Van'da İlan Edilen Mucbir Sebep Uygulamaları ve Yapılması Gerekenler
İlhan Güneri
Van ilinde 23.10 2011 tarihinde meydana gelen deprem nedeni ile ilan edilen mücbir sebep hali uygulaması iki yılı aşkın bir süredir devam etmektedir. Bu uygulamanın sonuçları ve karşılaşılacak sorunlar ile yapılması gerekenler bu yazımızı konusunu oluşturmaktadır.
Mücbir Sebep Hali Uygulaması ve daha önceki uygulamalar hakkında genel bilgi.
Van ilinde 23.10.2011 tarihinde meydana gelen deprem dolayısıyla Maliye Bakanlığınca 23.10.2011 tarihinden itibaren (bitiş tarihi daha sonra belirlenmek üzere) Mücbir Sebep ilan edilmiştir.
Vergi Usul Kanunu’nun 15. maddesi önce Marmara Bölgesinde Meydana gelen deprem nedeni ile 28.12.2001 gün ve 24626 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve Marmara Bölgesindeki Deprem nedeni ile uygulanacak hükümleri de içeren 4731 sayılı yasa ile daha sonra 5228 sayılı yasa ile değiştirilmiştir. VUK 15. maddenin 3. fıkrasının son hali aşağıdaki gibidir.
“(5228 sayılı Kanunun 1'nci maddesiyle değişen fıkra) Maliye Bakanlığı, mücbir sebep sayılan haller nedeniyle; bölge, il, ilçe, mahal veya afete maruz kalanlar itibarıyla mücbir sebep hali ilân etmeye ve bu sürede vergi ödevlerinden yerine getirilemeyecek olanları tespit etmeye yetkilidir. Bu yetki vergi türleri ve işyerleri itibarıyla; beyannamelerin toplulaştırılması, yeni beyanname verme süreleri belirlenmesi ve beyanname verme zorunluluğunun kaldırılması şeklinde de kullanılabilir.”
Görüldüğü üzere burada Maliye Bakanlığı’na verilen yetkinin “Bazı Vergilerin Terkin” edilmesini yetkisinin kapsayıp kapsamadığı bir hayli tartışmalı bir konudur. Oysa Marmara Depremi ile ilgili olarak yayımlanan 4731 sayılı kanunun ilk 3 maddesinde Terkin edilecek vergiler ve terkin şekli ayrıntılı olarak yazılmış, düzenleme ise Maliye Bakanlığına bırakılmıştı. Maliye Bakanlığı ise bununla ilgili 7 Nisan 2002 gün ve 24719 sayılı Resmi Gazete'de “17.08.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde Meydana Gelen Depremlerden Zarar Görenlerin Vergi Borçları ve Vergi Cezalarının Terkini Hakkında Gene Teliğ Sıra No: 1” de gerekli düzenlemeleri yapmıştır. Bu kanun ve tebliğin kapsamı 1 nolu tebliğde yazıldığı şekli ile aynen şöyledir;
“4731 sayılı Kanunun 1 inci maddesi kapsamına bu maddenin 1 numaralı fıkrası gereğince, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergi, resim ve harçlar ile bunlara bağlı gecikme faizi, gecikme zammı, fon payı, vergi cezaları ve 16/8/1997 tarihli ve 4306 sayılı Kanuna göre alınan eğitime katkı payı girmektedir.
Ayrıca, 1 inci maddenin 9 numaralı fıkrası ile de Devlete ait alacaklardan Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerince tahsil edilen ve Vergi Usul Kanunu kapsamına girmeyen; ancak, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre tahsil edilen amme alacakları için terkin konusunda Maliye Bakanlığına yetki verilmiştir.
Kanunun 2 nci maddesinde ise yıllık gelir ve kurumlar vergisi, geçici vergiler ile 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının 6 numaralı bendinin (b) alt bendi uyarınca kurumlarca yapılması gereken gelir vergisi tevkifatı kapsama alınmıştır. Bununla birlikte, 2 nci madde kapsamına bu vergilerle birlikte tahsili gereken diğer vergi, fon ve paylar girmemektedir. “
Van ilinde meydana gelen Depremler nedeniyle de böylesi bir uygulamanın yapılması için bölge milletvekilleri ve hükümet nezdinde yapılacak çalışmalarda bu örnekten faydalanılması ve giderek bölgemizdeki yoksulluk oranının daha yoğun olduğu göz önünü alınarak ilave tedbirlerin alınması gerekir.
