Geçmişin hapsinde yaşamak…
Mustafa M. Atilla
Geçmiş zamana takılıp kalan insanlar için yazılacak,yazılması gereken yazıyı köşeme yazma gereksinimi, yine duydum.Bunun nedeni kendimce sebeplere dayalı..Düşünce ve kültür seviyesinde en doğruyu ortak dilde yaşamak..
bilgi ve görgüye dayanır.
Geçmişin Hapsinde Yaşamak
Geçmiş... Hepimizin bir şekilde sığındığı, bazen unutmaktan korktuğumuz,bazen unutmak istediğimiz, bazen de unutamadığımız bir diyar. O günlerin kokusu, korkusu,sesleri, yaşadıkları,hissettirdikleri,her şey bugün gibi zihnimizde. Ama sürekli geçmişe takılıp kalmak, ruhumuzu bir kafese hapsetmek gibi geliyor bana.
Evet, o anlar güzeldi belki. Ya da zorluklarla doluydu ama bizi biz yapan parçalar,zaman diliminde yaşananları barındırıyordu. Peki öyleyse! Şimdi ne olacak? Geçmişin gölgesinde duran, hayatın akışını kaçıran bir ruh olarak mı kalacağız? Yoksa geçmişi olduğu gibi kabul edip, geleceğe bir kapı aralamaya cesaret mi edeceğiz?
Unutmayalım sevgili okurlarım, geçmiş bir öğretmendir, ama bir ev hane değildir. O anılar, hatalar,zaferler,yaşananlar bugünkü senin temel taşlarını oluşturdu. Ama sürekli geçmişin tozlu sayfalarında gezinmek, geleceğin verimli günleri için bembeyaz sayfalarını yazmana engel olacağından fazlada takılıp kalmanın bir anlamı olmayacağını savunanlardan biriyim.
Hayat, geçmişle geleceğin tam arasında yaşanır: Kendine sor, şimdi ne yapmak istiyorsun? Geçmişi içi dolu bir sırt çantası gibi sırtında mı taşımak istiyorsun?,beyin içi
hücrelerinin tamamamını geçmişle mi doldurmak istiyorsun? yoksa onu tüm ağırlığıyla sırtından atmak, önüne yarınlara mı bakmak istiyorsun? omzuna yüklemek zorunda da değilsin. Hafiflet,boşalt rahatla ve önüne bak diyorum.
Geçmişin bir parçası olabilirsin ama onun tutsağı olma,tüm gayem o. Çünkü sen, yaşadığın her anda yenilenmeye, büyümeye ve ilerlemeye layıksın,ben böyle düşünüyorum.
Senli benli konuşmam da kadim şehrin insanını ve samimiyetini bildiğim içindir.Elbette geçmiş hepimiz için önemlidir fakat eğer geçmişe sıkı
sıkı tutunursak yeni ve taze bilgiler zihnimiz de
tutunamaz.Güncel bir örnekleme ile daha iyi anlamış oluruz belki,sabit diske yeni dosyalar yüklediğimiz zaman eski dosyaları,verileri silmediğimizi düşünürsek verimliliğin düşmesi
gibi bir durum..Ayrıca beyin kapasitesi sınırsızdır diyorlarsa da öyle olmadığını bilmemiz gerek.bir dalda,bir branşta,zorladığın bir konuda belki,odaklandığın çalışmalarda belki,beynin kendini yenileyen bir organ olması
münasebetiyle eski,geçmiş,eski zamanlar gibi
bilgilerle dolu olan zihin yeni bilgilere yer açmakta zorlananilir.O nedenle artık eskisi gibi
ezberimde kalmıyor,unutuyorum,siliyor beynim
diye söylenmelerimiz ondan.
Ne geçmiş ne gelecek tam anlamıyla bizim kontrolümüzde değil,sahip olduğumuz tek an
“Şimdidir” gelecek dahi değildir.
Bugünün gençlerinin ağzından da geçmişe takılı kalan insanımız için biraz haklılığımı teyit ettirme adına biraz bir şeyleri aktarmak hiçte fena olmaz diye düşündüm.
Bizler gibi mütemadiyen eskiden,eskiler,o zaman,o zamanlar da kalanlar için gelecek gelecekte,ileri ileride,önümüzde önümüzdeki yıllarda düşüncesine sahip genç nesilin geçmişe dair kuramını anlatıyor bu bölüm.
Sevgili Geçmişte Kalan büyüklerim.
Sizin zamanınız, bizim için bir efsane gibi. Ellerinizle tuttuğunuz kitaplar,rüzgârda savrulan yapraklar ve yıldızlara toprak damda uzanarak çıplak gözle baktığınız o geceler… Bizim için birer hatıradan ibaret. Her şeyin daha yavaş ve daha insana dair olduğu bir dönemde yaşadınız, bunu biliyoruz.
Şimdi her şey çok hızlı. Anılar bir ekrandan diğerine akıyor ve zaman, sanki hızla
parmaklarımızın arasından kayıp gidiyor. Ama bazen, derin bir nefes alıp sizin zamanınızı hayal ediyoruz. O zamanlar insanın insana dokunabildiği, bir arada oturup sessizliği paylaşabildiği o anlar, bizim için bir hazine gibi.
Belki biz, sizin sahip olduğunuz o sade güzellikleri kaybettik. Belki de siz, şu an bizim gördüğümüz bazı çağın getirilerini hayal edemediniz. Ama bilmenizi isterim ki,insan kalbi zamandan bağımsızdır. Sevgi, özlem ve umut, her çağda aynı şekilde yankılanır.
Sizin zamanınıza hayranlıkla bakıyoruz, inanın her ne yapıyorsanız, her neye inanıyorsanız, bir anlığına bile olsa durup etrafa bakın. Çünkü biz, şu an, sizin o berrak gecelerde baktığınız o aynı yıldızlara bakıyoruz fakat gördüklerimiz çok farklı şeyler.Dokunmak istediklerimiz farklı,
hayallerimiz farklı,şartların ortaya koyduğu yarınımız için bakış açımız farklı,yer kürenin üzerinde ki sağa sola koşan oturan,yürüyen insanlar farklı,o nedenle sizin gibi eskiye düne,maziye takılı kalmak gibi bir lüksümüz yok.
Geçmişe takılı kalmak birazda boşluktan,
rahatlıktan,olsa gerek.Her geçen gün çürüyen,bozulan dünya bizlere o'kadar şey anlatıyor ki, sizler gibi anılarda eskiye yolculuk yapmak,sanırım sizlerle son bulacak..
Bu sohbet için sana teşekkür ederim genç
arkadaşım.Dedikten sonra;
Hayat ilerledikçe; geçmişin zihnimizdeki sabit yerleşmiş görüntüleri,günümüzün verimli potansiyellerini sınırlamaya başlar.O nedenle
geçmişi yeni versiyonlu gelecekle güçlendirerek sürdürülebilir verimli bir hayatı
yaşayabilmek insanın kendi elinde.