Mustafa M. Atilla

Ateş kanyonun tam ortasındayız

Mustafa M. Atilla

Çankırı postası TV'de yaren gecesi proğramı yayınlandığında azda olsa merakımı yenemeyip seyrettim.Üzüldüm! doğrusu, sorsalar, garipser,küçümser bir yaklaşım

içine girdiğimiz bazı ülkelerin bile;.. Ayak’ta kalabilme,yenik düşmeme,ileri ülkelerle her

yönden mücadele gücünü yakalama adına yaptıkları takibime takılan çalışmaları, gözümün önüne geldi bir an,mukayese ettim.

Bu ülke insanları mecburiyetten mi,yoksa farkında oldukları yeni dünya düzeni için karınca ve arı gibi zamanla yarışarak bizim gibi geri kalmış ülkelere nal toplattıklarını görememek çok da karışık gelmemeli,halbuki

ecdadımızın neleri başardığını hepimiz çok iyi biliyoruz.

O yıllarda icat olunmuş bu oyunlar,teknolojinin olmadığı yıllardı,dünyadan bir haber yaşadığımız yıllardı, elektriğin yeni yeni yayıldığı yıllardı ve dünya üzerinde “sadece”

ağırlıklı olarak sömürü düşüncesi hakimdi,

harpten çıkılmış toparlanma dönemiydi,

sessizlik hakim,bugünün hesaplarının proje aşamasıydı fakat günümüz insanı, çoğalan insan üzerinden

sömürüyü ikinci plana atıp, nüfusu azaltma planı ve toprak el değişimi üzerin de yoğunlaşıyor ve tüm çalışmalar da buna göre hazırlanırken biz hala eski günler,eski oyunlar,eskiden şöyleydi böyleydi,neydi o günler diyerek sanki zamana yazık ediyor gibiyiz.

Tamam da ne yapmalıyız,en azından savurganlığı bırakarak,bugün den itibaren silah ve üretim konusunda yapılacak çalışmalara yastık altından destek vermeliyiz.

Hükümet nüfusu çoğaltma peşinde,Allahını seven bu Çankırı postası yaren geceleri yayınında ebemin tavuğunu kim çaldı oyununu Google de bir izlesin,bunlar gibi

yüz milyon insan daha çoğaltsanız ne olacak,

veya sokakta arasanız bulacağınız milyonlarca

vasıfsız,idrak ve düşünme sorunu yaşayan,

eğitimden yoksun bırakılan ayrıca dış ülkelerden sınırı aşarak yurda ne idüğü belli olmayan,yarın başımıza bela olacak insanları getirip vatandaş yapdığınız da bundan sonraki ülkenin hali ne olacak.Kestirmek çok zor.

Zaman herşeyi gösterecek,gösterse ne

olacak,ülke parçalandıktan sonra. Doğu ve Güneydoğu Anadolu toprakları altında yatan petrol

gölü için ah vah tüh mü diyeceğiz.

Ülkemizi ve dünyayı takip etmeyi,boşa harcanan zaman diye zihnimden dışlamıyor,

aksine ne zaman boş vakit bulsam ayrıntılı bilgi edinmenin fırsatını yakalamaya çalışıyorum.

Şu an üçüncü dünya savaşı sıkça konuşuluyor,

Bir tahminde bulunmam istenirse çıkacağı çok çok zayıf ihtimal derim. Artık ülke bazında nüfus planlamasının önemi kalmadı,küresel anlamda nüfus planlamasının kaçınılmaz olduğu bir dönemin içindeyiz.Ancak bu hızlı artış devam ederse,üçüncü dünya savaşı o zaman kapıda görünüyor olabilir.Bundan dolayı sanki son çıkıştayız gibi.

Gücü elinde bulunduranların rahatlarının şimdi olmasada yarın kaçacağını bildiklerinden yeni dünya düzeni çalışmaları her sahada artarak devam ediyor.

Bu konuya onun için değindim.Güçler kapışmaya başlamadan,bizlerin de zamanı iyi

kullanıp bu yaren sıra gecesi ve bunun gibi basit etkinlikler veya boşa harcanan iş gücünü,akıl yönünü kazanca çevirmeme ile zamanı boşa harcamadan elbirliği ile herkes kapasitesine,bilgisine göre bilhassa Yahudi sularının akışına bir taş koymalı.

Asla insanımızı, küçük görmek, tenkit etmek gibi bir düşüncenin içine girmem fakat vakit geldi,anlamak lazım,birbirimizi uyarmamız

lazım yoksa işin içinden çıkamayız.

Ülkemizin her bir insanı biz siz hepimiz herkes geriye,eskiye,geçmişe, fazlaca takılı kalmadan

bugün yeme içme satın alma, değiştirme,konfor

alanımızı genişletme gibi bir sürü tüketim birikintilerini güçlenmeden yana kullanması gerekmez mi.Bu yönde değişim şart değil mi? geleceğimiz için karınca kararınca,elden geldiğince ülkemizin menfaati için özverili bir yaklaşım içine girilemez mi?

Devletimize ait güvenli bir fonda toplanacak

paralar,güvenli insanlar tarafından pekala da

kayıt altına alınarak güce çevrilebilinir.

Farzedelim üçüncü dünya savaşı çıktı,biri bana anlatsın ekonomi yerlerde sürünürken, nasıl

toplu bilet almaya karşı koyabiliriz veya nereye kadar dayanabiliriz,nereye gidebiliriz,

Kime işte biz Osmanlının nesliyiz,buralar Atamızın emaneti diyebilir övünmeye çalışabiliriz,kim dinler,kim anlar,ufak kıyametin yaşanacağı anlarda siz ayrılın bu tarafa kim der.

Yani biz değişim geçirmediğimiz,titreyip kendimize gelmediğimiz her geçen gün

kayıptayız, zarardayız, Hükümet birşeyler yapmaya çalışıyor,bizler de taşın altına elimizi

koymalıyız.Nasıl mı?..Eğer bu hükümet işin ciddiyetini anlar,israfı bırakır,ciddi manada tasarufa yönelir,dediğim gibi üretim ve silahlanma desteği amaçlı fon kurarsa,halkıda

samimiyetine inandırırsa,vergi ve yastık altı destekle nasıl mı..nın cevabı gelir.

Yirmi yıldır ekonomik romantizm yaşandı geçti, bitti artık, gerçeklerle yüzleşme zamanı na geldi sıra.

Bu sadece bir öneriydi.. Çünkü kapı çalındığın da,yumurta çoktan çıkmış olur.

Başka bir öneri veya önerileri yorum kısmına

ekliyebilirsiniz.

Hayır bu gidişat iyidir diyebilenleri de önemserim doğrusu…Bana göre şimdilik küçük

çanlar çalmaya başladı.

Şimdilik duadan başka şansımız yok çünkü ateş kanyonunun tam ortasındayız.

 

Yazarın Diğer Yazıları