Mustafa M. Atilla

Kainat yargısının işleyişi…

Mustafa M. Atilla

Dünyaya niçin getirildik diye düşünürken;

Dünyaya gelen her insanoğlunun düşünmesi gereken, en ama en önemli,özellikle gençlere

söylüyorum ilk sıraya koyması gereken akıl çalışması;..ölümden sonra gidilecek,girilecek olan yer, hazırlanmış cennet ve cehennem dir.İnanalım veya inanmayalım,umrumuzda olsun veya olmasın kaçınılmaz son budur.

 

Madem iki yerden biri zamanın tanıklığında ölümlüye; sonsuz alemde ev sahipliği yapacak,

öyleyse öncelikli konu olmalı diye düşündüğüm için yazdım.

 

Ey ahali; cennet mi kulağa hoş geliyor,yoksa cehennem mi?yahut şöyle sorayım,cenneti mi yeterince araştırdınız yoksa cehennemi mi?

Vazgeçtim, en fazla cennet mi ilginizi çekiyor,

cehennem mi?Bu nasıl bir soru ! Hayda..

Tekrar sorumu değiştiriyorum,cennete mi? girmek istersiniz yoksa  cehenneme mi atılmak istersiniz.Amma da yaptın ha! Mustafa M Atilla

Kim ister ki cehenemi,.. dediğinizi duyuyorum.

 

Daha önce sormam gerekliydi, olsun! şimdi sorayım, Cennetin ve cehenemin olduğuna

inanıyor musunuz?..var olduğuna inanıyorum fakat tamamen değil veya kesintisiz,kuralsız inanıyorum,şüphe duymadan…Yahut da kısa yoldan ilgili bir başka soruyu da şöyle sorayım,

Cennete nasıl girilebilineceğini biliyormusunuz? “elbette”,Nasıl?şöyle şöyle yaparsan,işte bu yolu takipedersen,bunlardan şunlardan uzak durursan,inancını rabbine kanıtlarsan,o da seni  affederse gireceğiz…Güzel! neden güzel,geçici dünyaya verdiği önemi böyleyse,kim bilir

sonsuzluğun cennetin de neler hazırlamıştır ki,

insanlara, birkaç önemli başlık altında girebilmenin anahtarını da apaçık anlatmaya çalışmış kutsal kitabın da.Yine bir soru daha!

 

Cehennem hakkında ne düşünüyorsun peki? hayır hayır orası hakkında hiç bir şey düşünmek istemiyorum, Neden! çünkü ateş,

Çok doğru, nereden biliyorsunuz? biliyorum

Etrafa bakar,kötüleri,canileri,acımasızları görür,hıyanet içinde olan bedbaht insanları tanır,hainleri sorgular,her birinin bulaşıcı bir virüs gibi olduklarını, onların cezai işlemlerinin bir yeri olması gerektiğini düşündüğüm için,ateşin ancak temizlediği,yakıp kül ettiği

cehennemin varlığını hatırlattıkların dan  biliyorum.

 

Peki bu yaşa kadar size cennet ve cehennemle ilgili herhangi bir mesaj verildimi? Hayır mı..

yoksa verilmiş olabilir de siz mi farketmediniz.

 

Nasıl yani! Şöyle! Yılın, ayın,günün herhangi bir vaktinde,olur olmaz bir yerde karşılaştığınız

bir olay,yaşadığınız vakalar, gördüğünüz çok

ilginizi çeken tabiat ana ve içindeki böcekler,

balıklar,denizler,denizlerin içinde yaşayan canlılar,toprağın içinde yol alan kemiksiz solucan,hasta bir hayvanı yiyen yırtıcılar,kalan gideni temizleyen minik kurtlar,koşuşturan karıncalar,gece karanlıkta ışık yayan ateşböceği,yumurtlayan tavuk,iki zar arasından çıkan bembeyaz hijyenik tertemiz süt, çorak topraktan ekşi tatlı,mayhoş meyveler,

başaklar,çölde susuz yetişen hurmalar,sular,

bütün bunları gördüğünüzde cennetten bir haber olabilir mi. Veya yaratıcının muhteşem yaratma gücünü,onun herşeye hükmedebileceğini,bu dünyada yarattığının kat katını orada yaratacağının sözünü vermesi

