da tutmadı.
Emekli Amiralleri, çok zor durumdadırlar.
Yaptıklarının bedelini ödeyecekler.
Tek bir seçenekleri kaldı.
"Açlık".
Bu numarayı da gündeme getirip, kitleleri tahrik edecekler…
Siz bunların karınlarını doyurun, toprak da gözlerini doyursun.
***
Evet, değerli okurlarım, ülkemizde bir avuç insan sefahat içinde yaşarken, milyonlarca insanımızda sefalet içinde yaşamaktadırlar.
Yardımlaşma, dayanışma ve paylaşma ne yazık ki istenilen seviyede değildir.
Şu ünlü zenginlerin dışında, hiç ismini duymadığınız, servetinin hesabını bilmeyen insanlarımız da var…
Bunlardan birilerinin kızı, Paris’e gelinlik beğenmeye giderken, özel uçağı düştü ve kızcağız rahmetli oldu.
Benzeri zenginlerin de sırf akşam yemeği için Paris ve benzeri yerlere gittiklerini de biliyoruz.
İşte bunlar, "gözleri var görmezler. Kulakları var duymazlar. Kalpleri var hissedemezler"
Allah ıslah etsin…
***
Kapitalist sistem tüm acımasızlığı ile yaşamımızı zindan ediyor.
Bu gaddar sistem çarkının dişlileri arasında ezilmemek için bir çare bulmalıyız.
Tek bir çaremiz var.
Bu sistemin yerine İslami Ekonomik Sistemin getirilmesi…
Ya bu sistem içinde köle olacağız, ya da İslamı ekonomik sistemin gelmesi için mücadele edeceğiz.
Tek başımıza da değiliz.
Çok şükür, Türk Birliği kuruldu.
D 8 ülkeleri ile kurmuş olduğumuz teşkilat ve İslam İşbirliği Teşkilatı bu anlayışımızın güçlenmesi için çok önem arz etmektedirler.
Biz bize yeteriz anlayışı içinde "Komşusu aç iken, tok yatan bizden değildir" diyebilen yüce bir Din'in mensupları, samimi davrandıkları taktirde bu meseleyi çözebileceklerinden eminim…
Bu meselenin en önemli mimarı, tabii ki Cumhurbaşkanımız Erdoğan olacaktır. Erdoğan, "yerli aşı için üretime başladığımızda, aşı alamayan tüm yoksul ülkelere Aşı ulaştıracağız" Dedi. Bu İslami bir anlayışın ifadesidir. Allah yardımcısı olsun.
***
Bu vesile ile Ramazan-ı şerifinizi kutlar, sağlıklı ve mutlu yaşamlar dilerim.
Saygılarımla…