Örneğin 4731 sayılı kanunda vergi terkini için mal varlığının % 10’unu kaybetme şartı aranmaktadır. Van ili için bu şart aranmamalıdır. Çünkü Van ve Sakarya ilginin gelişmişlikleri kıyaslandığında arada tam bir uçurum mevcuttur. Bu nedenle Van için pozitif bir ayrım uygulanmalıdır. Burada Varlıklarının % 10’unu kaybetme şartı yerine vergi terkininin yüksek cirolu firmalara uygulanmaması gibi bir kısıtlama getirilebilir.
4731 Sayılı Kanun uyarınca yayımlanan 1 Nolu Tebliğ ile Sakarya Depremi mağdurlarına sağlanan kolaylıklar;
Sakarya Depremi nedeni ile çıkarılan 4731 sayılı yasa ve yayımlanan tebliğlerde sağlanan kolaylıkların en önemlisi VERGİ TERKİNİ’dir. Tebliğde bununla ilgili esaslar şöyle sıralanmıştır. (Yukarıda yazdığımız gibi bu tedbirlerin uygulanması için depremzedelerin, varlıklarının %10’unun kaybetme şartı aranmaktadır.)
“A- Terkin Edilecek Alacaklar
4731 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin 1 ila 4 numaralı fıkraları uyarınca, alacak türü ve dönemi itibarıyla Kanun kapsamına alınmış tüm amme alacakları bu Tebliğin I/C bölümünde açıklanan mükellefiyetler itibarıyla aranılan şartlara göre terkin edilecektir.
Kanunun 1 inci maddesinin 9 numaralı fıkrasının Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden, vadesi deprem tarihlerinden önce geldiği halde Kanunun yürürlüğe girdiği 30/12/2001 tarihi itibarıyla tahsil edilmemiş olan Devlete ait alacaklardan, Bakanlığımız vergi dairelerince tahsil edilen ve Vergi Usul Kanunu kapsamı dışında kalan amme alacaklarından;
-Sakarya il merkezi, Düzce il merkezi ve Kaynaşlı ilçesi ile Kocaeli ilinin Gölcük ilçesindeki vergi dairelerince tahsil edilenlerin tamamının,
-Sakarya ilinin ilçeleri, Kocaeli ilinin Gölcük dışında kalan merkez ve diğer ilçeleri, Yalova ve Bolu illerinin merkez ve ilçeleri ile Düzce ilinin merkez ve Kaynaşlı ilçesi dışındaki ilçelerinde bulunan vergi dairelerince tahsil edilen ecrimisil alacaklarının tamamı ile 500.000.000 lirayı aşmayan (bu tutar dahil) para cezalarının,
terkin edilmesi uygun görülmüştür.
Terkin edilmesi uygun görülen bu alacaklar dışındaki amme alacaklarının ise takip ve tahsiline devam edilecektir.
Kanunun 2 nci maddesi uyarınca 1 inci madde kapsamında olan mükelleflerin;
-1999 yılına ilişkin olarak tahakkuk eden yıllık gelir veya kurumlar vergisi, bu yıla ilişkin geçici vergileri,
-Kurumların, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendi uyarınca 2000 yılında yapacakları gelir vergisi tevkifatı,
terkin edilecektir.
Bu madde kapsamına giren mükelleflerin 2000 yılına ilişkin yıllık gelir ve kurumlar vergileri, geçici vergileri ile kurumların, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendi uyarınca 2001 yılında yapacakları gelir vergisi tevkifatı, Bakanlar Kurulunca belirlenecek oranlarda bu Tebliğdeki açıklamalara göre terkin edilecektir.
