Efsaneler unutulmaz

Fakir bir ailenin çocuğu olarak Arjantin’in Buenos Aires şehrinde dünyaya gelen, Diego Armando Maradona, futbol keşif avcıları tarafından daha 9 yaşında keşfedilerek mahalle takımı Estrella Roja'da futbola başlar. Küçük yaşlarda top ile yaptığı hareketlerle insanların dikkatini çeken, Los Cebollitas'a oradan da 16 yaşına girmeden Argentinos Juniors'a transfer olan Maradona, kariyerine 1982'de transfer olduğu Boca Juniors, ardından İspanya'nın dev takımlarından Barcelona’ya transferi ile devam eder.

Arjantin milli takımında hareketleri, üslubu ve tarzı ile dünyanın beğenisini kazanan Maradona, önceki gün kalp krizi nedeniylehayatını kaybetti. Ölümü sporseverler arasında üzüntü yarattı. Maradona’dan geriye zekâ dolu kıvrak hareketleri, attığı goller, keyif veren futbol görüntüleri kaldı. Ülkesi Arjantin’de 3 günlük ulusal yas ilan edilen Maradona için sevenleri gözyaşları döküyor. 

Futbol eleştirmenleri, eski futbolcular, şimdiki futbolcular ve futbol taraftarlarınca Maradona tüm zamanların en iyi futbolcularından biri olarak kabul ediliyor. Nitekim Pelé ile beraber FIFA 20. Yüzyılın Oyuncusu ödülü alan Maradona, transferde iki kez en yüksek ücret rekoru kıran tek futbolcudur.

Maradona hızlı oynadı, hızlı yaşadı, genç öldü.

Ölümüyle birlikte Maradona’nın efsaneleşen hayatı yeniden gündeme gelince efsane futbolcumuz Vanlı Metin Irak’ı ve unutulmaz sahiplenme olayını anımsadım.

Van’da…

Yokluk, imkânsızlıklar dolu yıllardı.

1930- 70 yılları arasında çim saha, profesyonel futbol kulübü yoktu.

Futbola gönül veren Vanlı gençler mahalle aralarında, tarlalarda top koşturarak yeteneklerini sergiliyorlardı.

Amatör futbol kulüplerinde forma giyen futbolcular eski Sanat Okulu karşısındaki soyunma odaları, seyirci tribünü olmayan, yaz günleri taş kesilen, yağışlı günlerde toza çamura dönen, kış günlerinde buz kesen toprak sahada futbol mücadelesi veriyorlardı.

Tüm zorluklara rağmen futbola ilgi çok büyüktü.

Halk Evi temsilleri, sinemaların film gösterimlerinden sonra şehrin tek eğlencesi futboldu.

O yıllarda 1’nci, 2’nci, Lig profesyonel kulüplerinde başarıyla top koşturacak kapasitede çok sayıda yetenekli Vanlı futbolcu vardı. Vardı ama bu yeteneklerin elinden tutan, sahip çıkan yeterli güç yoktu. Olumsuz koşullara rağmen iş insanları, esnaflar, kenti idare eden atanmış ve seçilmiş bürokratlar, memurlar, hatta asker ve polisler halkla ele ele vererek gençleri, spor kulüplerini destekliyorlardı.

Van Gençlikspor, Şengençlerspor, Erekspor, Yolspor, İkinisanspor, Jandarma Gücü, Gölspor, Erciş 1 Nisan, Erciş Gençlik kulüpleri mücadele ediyorlardı.

Sarı lacivert renkleriyle Van’ın gözde takımı Şengençlerspor’da top koşturan başarılı futbolculardan biri Metin Irak’tı.

Ayağına top geçtiğinde gücü ve yeteneğiyle rakibini rahat geçen, asist yapan çok güçlü futbolcuydu Metin.

Günlerden Pazar'dı.

Sarı-lacivertli Şengençlerspor, mavi-beyazlı İkinisanspor mücadelesini izlemek üzere futbolseverler sahaya akın etmişti. İkinisanspor'u baskı altına alan Şengençlerspor 'un  gole yakın  olduğu dakikalardı. Metin Irak, rakip oyuncuları çalımlayarak ayağındaki topla soldan İkinisanspor ceza sahası çizgisi yakınında İkinisanspor'un sevilen uzun boylu, başarılı kalecisi Atilla Telli ile baş başa kalmıştı. Atilla Metin Irak'ın ayağındaki topa hamle yaparak topu kornere çelerken Metin Irak çapraz biçimde (bağdaş) sağ ayağının üstüne hızla  yere yığılırken acıyla feryat ettiğinde maç durmuş, o anda şiddetli yağmur gökten sicim gibi inmeye başlamıştı. Üzüntü, gözyaşı, acı, feryatlar, koşuşturmalar, yağan yağmur ıslanan seyirciler birbirine karışmıştı. Yakın gelecekte ünlü bir futbolcu olması beklenen Metin Irak'ın sağ ayağının kaval kemiğinin  konçtan dışarı çıkacak şekilde kırıldığını  saha içine akın eden futbol sevdalıları gözyaşı içinde öğrenmişti. Yaşanan şansız olay karşısında gözyaşı döken kaleci Atilla Telli ise üzüntüsünden sahaya yığılıp gözyaşları içinde yerleri yumruklarken, olay spor camiasını yasa boğmuştu.  

Şengençlerspor taraftarları, Vanlı futbolseverler Türkiye'de futbolda benzeri az yaşanmış, ilginç bir protesto ve sahiplenmeye imza atıyorlardı.  O yılların fotoğraf ve afiş tekniğinin imkânsızlıklarına rağmen Metin Irak'ın boy fotoğrafını fotoğrafçı Ömer Kırcan'da yaptırarak cam çerçeve içine alan  yöneticiler büyük futbolcularını sahipleniyorlardı. Ellerinde Metin Irak'ın boy fotoğrafı ve Şengençlerspor bayrakları taşıyan taraftarlar Cumhuriyet Caddesi’nde yürüyüş düzenlemişlerdi. Maç sırasında sakatlık yaşayan bir futbolcu için yürüyüş yapılması bir ilkti.

Şengençlerspor Kulübü Metin Irak'ın dev fotoğrafını takımda yer alamadığı maçlarda sahaya götürüyordu. Fotoğraf daha sonra Ergül Koç'un işlettiği Gençlik Kulübü Lokali kapanıncaya kadar duvarda aslı kalıyordu.  Şengençlerspor o sezon Van Amatör Lig şampiyonu olmuştu.  Şampiyonluk kupası yönetici ve kalabalık eşliğinde Metin Irak’ın evinin önüne götürülerek kendisine ithaf edilmişti.

Spor yapacak düzeyde sağlığına kavuşamayan Metin Irak’ın futbol hayatı yaşadığı olayla son bulmuştu.1971-72 futbol sezonunda futbol hayatına mal olan talihsiz olayı yaşamamış olsaydı Metin, o yıl çağrıldığı Türkiye Genç Milli takımına katılacak,  aynı sezon Vanlı hemşehrileri Yavuz, Cemil, Refik'in top koşturduğu 2. Ligde mücadele eden Diyarbakırspor'a transfer olup, yeşil- kırmızı formayı giyecekti.  

Özetlediğim Metin Irak’ın olayını 2016 yılında bu köşede “Unutulmayan efsanenin trajik hikâyesi” başlığıyla kaleme almıştım. 

Tarihe geçen, hafızalara kazanan efsaneler asla unutulmaz.