'Köy yoğurdu' yalanına dikkat!
İkram Kali
Bundan birkaç ay önce alışveriş için bir bakkala girdim. Alışveriş yaparken gözüm rafta özlemini duyduğumuz Şamranaltı’nın camuş (manda) yoğurdu gibi duran 5 Kg’lık kovalara ilişti. Merak ederek üretim yeri ve tarihine baktım. Üretim yeri Güney’de bir kentimiz yazılıydı. Son kullanma tarihi ise okunamayacak kadar silikti. Sanırım kullanım süresini uzatmak amacıyla hiç de ahlaki olmayan böylesi bir yola başvurulmuştu. Bu yöntem birçok gıda ürününde uygulanıyor maalesef. Neyse. Kasaya vardım. Emin olmak için yoğurtların nerden geldiğini, kaç günlük olduğunu bakkala sordum. Pazarlamacının getirdiğini, ona da kovada yazılı Güney’deki şehirden geldiğini söyledi.
Yoğurdun üretim, Van’a geliş, rafta pazarlanma sürecinin en iyimser tahminle 15-20 gün olabileceğini, peynir gibi katı kalabilmesi için de katkı maddesi katıldığını düşündüm. Yoğurt sofraların vazgeçilmezidir. Ancak yoğurt yediğini sanan vatandaşlar resmen aldatılıyor yanıltılıyor.
Vatandaş doğal yoğurda rağbet edince satılan yoğurtlara şimdi ‘köy yoğurdu’ ibaresi eklendi. Raf ömrünü uzatmak ve miktarını çoğaltmak için gıda ürünlerine sağlığa zararlı maddeleri çekinmeden ekleniyor. Bunu bilhassa yoğurtlarda yapıyorlar. Normal koşullarda birkaç gün içinde bozulması gereken yoğurtlar katkı nedeniyle günlerce bozulmadan bekletilebiliyor.
Köy yoğurdu adıyla satılan yoğurtlara da artık güven duyulmuyor. Çünkü hile hurda, aç gözlülük, kural tanımamazlık süt ürünlerine de girdi.
Haramdan, günahtan, ayıptan, caydırıcı olmayan yasal yaptırımlardan çekinen korkan da yok. Daha fazla para kazanacağı hırsı hiçbir değer tanımıyor. En kötüsü de bu durumun normal kabul edilmesi.
Çok yemek yenilen bir kurumun yemek ihalesine alan firmaya yoğurt satan küçük üreticiden dinlemiştim. Firma yetkilisine zarar ettiğini söylediğini o da yoğurda katacaklarını anlatarak nasıl para kazınacağını yolunu anlatmış. Üretici bunu kabul etmeyince firma yoğurt alımını keserek hile yapmayı kabul eden yerden yoğurt almaya başlamış.
Bunları neden yazdım?
Van İl Tarım ve Orman Müdürü İbrahim Görentaş geçen hafta Doğu Anadolu Projesi (DAP) Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı'na sunulan ve kabul edilen Van’da Soğuk Süt Zinciri Projesi ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Van’da süt üreticilerinin sütü pazarlayamama, süt sanayicilerinin ise süt temin edememe sorunu yaşadıklarını kaydeden Görentaş, “2020 yılı itibarı ile ilimizde yıllık üretilen 308.000 ton sütün ancak 12.000 tonu sanayiye aktarılabilmektedir. Sanayiye aktarılan süt miktarı bakımından Van oldukça geridedir. Türkiye'de üretilen sütün %60'ı sanayiye aktarılırken Van'da ise % 0,4'ü sanayiye aktarılıyor. İlimizde sanayiye aktarılan süt miktarının bu kadar düşük olmasının önemli bir sebebi, sütün otlu peynirde değerlendirilmesidir… Gıda Tarım İl Müdürlüğü proje ortağı Van Ticaret Borsası'nın da talep ve temasları neticesinde günlük 30 ton süt toplama kapasiteli 10 ton/gün kapasiteli 1. Etabı yatırım programına alınmış. Proje kapsamında inek sütü üretiminde ön planda olan Tuşba İlçesinde 17 köyde, 40 noktada, 120 işletmede süt toplanacak. Kapasitesi 150 lt ile 250 lt arasında değişen süt soğutma tankları 40 noktaya (işletmeye) bırakılacak. Projenin önümüzdeki yıl devam edecek 2. etabı ile diğer ilçelerde de süt toplanarak sanayiye aktarılacak ”diye konuştu.