Kanunun 2 nci maddesinde, 1999 ve 2000 yıllarına ilişkin yıllık gelir veya kurumlar vergilerinden ödenmiş kısımların red ve iade edilmeyeceği yönünde düzenleme yer almadığı gibi, madde gerekçesinde bu madde kapsamına giren vergilerin iade edileceği belirtildiğinden; bu yıllara ilişkin olarak ödenmiş bulunan yıllık gelir veya kurumlar vergileri, Kurumların, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendi uyarınca yaptıkları gelir vergisi tevkifatı, 6183 sayılı Kanunun 23 üncü maddesi de dikkate alınarak red ve iade edilecektir.
Aynı şekilde,1999 ve 2000 yılları kazançlarına ilişkin olarak yıllık gelir ve kurumlar vergisine mahsuben daha önce tevkif yoluyla ödenen vergiler ile geçici vergilerin de red ve iade edileceği tabiidir. Ancak, red ve iade işlemlerinin yapılabilmesi için bu vergilerin daha önce ödenmiş olması gerekmektedir.
Bu madde uyarınca red ve iade hakkı bulunan mükelleflerin; red ve iade taleplerinin yerine getirilebilmesi için, mükellefiyet kayıtlarının deremden zarar görme şartı aranılan veya aranılmayan yerlerde bulunduğuna bakılmaksızın 2002 yılı sonuna kadar yıllık gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı oldukları vergi dairelerine müracaatta bulunmaları zorunludur.“
Görüldüğü üzere 1999 yılında Sakarya’da meydana gelen deprem nedeniyle alının önlemlerde, deprem öncesine ait bir takım vergilerle, 1999 ve 2000 yıllarına ait gelir ve kurumlar vergisi terkin edilmiştir.
Buna benzer bir uygulamanın da Van için gündeme getirilmesi, yasa teklifi olarak Meclise sunulması için İlimiz Milletvekillerinin girişimlerde bulunması gerekir.
Dağ Fare Doğurdu Dedirten Bir Düzenleme ya da Depremzedelerle Dalga mı Geçiliyor
31 Aralık 2012 tarihinde 4. Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanan Seri B Sıra No: 7 nolu Tahsilat Genel Tebliği’nde 6358 sayılı EXPO 2016 Antalya Kanununun 21 inci maddesi ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesinde yapılan düzenlemeye istinaden 2011 yılında ülkemizde meydana gelen doğal afetler nedeniyle Bakanlığımızca mücbir sebep hali ilan edilen yerlerdeki amme borçlularının Bakanlığımıza bağlı vergi dairelerine olan borçlarının tecil ve taksitlendirilmesine yönelik açıklamalar yapılmıştır.
Bu açıklamalarda özet olarak, mücbir sebep hali ilan edilen yerlerde, mücbir sebep halinin ilanından önceki ve mücbir sebep halinin devam ettiği süredeki vergi borçlarının TECİL FAİZİ alınmadan 24 aya kadar taksitlendirileceği belirtilmektedir. Yani mükellefler, borçlarına uygulacak Gecikme Zammı ve Gecikme Faizlerinin tamamını ödeyecekler. Ancak vergi aslı+ gecikme zammı ve gecikme faizi toplamı borcun 24 aya kadar taksitlendirilmesi halinde TECİL FAİZİ alınmayacaktır. Ayrıca bu taksitlendirmenin yapılabilmesi için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun’da öngörülen likidite oranı, teminat mektubu gibi koşullara da uyulacaktır.
Zaten mevcut yasada da var olan (hatta mevcut yasaya göre borçlar 36 aya kadar da taksitlendirilebilir.) bu uygulamanın yeni olan tek yanı taksitlendirmede TECİL FAİZİ alınmaması olmuştur.
İşte depremzede ile dalga geçilmesi tamda bu noktadadır. Depremzedeye çok büyük bir lütufta bulunmuşlar ve Tecil Faizini almıyorlar.
