Bataklık
Leyla Mihrinaz Engin
Özgürlük had bilmektir.
Başkaların yaşam çizgisinin içine girme hakkını nereden buluruz?
Bu hakkı bize veren kim?
Ona akıl verirken aklımızın yeterli olduğunu söyleyen kim?
Her türlü fikir, duygu ve beden bombardımanına maruz kalmak istismar değil mi?
Geri kalmış ülkeler adalet eğitim ve sosyal ilişkilerinde de geridir.
İlişki argümanları ırk dil inanç ve cinsiyettir.
Toplum hala ırkı dili inancı cinsiyeti konuşuyor, uzlaşmıyor bu uğurda öfke nefret kin bileniyor, kan döküyorsa ilkel çağları yaşıyor demektir.
Toplumun çağdaş olması zor bir durum değil. Tavandan tabana sirayet edecek laik ve demokrat bir yönetim, sağlıklı bir eğitim, evrensel insanlık beyannamesine uygun bir yaşamla mümkündür.
Çağdaş olunmayınca dil din ırk cinsiyet günlük mevzu ve hatta içinde yüzülen bir bataklığa dönüşür.
İnsan enerjisi, potansiyeli, el ve akıl becerisi doğru kanallara entegre edilmedikçe ilgili bataklıkta yüzmeye devam eder.
Aynı konular etrafında konuşuyor olmak ileri götürmediği gibi dil göz kulak istismarına maruz bırakır.
İnancı konuştuğumuzda ateist, adaleti hak hukuku konuştuğumuzda anarşist, kadını cinsiyeti konuştuğumuzda feminist yaftası yemek tam da ilkel toplumun yakıştırması, girilen dar boğazda boğulma halidir.
Dünyanın sağlık ve ekonomi, inanç sorunu yaşadığına inanmıyorum. Sağlık sorunu ile kaygılı, ekonomi sorunu ile pasifize, inanç sorunu ile cihatçı kitleler oluşturulmaya çalışılıyor.
Kaygılı, pasif ve kindar kitleler sadece dünyayı yöneten iktidar sahiplerinin işine yarıyor.
Malûm bataklık insanlara bilinçli olarak reva görülüyor gaye özgürlüğün tadına varılamaması. Çünkü özgürlük HAD bilmektir. Dille gözle elle kulakla istismar etmemektir.
İnsanlık bataklığı hak etmiyor. Özgürlük, çağdaş yaşam, eğitim, ekonomik refah, hak hukuk adalet insanlığın yegane zaruri ihtiyacıdır.
Kimsenin babasının mülkiyetinde değil.