Bize anlatmıyor mu? keyifli dünyayı,daha çok keyifli olan cennetin varlığını…

 

“Gece ıssız bir kanyonun içinden, ayışığı ve yıldızlı gökyüzüne baktınız mı hiç.Eğer özel bir an yaşamak istiyorsanız,çatak vadisinde, ay ışığının ceviz ağacı yaprakları üzerinden salına salına geçerken, öbür taraftan yıldızların parıldadığı bir gecede uyku tulumu içinde,ceviz kütüğü de yanınızda yanarken görebileceğiniz bir cennet vadisi alıp götürebiliyor sizi başka bir aleme.”Yıl 1982 sortgin köyü Çatak”cennetin azını tanımlayacak bir yer.

Cehennem konusuna girmeden güzel bir hatıramın esintisi canlandı,bağışlayın değerli okurlarım araya sokuşturu verdim işte.

 

Yaşarken savrulabileceğimiz yerden biri de cehennem,öyle tatlı bir huzur alınacak bir yer değil,işte şöyle,işte böyle diyebilmeyi de  istemiyorum,kesin olan bir şey var o da kötü insan olma ve yaratıcının varlığını,bir ve tek oluşunu onaylamayan insana verilecek cezanın

artık siz ne derseniz deyin,çukuru,fırını,ateşi

yüksek dereceli pişirme solaryumu,belkide

güneşe çok yakın bir krater vahası. Siz nasıl aklınız da tasarlasanız orasıdır.

 

Hayatın iki önemli sınavından bahsediyorum,bu sınav öyle kolay bir sınav ki,tüm maharet; sorulara odaklana bilmeyi bilmede,..odaklandın mı gerisi gelir zaten.Neden kolay!çünkü sınavın soruları kitap halinde,ayet ayet, fasikül fasikül

hazırlanmış biz akıl sahibi tüm insanoğluna gönderilmiş.Yeter ki anlayarak oku,çöz soruları,

geç sınıfı, eğer ihtisasını da bu alemin

yobazlarından uzak durarak yaptınmı,kazandın

demektir.

Anladığın dilde soruları okuyamazsın,ancak

arapça okuyabilirsin diyen bir öğretmen (Hoca)

anlayışı ile bu sınava hazırlandın mı,kazanma

şansın başlamadan bitmiştir.Çünkü ben bu sınava hazırlanmanız için soruları ayet ayet,açık ve anlayabileceğiniz şekilde,yani sizin

seviyeniz de gönderdim diyen yaratıcımızın gayesi, dil din ırk değil kulun sınava odaklanma

daki başarısı.Belki teferruat seni beni aşabilir

fakat çıkması ihtimal soruları anlamak zor değil

 

Sevgili peygamberimizin dilini(Arapçayı) önemsiyorum,hemde çok,Kuranın güzel sesli okunmasını,akustik ses yapılanmalı bir ortamda, doyumsuz bir hazla dinlemenin ayrıcalığını iyi bilenlerdenim. fakat günlük konuşma,anlama ve okuma dili ne ise o dilde sınava hazırlanmalı diyorum.

 

Aksini söyleyen,zat ve zatlar,insanların mahşerde ki sınavlarına şerk koşmuş, yanlış müdahalede bulunmuş olacaklardır...Önemli olan sınavı geçmek,cevap anahtarı, sonuç ve puan belgesini sağ elden alabilmek.

 

Acaba; Sakın ha başka dilde okunması günah

diyen ve mütemadiyen manasını,açıklamasını öğretmeden sadece gece gündüz,harıl harıl arapça okutmaya,çalışan hocaların sınava bakış açısını yeniden gözden geçirmesi dileği

ile

Şansımız açık olsun inşallah.

Yazarın Diğer Yazıları