Kollektif Bilinç
Leyla Mihrinaz Engin
Eminim Pandemi kelimesini duymak istemiyorsunuzdur, korkmayın olumlu bir şey anlatacağım. Dünyadaki tüm insanlar, (kurgunun kahramanları hariç) aynı handikabı yaşadık, aynı aşılara, aynı polemiklere maruz kaldık. Hedeflerinden biri her ne kadar insanları birbirlerinden uzaklaştırıp yalnızlaştırmak ve koparmaktıysa da bunu beceremediler. Daha o günlerde kapitalizmin giderini azaltıp, teknolojiyle yönetmeye çalıştırmaya zorladılarsa da biz insanlar teknolojiyi avantaja çevirdik. Nasıl mı?
Öncelikle sosyal ağlar üzerinden yarattığımız grup çalışmaları ile. İnsanlar sosyal medya üzerinde tüm iş alanlarında kendi aralarında grup ağları kurdu, durum insanları hem psikolojimken hem ekonomiken rahatlattı. Eski arkadaşlıklar, dostluklar, ortak paylaşımlar, YouTube’dan tutun Instagram, WhatsApp Faccebok’a kadar insanlar birbirlerini dinlemeye, birçok konuda birbirlerine destek vermeye, bilgi vermeye başladı yani para babalarının çokta tasvip etmediği bir durumdu ancak milyonların taleplerinin önüne geçemediler. Bu ağların zararlı tarafları var elbette ancak o başka bir yazıya konu olabilir.
Pandemi oyunu bu şekil ellerinde patladıktan sonra ülkeler halklarını ‘gergin toplum” yöntemiyle yönetmeye başladılar. İklim Krizi, Ekolojik kaygılar, ekonomik çalkantılar, etnik ve inanç unsurlarının radikalleşmesi, mülteci sorunu, ülkeler arası savaş, bitmeyen Rusya Ukrayna, Filistin -İsrail savaşı. Birbirine bıçak bileyen ABD-Çin, ABD -İran, Ortadoğu’nun Kürt Halkı gerçeği, toprakların verimsizleştirilmesi, insanların pasivize edilmesi ve tehdit gibi duran yapay zekâ, bilişim dünyası derken insanların aşırı kaosu ve gerilim yaşaması insanların içinde bir kırılmaya sebep oldu. Bu kırılma kötü bir kırılma değil oldukça iyi bir kırılma ve hatta aydınlanmaya sebep oldu.
Dünya insanlarının birçoğu dünya nimetlerinin kendilerine yettiğini biliyor. Bir gecede beş insanın milyarder olurken beş milyar insanın niçin fakirleştiğini biliyor. Yöneten elin ne kadar pervasız, duygusuz, zalim ve hırsız olduğunu biliyor. Bu yüzden müthiş bir uyanış içerisinde insanlık. Uyanış ile pozitif enerji ve yüksek frekanslarla dünyanın bir ucundan diğer ucundaki insanlarla büyük bir ağ içerisinde. Bu güzelim enerji sayesinde neredeyse bütün kötü yönetimlerin maskesi düşmek üzere, deşifre ve ifşa olmuş durumdalar. Sadece kendileri farkında değiller. Ya da kendilerini deve kuşlu zannediyorlar.
Kollektif pozitif beyin denen bir akım var artık. Günden güne çoğalıyor, genişliyor ve iyilerin kötüleri alt edeceği bir döneme girdik.
Bir grup Japon bilim adamı yüz maymun üzerinde bir deney gerçekleştirdi. Maymunlara patates yıkayıp soymayı öğretmeye çalıştılar. İlk maymun beceremedi, ikincisi beceremedi, üçüncüsü, kırkıncı doksan dokuz derken yüzüncü maymun bu işi öğrendiği gibi, dünyanın her yerindeki maymunlar anında patatesi yıkayıp soymaya başladılar. Bu olay bile biz milyarlarca insan arasında pozitif enerji ile buluşabildiğimizi, yüksek frekanslar ile kollektif yüksek benliğe ulaşabildiğimizin bir örneğidir. Yalnız değiliz çoğunlukta ve çok güçlüyüz.
Nitekim dönüp baktığımızda şunu gördük; dünya halklarının birbirleriyle sorunlarının olmadığını, sorunun ülkeleri yöneten liderlerde, bir grup para babalarında olduğunu gördük.
Sevgili İnsan, biz bir bedenden ibaret değiliz, beden içine sıkışmış büyük bir ışık, büyük bir umut ve yaratanın muazzam bir parçasıyız… üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir olumsuzluk yoktur. Yeter ki görelim ve gördüklerimizi analiz edelim.
Hayat oldukça güzel ve yaşamaya değerdir. Işık ile sevgi ile kalınız.