Şöyle basit bir örnekle olayı açıklamaya çalışalım. Depremin olduğu 23 Ekim öncesinde kesinleşmiş vergi borcunun 20.000,00 TL, Gecikme Zammı ve Gecikme Faizi toplamının da 30.000,00 TL olmak üzere toplam 50.000,00 TL vergi borcumuzun olduğunu varsayalım. Bu borcun 24 ay süre ile taksitlendirilmesi halinde (tabi firmanın likidite oranına ve vergi idaresinin teminat mektubu isteme konusundaki yasal zorunluluğa uyularak.) ortalama 6.000,00 TL bir TECİL FAİZİ tahakkuk edecektir. İşte depremzedeye yapılan kıyak burada yatıyor. Maliye sizden 50.000,00 TL,yi 24 taksite alıyor ama bunun için gerekli olan Tecil Faizinden, yani 6.000,00 TL’den vazgeçiyor. Ne büyük bir lütuf değil mi?
Aynı şekilde 23 Ekimden sonra tahakkuk eden borçlar mücbir sebep hali kapsamında olduğundan, mücbir sebep halinin devamı süresince ödenmediği hallerde bu borca gecikme zammı ve gecikme faizi tahakkuk ettirilmemektedir. Bu borçlarda yine tecil faizi alınmaksızın (vergi dairesinin borcu tecil edilecek firmanın, 6183 sayılı yasada belirtilen şartlara uyup uymadığını kontrol etmesinden sonra) 24 aya kadar faizsiz olarak taksitlendirilebilecektir.
Van İlinde Deprem Sonrasında Yapılması Gerekenler:
Van ilinde meydana gelen deprem, bölgenin zaten zayıf olan ekonomisini felce uğratmıştır. Van’ın en önemli geçim kaynaklarında biri olan Hayvancılık 1990’dan buyana gittikçe kötüleşmiş, giderek yok olma noktasına kadar gelmiştir. Oysaki Van ili, Hayvan yetiştiriciliği için gerek meraları gerekse doğal koşulları bakımından ülkemizin en uygun yeridir.
Turizm potansiyeli açısından da doğunun en gözde illerindendir. Yeraltı madenleri yapılacak uygun teşviklerle güçlü bir ekonomik kaynaktır. Yine İran’la olan sınırı Sınır Ticareti için bulunmaz bir kaynaktır. Bu bağlamda söz konusu sektörlerin sadece deprem bölgesinde uygulanmak üzere teşvik edilmesi ve buna yönelik teşvik tedbirleri alınması hayati derecede önemlidir.
Deprem Bölgesindeki hayvancılık, turizm, madencilik ve sınır ticaretini geliştirmek, yatırımcıların bu sektörlerde yatırım yapmasına sağlamak için alınabilecek (dünkü yazımızdakine ilaveten) bölgeye özgü teşvik tedbirleri şöyle sıralanabilir:
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 32/A maddesinde bulunan İndirimli Oranda Vergi uygulaması bölgede yapılacak yatırımlar için en az 5 yıl süreli Kurumlar ve Gelir Vergisi muafiyetine dönüştürülmelidir. Eğer yatırım 5 yıllık süre içinde KV. 32/A maddesinde belirtilen öz kaynak oranında bir kar’a ulaşmamış ise 5 yıldan sonra kalan sürede de bu tutara ulaşılıncaya kadar İndirimli Oranda Kurumlar Vergisi uygulaması devam etmelidir.
Bölgede yapılacak yatırımlara uzun vadeli faizsiz kredi verilmelidir.
1997–1999 yıllarında Türkiye Kalkınma Bankası eliyle uygulamaya konulan ACİL DESTEK FONU uygulaması sadece Deprem Bölgesi için yeniden devreye konulmalıdır.
Hayvancılığın yeniden canlandırılması için;
Bölgedeki bütün meralar kullanıma açılmalıdır.
Yem ve yem bitkileri yetiştirilmesi için gübre desteği verilmelidir.
Hayvan alımı için faizsiz uzun vadeli kredi verilmelidir.
Hayvansal ürünlerin işlenmesi ve pazarlanması için Et Balık Kurumu faal hale getirilmelidir.
Hayvansal ürünleri işlemeye yönelik olarak yapılacak büyük küçük tüm tesislere pozitif ayrımcılık uygulanarak sürekli desteklenmelidir.
