KENT DANIŞMA KURULU VE VAN'IN İMAR SORUNLARI
İlhan Güneri
6 Ağustos Cuma günü Kent Danışma Kurulu’nun toplantısı vardı. Van’da olmadığım için katılamadım. Van’ın farklı dinamiklerinin ve farklı düşüncedeki insanlarının katıldığı bu Kurulu gerçekten önemsiyorum. Bu kurulun oluşturulmasında emeği geçen Sayın Vali ve Sn. Rektörümüzü de kutluyorum.
Açıktır ki ne yaparsanız yapın her iş ve eylemi eleştiren mutlaka olacaktır. Bu bilinçle Kurul için söylemek istediğim tek şey var; keşke Zaman zaman iktidarın yaptığı işlerin anlatıldığı bir Kurul yerine; daha işlevsel hale gelen, kararları hayat bulan, giderek herkesin sahiplendiği kararlar verebilen bir Kurul olmasının bir yolunu bulabilsek.
Kent Danışma Kurulu’nun 06.08.2021 tarihinde yaptığı Toplantının konusu “Van’ın İmarı” olarak belirlenmişti. Katılamadığım için görüş ve önerilerimi sunamadım.
Aşağıya (eksiği ve yanlışı ile hiçbir düzeltme yapmadan) aldığım ve aynı yıl Vansesi Gazetesi’nde de yayımlanan yazıda bu konuyu 2013 Eylül ayında işlemiş ve önerilerimi belirtmiştim.
Bu yazıdaki önerilerime tek bir ilavem var; şehrin mevcut yerleşim alanlarına ilaveten yeni lokasyonlar açılması için çalışma yapılmasıdır. Örneğin; kanaatimce Van’ın Güney Doğusu veya Kuzey Batısı bunun için uygundur. Ancak bu konuda çalışmayı konunun uzmanlarının yapması ve yapılacaksa (arsa spekülatörlerine prim vermemek için) bir an önce yapılıp hayata geçirilmesinde fayda vardır. 07.08.2020
DEPREM SONRASI VAN’DA İMAR PLANI VE YEŞİL ALAN SORUNU
Ekim 2011 depreminden sonra Van için hiçbir şey aynı olamazdı, olmamalıydı da. Ama üzülerek görüyoruz ki eski alışkanlıklar yine devam ediyor.
Deprem sonrasında herkes Van’da yüksek binaların artık yapılmaması ve belirli alanlarda yapılacak olanlarında ciddi bir kontrole tabi tutulması gerektiğinde hem fikirdi. Gel gör ki, deprem öncesinde temeli atılmış bulunan yüksek binalara, yeniden ruhsat verilen binalar ilave edilmeye başlandı bile.
Yine deprem sonrasında Van’ın eski bahçeli evleri (tabiî ki o halini bilenler tarafından) özlenir ve konuşulur olmuştu. Bundan sonra, şehrin hiç olmazsa yıkılan yerleri ile yeni yapı alanlarının yerlerinin bu hedefe uygun yapılandırılması gerektiği nerdeyse tartışılmaz hale gelmişti.
Ama bilmem kaçıncı kezdir yapılıp bozulan imar planı hala kesinleştirilmeyerek, şehir bir belirsizliğe sürüklendi. Bunları söylerken şu haklı bu haksız veya suçlu gibi bir belirlemede bulunmak yerine fiili durum tespiti yapmak istiyorum. Kendini suçlu veya haksız hissedenler elbette gereğini yaparlar.
Bu yazıda asıl değinmek istediğim şey, şehrin merkezinde olmayan park alanlarının bu vesile ile yeniden yaratılabileceğidir.
Örneğin, Alışveriş merkezi vs. işler için sıkı bir çalışmanın yapıldığını duyduğum yıkılan eski Devlet Hastanesinin yeri; şehrin nefes alacağı mükemmel bir parka dönüştürülebilir.
Yine Cumhuriyet Caddesine yakın yerlerde, İskele Caddesi ve diğer yerlerde yıkılan binaların yerine (maliklerini de mağdur etmeden) park için uygun olan alanlarda gerekli kamulaştırmalar yapılarak park yapılmalıdır. Hatta eski hastane binasının altına Otopark da yapılarak şehrin bu ihtiyacı da önemli ölçüde karşılanabilir.
Bu kamulaştırmaları ve inşaatları tek başına Belediyenin yapması mümkün değil elbette. Bu nedenle Van imar planı yeniden yapılırken, depremde zaten mağdur olan mülk sahiplerini de ikinci kez mağdur etmeden ve Belediye ile iş birliği içinde merkezi yönetiminde katkısı ile yapılmalıdır.
Dört kezdir değiştirilmek için geri gönderilen Şehir imar planı, bu kez de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Belediyenin anlaşmazlığı yüzünden iki yıldır tamamlanamamaktadır.
Bu gelişmelerde kimin haklı veya kimin haksız olduğu ne beni nede halkı ilgilendirmiyor. Bizi ilgilendiren yukarıda anlattığım kıstaslarda şehir planının bir an önce yapılmasıdır. Burada en büyük sorumlulukta gücü elinde bulundurduğu için iktidara düşmektedir.
Gerek iktidarın, gerekse Belediyenin “siyasal kaygıları” bir yana bırakarak şehrin kaderini ilgilendiren bu sorunu bir an önce çözmeleri herkesin menfaati gereği ve vicdani borcudur.
Yukarıda bir takım iddiaları sıralarken elbette yanılmış ve eksik bilgilenmiş olabilirim. Ama adı üstünde bunların her biri birer “iddia”dır. Çarşı pazarda herkesin misli ile konuştuğu şeylerin küçük bir bölümü bunlar.
Gerek Belediye gerekse Hükümet, aslı olan veya olmayan bu söylemlerin olmasını istemiyorsa; gelişmelerin tamamını kamuya, açık ve net bir şekilde anlatmalıdırlar. Ve tekrar söyleme gereğini duyuyorum. Halkı, kimin haklı kimin haksız olduğu ilgilendirmiyor. Halkın ilgilendiği şey;
- İmar planının; kişilerin değil, şehrin genel çıkarlarına göre yapılıp, yürürlüğe konması ve sorunun bir an önce, adaletli bir şekilde çözülmesidir. 20.09.2013