Mustafa M. Atilla

Bir meselem var…

Mustafa M. Atilla

Bir meselemiz var..Yoktan var olunmamış bir mesele,hep var olan süregelen,fakat bugün için daha fazla; meydanlar da, sokaklar da konuşulan, senli benli,sizli bizli özentisiz kullanılan kelimelerle ithamlarda da

bulunduğumuz meselemiz var. ADI DİN..

 

Mesele demek biraz yanlış olurmu?

bilemiyorum,fakat öyle yanılgılar içinde adını anıyoruz ki varlığının kabulünün de mezhepli ayrışmalarla, insan yaşamı içindeki inanç da ağırlıyor kendini.

 

Biz insanoğlu; dinin ne demek olduğunu tam

manasıyla idrak edebilsek veya eğip bükmesek,uzatıp kısaltmasak mesele olmaktan çıkacak ve gerçeğin akla uygunluğunda mahşere kadar yol gösterici rolünü üslenecek.

 

Eğip büktüğümüz için meselemiz var diyorum,

yoksa hiç kimsenin meselesi dinle olamaz,

haddimize mi düşmüş.Dinin varoluşunda hem fikiriz zaten,anlamıda,çıkış sebebi de belliyken geriye kalan tek şey mesele haline getirmemek

 

Dinin çıkış sebebi insanın yaratılmasıyla başlarken,bitişide yine insanoğlunun dejenere olmasıyla son bulacağını anlıyoruz biliyoruz.

peki meselemizin bir diğeri ne? Mesele: bu

mesafenin insanoğlunun elinde olması,,yani

insan; insana sunulan dünya kaderini rahatlıkla,uzatıp kısaltabilir,kendi ömrünü uzatıp kısalta bileceği, yaptıkları yüzünden kısalan kavimlerin helaki gibi.

 

İnsan yaratılışı ve yaşamı tek bir din adı altında yaratıcının lütfuyla sunuldu bize.Özel bir canlıyı yarattı aslında,mükemmel bir anatomi,

mükemmel bir ruhla sarıp sarmaladı,onu ona onuda ona muhtaç kıldı.değer verdi,önemsedi,

tasarladığı insanla gururlandı.

 

Yani din kısacası yaratılanla yaratan arasındaki bir bağın genel adıdır.Dinden bahsettikten sonra bugünkü din konusundaki meselemize ipeksi dokunuşlar veya kızgınlık belirtisi kelimeler kullanmadan,öğütleyici düşüncemin

iç huzuruyla düşündüğüm de anlıyorum ki,..

Din konusunda hayatın içinden yükselen seslere baktığımda; bir kısım maharetli fetvacılarla, diğer bir kısım insan da kendi

akıl yoluyla,kendince mantıksal kabul ettiği açıklamalarla kendi dünyalarında kendilerine göre dine yön veren açıklamalarda bulunmaktan çekinmiyor,zaman zamanda

cehaletin sarnıcından su içiyorlar.

 

Yeşil takkesini takan,sarığını saran,sakalını bırakıp,nasılsa karışan eden yok diye ortalıkta din adamlığına,yorumculuğuna soyunan binlerce hoca kılıklı adam, insan inancında öyle bir rol oynuyorlar ki kimilerinin ateist olmasına neden oluyor, kimisinide Allah sevgisinden

uzaklaştırıp korku tüneline sokuyorlar.benim meselem bu insanlar;hem sarıklılar yüzünden,

hemde kendini çağdaş sınıfına yerleştiren hatip insanların kendi din yorumları ile çapraz inanç

sorgusuna maruz bırakılıyor insanlar.kafalar karışık,kafalar allak bullak.Halbuki yaratıcımız tek bir cümlede açıklamış,ben size şah damarınızdan daha yakınım,daha gerek varmı sarıklının fetvasına,çağdaş din yorumcusunun söylemine,en önemlisi de,kendine aracı süsü veren insanların hin ve cin fikirlerine.Yapmayın

bu iş şakaya gelmez vebali ağırdır,altından kalkamazsınız sonra,çekin elinizi bu güzel dinin üzerinden,bırakın insanlar yaratıcısıyla baş başa kalsınlar,ona sığınsınlar ona güvensin,

onunla duada buluşsunlar,siz kim oluyorsunuz da o yetkiyi kendinizde buluyorsunuz.

 

Çizginin dışına çıkamazsın,kainatta olmasını dilediği her şey olacaktır zaten.Ben şahsen kendim; yaratıcımızla bağ kurmamda gereksiz

insanların düşünceleri ile değil,kendi akli

inandıklarımla bağlanmayı nihai hedefime koymuş biriyim.Nedir o! ..Bir yaratıcımız var,onun hayaliyle yaratıldık,..aslında direkt cennette yaratılacaktık,..söz dinlemeyen bir insanoğlu sayesinde denemeye alındık,aşağıya indirildik ve biraz aşağılandık ..her insandan din adına istenen ne! ..Her konuda doğru olmak,

hıyanet içinde bulunmamak,yaratıcıyı bilmek ve birliğini kabullenmek,onun gönderdiği peygamberlere ve kitaplarına kayıtsız şartsız inanmak,bir başka insana zarar vermemek,

namazla onu anmak ve yüceltmek,iyilikte yarışmak,fakiri fukarayı düşkünü kendin kadar düşünmek,yaşlı insanlara kol kanat germek,

akrabaya yardımcı olmak, komşunun rızasını kazanmak ve miskin olmamak.insanoğlunun

hiçbir şeyine muhtaç olmayan Allah, başka ne ister yarattığı kulundan,isteyecekleri bunlar gibi birkaç daha güzel hasletler.

 

Biz insanoğlunu yaratırken bunları yapacağını tahmin eden Allah,mecaz anlamda  bugün için hayal kırıklığı yaşadığı kesin.insanlar sapmış,

insanlar sapıtmış,insanlar itaatsiz,insanlar dini

anlamada kıt,inanmada zayıf,inkarda bonkör,

yasaklarda çiğneyici,helal haramda umursamaz,gurur ve kibirde istekli,ibadette üşengeç,çıkarı ve keyfine düşkün,mal mülk biriktirme de Karun gibi,rıza kazanmada cimri zevki sefada israfta bonkör,hesap günü toplantısını umursamaz,yaratılmanın amacını

kavrayabilme de aciz.insanın dinle arasında ki durum değerlendirmesin den çıkan sonuç; Bugün için sınıfta kalmış bir insanoğlu gerçeği.

 

Bu gerçekleri görebiliyorsak,dinden nasibimizi

almışız diyemiyorum ama farkında olduğumuz

kesin.

Araya hiçbir insanı vasıta olarak koymadan,

kutsal kitabı anlayacağımız dille okumak ve ona göre hayatımızı idame etmek ümidiyle

sevgiyle kalın.

Kıymetli okurlarım.

 

Yazarın Diğer Yazıları