Mustafa M. Atilla

''ÇAĞRI''...''The Message / ER-risale…

Mustafa M. Atilla

İşinde,mesleğinde en iyiyi yakalayabilmek için kimler neleri yapmış, nasıl yapmış acaba?.

Hatırlarsanız yıllar önce ramazan ayı içinde’’Hz. Hamza ’’rolü ile baş aktörlüğünü Antony Quen’in yaptığı islamın yayılışını ve Peygamber efendimizin hayatından kesitleri konu alan ’’Çağrı’’filmini.

Televizyon ve sinemalarda gösterime girdiğinde müthiş bir heyecanla izlemiştik.Hala daha sık sık beğeniyle aynı heyecan ve istekle seyredilmekte.Ne zaman seyretsem ilk seyrettiğim gibi zamanı ortadan kaldırmış,O yaşananları orada ben kameraya alıyormuşum gibi gelir ve ara ara keşke ben o zaman dünya da var olsaydım ve orada bulunsaydım da diri diri kız çocuklarını toprağa gömen zalim insanlara bir kılıç ta ben vurabilseydim diye düşünmüşümdür hep.

Her zaman zevkle izlediğim filim hakkında kısa zaman önce biraz araştırma yapmıştım, birçok kez bıkmadan usanmadan izlemişimdir. Paylaşmak istedim.

Çünkü! niyetim bu güzel filimi zihinlerde canlı tutmak.

Çok büyük kadroyla, aşağı yukarı yirmisekiz ülkeden topladıkları insanlarla 10.000.000 dolar bütçe ile 1976 yılı yapımı,2 saat 57 dakika metrajlı filimin çoğu Libya, kalanının Fas’ta çekilen,2016 yılında yeni versiyonu ile ülkemizde vizyona giren,yönetmeni Suriye asıllı, Amerikalı Mustafa Akkad; Bu filimin müziğini Londra senfoni orkestrasının şefi Maurice jarr’e yaptırır.

Yönetmen; Mustafa Akkad, kafasında oluşturduğu film; senaristi ile birlikte filme uygun tipler,karekterler,üzerinde yıllarca çalıştığına eminim.

Bu yapım için, toparladığı kadroyu, film setlerine hazır hale getirmeye çalışması bile çok güç ve büyük efor ister.

Çok büyük bir organizasyon olan bu gibi yapımlar; çekimleri, barınmaları, kostümleri vs ayrı ayrı özel itina isteyen titiz çalışmalar sonucunda ortaya çıkar.

Peygamber efendimizin hayatı beyaz perdeye aktarılamaz gerekçesi ile birçok Ortadoğu ülkelerinde bir dönem yasaklandı.

Muhammed’in temsili ve filim müziği için caiz olmadığını savunanlar ‘’Müziğin girdiği evde melekler bile kaçar, bu yüzden caiz olmaz diyenler olmuş.

Görüntü ve resim için de, oysa Kaliforniya üniversitesinde okurken görüntü nazariyesini Müslüman bir Arap olan Hasan ibn Heysem’in icat ettiğini öğretmişlerdi bize der yönetmen Akad.

Efsanevi boksör Muhammed Ali, Bilali Habeş rolünde oynamak istemiş ancak Mustafa Akad bunun filmin mesajının önüne geçer diye bu isteği reddetmiş.

Filim müziğini yapan jarre,bu projeyi kabul ettiğin de sıkı bir çalışma ile bu müziği çok kısa zamanda ortaya çıkarabilicekken,müziği yapabilmek için o dönemi, o mekanları hissetmesi, o atmosfere kendini verip ruhunda hissetmesi gerektiğine inanarak o harika müziği,filmin konusuna uygun o ezgiyi çıkarmak için iki yıl,evet yanlış anlamadınız tam iki yıl islam ülkelerini dolaşmış,iki ayda çölde çadırda kalmış.

İslam aleminin gündemindeki yerini koruyan bu şahaseri; filmleştiren Mustafa Akad neyi amaçlamıştı?. Onu da şöyle açıklıyor, İslam’ı; Batıya kendi dilleri, kendi bir kısım oyuncuları ile ve en önemlisi kendi mantıklarıyla anlatmaktı.

Örnek; Habeşistana iltica eden Müslümanların; Habeş kralı Necasi’nin, ki Hıristiyanlık ve Hz.İsa ile ilgili diyalogların kasıtlı olarak uzun bir yer verdim diyordu iyice anlatabilmek için.

Filimde esirlere yapılan muamele ve okuma yazma öğretecek esirlerin serbest bırakılması gibi islam anlayışından bahsetmesi bile kayda değer unutulmaz düşüncelerdir.

Filmin finansmanını Kuveyt,Libya, ve Fas üçlüsü eşit bir şekilde karşıladıkları gibi oyuncu desteğini de bu ülkeler yapmış.

Bu filme finans desteğini esirgemeyenlerden biri de Adnan kaşıkçı

adlı Suudi bir milyarderdi. Amerika’dan gelip bu filimi çekebilmesi  için Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta bir ofis açarak Acıpayam ve buradan desteğini sürdürdü diyordu ünlü yönetmen.

Bir ara İslam’a zarar vereceği düşünceler ortaya atılmış, Adnan Kaşıkçı ve ülkeler desteği kesseler de sonradan yer belirtmeksizin çekimler için bir çok ülkede destek sağlamışlardır.

Filmin sahnelerini önce İngilizce çekiliyor sonra Arapça çekiyorduk,nedeni Araplardan oluşan ekibin sahnede yapacakları hareketlere aşinalık kazansınlar diye çekimleri böyle yaptık diyor.

İngilizce nüshasında Hz. Hamza’yı Antony Quinn, Arapça nüshasında Abdullah El Gays temsil etti.

Film başlamadan önce ve sonrası birçok sorunla karşılaşılsa bile sorunları aşarak filmi tamamlayan yönetmen, senarist ve ekibin çok güzel bir iş çıkardıklarına inanıyorum ki bu filmi köşeme taşıdım.

Bu film bu kadarla bitmiyor, perde arkası, yaşananlar,tehditler, araya giren siyasi aktörler, krallar derken Mustafa Akad’ın ilk ustalık eseri olarak ortaya çıkmış bir yapıttır.

O kutsal topraklar üzerinde çekimi yapılmamış olsa bile, benzer yerler, Kabe, dağlar, tepeler çöl ve bunlar ile ilgili uygun yer ve seçimler filim sanki Arabistan'da çekilmiş izlemi oluşturduğundan fazla önemsenmemiş ki bu konu hiç konuşulmadı. Eser sinema filmleri sıralamasında on üzerinden sekiz aldı. Bana göre on üzerinden on tam puan almalıydı.

Demem o  ki;

Değerli okurlarımdan seyretmeyenler varsa, seyretmeye değer bu muhteşem eseri en kısa zamanda seyredip, zihinlerinin bir köşesinde unutmamak üzere yer oluştursunlar.

 

Yazarın Diğer Yazıları