Verilecek Kredi vb desteklemelerde teminat veya kefalet uygulaması bölgenin koşulları göz önünde bulundurularak düzenlenmelidir. Örneğin; şu anda bile KOSGEB’in verdiğin kredi için Bankalar Van’daki gayrimenkulleri teminat olarak kabul etmemekte, il dışından gayrimenkul istemektedirler. Bu durum zımmen kredi vermeme ile eş anlamlıdır.
Turizm ve Madencilik sektöründe faaliyet gösterecek girişimcilere de sektöre özgü kolaylıklar sağlanmalı, yatırımcının daha batıdaki iller yerine Deprem Bölgesinde yatırım yapması karlılık açısından cazip hale getirilmelidir.
Geçmişte eksiklikleri yanında başarılı örnekleri de bulunan Sınır Ticareti bölge insanına ciddi bir ekonomik katkı sağlamaktaydı. İhracat prosedürlerine uymadan yapılan doğrudan ticaret olan Sınır Ticareti daha geniş bir ürün yelpazesi ile yeniden canlandırılmalıdır.
Deprem sonrasında yıkılan binalardan uygun olanların yerleri kamulaştırılarak park alanları yapılmalıdır. Özellikle Eski Van Devlet Hastanesinin yeri bunun için uygundur. Altı otopark üstü ise park olarak yapılırsa, şehrin trafik sorununa da ciddi bir çözüm olur.
Tüm bu tedbirler sadece Deprem Bölgesinde belirli süre uygulanmak üzere alınmalıdır. Böylece bölgeye pozitif bir ayrımcılık sağlayarak, depremin yol açtığı zararların kısmen de olsa telafisi sağlanabilir.
İlimizdeki siyasetçi ve Sivil Toplum Kuruluşları da bu ve buna benzer somut taleplerle mevcut siyasi iradeyi zorlamalı, yol gösterici olmalıdır.
Ayrıca, gerek destekleri sağlayacak kamu idaresi, gerekse bölgedeki sivil toplum örgütleri bu desteklerin kullanımını etkin bir şekilde denetlemeli, sonuçlarını takip etmelidir. Kamu idaresi bu amaçla etkin ve uygulanabilir önlemleri almalıdır.
Ancak bu önlemler; destekleri kullanmaktan caydırıcı, işleri bürokrasiye boğan bir anlayışla değil, kaynakların doğru ve yerinde kullanımı gözetleyen, denetleyen, yönlendiren bir anlayışla alınmalı ve uygulanmalıdır. Bu uygulamada kamu idaresi ile birlikte sivil toplum örgütlerinin de etkin olması sağlanır ise başarı oranının artacağına inanıyoruz.
Devam Eden Mücbir Sebep Hali ve Yarattığı Sorunlar;
İki yıldı devam eden mücbir sebep hali nedeniyle bölgede birçok mükellef beyannamelerini vermemektedir. Beyanname verenlerde tahakkuk eden vergileri (mücbir sebep halinden dolayı gecikme zammı olmadığından) ödememektedirler. Bu durum birçok soruna yol açmaktadır. Şöyle ki;
Beyanname ve bildirimlerin verilmemesi nedeni ile KDV iadelerinde ciddi sorunlar yaşanmakta,
Ödenmeyen vergiler mücbir sebep halinin sona ermesinden sonra 24 taksitte ödenebilmektedir. Bu durum biriken vergilerin ödenememesinde zorluklar yaratacaktır. Ödenmeyen vergiler nedeni ile idare doğal olarak elektronik ve fiili haciz işlemlerine başlayacak, bu da ticaretin kilitlenmesine neden olacaktır.
Mücbir sebep halinin bitiminde sadece vergiler değil, aynı zamanda bu sürede alınan ve ertelenen kredilerinde geri ödemesi başlayacaktı ki, Van ekonomisinin böyle bir yükü kaldırması mümkün değildir.
SONUÇ
Van ilinin depremden gördüğü zararın telafi edilmesi ve şehir ekonomisinin yeniden canlanması için yukarıda (V) maddede sıraladığımız önlemlerin zamanında alınması ilimizin ekonomik yapısının sağlıklı devam etmesi için hayati önemdedir.
Ayrıca mücbir sebep hali bu önemler alınmadan kaldırılırsa, şehir esnafının iflasla karşı karşıya kalacağının da altını çizmekte fayda var.