Tarım ve gıda üretimi, denetimi ve desteklenmesinde en yetkili olan kurumun başında olan Görentaş, bunları anlatırken “ köy yoğurdu” adıyla satılan yoğurtların halk sağlığını tehdit ettiğine işaret etti.
Uyararak dedi ki: “ Piyasada ‘köy yoğurdu’ adıyla satılan yoğurtlara tüketiciler oldukça rağbet göstermektedir. Ancak sağlıklı şartlarda yapılmaması, güvenliğe uygun ambalajların kullanılmaması, üretimden son tüketime kadar soğuk zincire uyulmaması gibi nedenlerle bu ürünler halk sağlığı için büyük bir risk oluşturuyor. Bunun yanında kontrolsüz ve kayıt dışı üretilen bu ürünler süt sanayisini de olumsuz etkiliyor.”
İbrahim Görentaş, kurumunun gıda yerlerini denetleyen ekiplerinin tutanakları ve elindeki resmi verilere dayanarak bunları söyleme gereği duydu. Bu nedenle uyarısı önemlidir.
Bizim bir kısmını bildiğimiz ama çok daha fazlasını kurumun bildiği kim bilir daha ne çok merdiven altı, sağlıksız gıda üretimi var.
Sağlıklı yoğurt tüketmenin en güzel yolu temiz, hastalıksız doğal çiğ süt alarak evde yoğurt mayalamaktır. O da zor. Birçok insan evinde yoğurt mayalamak için süt alıyor ama süt de bozuk çıkıyor.
Ne hale geldik.
Vatandaş her şeyden şüphe eder duruma geldi. İnsanın mayası bozulunca her şey bozuldu.
Ne insanın insana, ne de insanın yaptıklarına, sözüne güven kaldı. Tuzun koktuğu çürümüşlük, sütü bozukluk bu olsa gerek.
Kimse yoğurdum ekşi, mayam ve sütüm bozuk demiyor, demez. Fakat sağlığımız için yediğimize içtiğimize dikkat etmek zorundayız. Hiçbir şey öyle yazıldığı, söylendiği ve göründüğü gibi değil.
Hileler
Günümüzde insanlarımızın en iyi bildiği şey hiledir.
Yoğurt üretiminde çeşitli hile yöntemleri uygulandığı bilinen bir gerçektir
Hazır yoğurtlarda TürkGıda Kodeksi’nce yasaklanmış olmasına rağmen bazı üreticilerin kıvamlı olması beklenen yoğurt gibi süt ürünlerine “jelatin” koyduğu ileri sürülüyor.
Jelatin nedir?
Hayvan deri ve kemiğinden üretilen ve su tutucu özelliği yüksek bir maddedir.
Piyasada satılan yoğurtlara eklenen hileli katkı maddelerinden bir diğeri ise, mum yapımında kullanılan parafindir.
Pararafin nedir?
Parafin maddesi insan sağlığını ciddi şekilde tehdit eden kanserojen bir maddedir.
Temel amacı, yoğurt gibi kıvamlı olması gereken ve istenen ürünlerin kıvamını, doğal olmayan ucuz yöntemlerle artırarak son kullanıcıyı kandırmaktır.
Sağlıklı yoğurt yemek için çözüm…
Marketlerde UHT tekniği ile üretilen yoğurtları tercih etmek veya güvenilir su katılmamış çiğ sütten evde yoğurt mayalamaktır.
Sütün bozuk!
Konumuzla ilgili kısadan hisse paylaşalım.
Bir gün Hacı Bayram-ı Veli camide imamlık görevinde bulunuyor. Çayhanede otururken Konyalı bir zat geliyor. Bu adam bir gün önce hocanın evine gitmiş, orada yoğurt yemiş, çok beğenmiş.
"Hocam, yoğurdunuz çok güzel, nereden alıyorsunuz, köyden mi geliyor?" diye sormuş.
"Hanım evde yapıyor." cevabını alınca "Öyleyse harika bir maya kullanıyorsunuz." diyerek mayadan istemiş. Tabii ki vermişler.
Aynı zat, Ali Ulvi Bey'le Zekai Hoca çayhanede otururken yanlarına gelmiş. "Hocam dün maya vermiştin, çaldık fakat tutmadı. Mayanız bozukmuş." diye bir cümle sarf etmiş.
Hoca hemen cevabı yetiştirmiş:
-Mayaya bahane bulma, senin sütün bozuk, demiş.