Sona eriş…
Mustafa M. Atilla
Konu konu içinde çığlık atsa da ben hiçbir
kimseye yön vermek niyetinde değilim. Çünkü herkes benim ben diyor,burnundan kıl aldırmıyor.
Yaşamın en tatsız tarafı ne biliyor musunuz?
kıymetli okurlar! sona eriş şekli…Nasıl bir sona
eriş şekli derseniz; başkalarının elinden olan çaresizce,acımasızca isabet eden şekli. Yoksa ecelle gelen son, takdiri ilahiden geldiği için baş göz üzere der, öteki alemin yolunu sevinçle,
inançla gözleriz.
Tatsız tarafında ki sondan biri de pisi pisine sona varmak,bunlardan biri de küresel güç dediğimiz gafil insanların acımasız kehanet sırlarında saklıyken yeni yeni,her tarafı etkisiz eleman haline getirdikten sonra aleni olarak çığıra çığıra çığırtkanlıklarında yatan, güçden kaynaklı hakimiyet ve dünyayı tek elden
istedikleri gibi yönetmek.
İnsan hayatına şerh koyma planlarını kısa zaman önce ne ile yaptılar virüsle,bundan dört yıl önce binlerce insanı hayattan koparan sona eriş şekli neydi? hazırlıksız yakalandığımız,
mikroskop altında bile zor görülebilen, insan eliyle laboratuvar ortamında oluşturulan zerreciklerin insan nüfusunu azaltma daki ilk
küresel boyutta ki ciddi çalışmaları.
Bir anda korku yaratıldı,sendeledik,panik olduk,
tatsız sona doğrumu gidiyoruz diye düşünmeye
başladık,doğru değilmi?..bir süre kapandık,
kapatıldık,sonra yola köprüye değil bilime,fene,
kimyaya önem veren ülkelerden aşı bulundu haberi gelecek,bizde alıp yaptırabiliriz diye ümitle ardı ardını kovalayan sıkıntılı günleri yaşadık,yaşamadık mı? yaşadık..insanlar yaşarken bir anda toprakla tanıştılar,hala da tanışıyorlar,işte bu başkalarının elinden gelen
Pisi pisine olan sona eriş şekli.
Şimdi soruyoruz aşıları üreten, Atatürk’ün 1928 yılında kurdurduğu Hıfzıssıhha enstitülerini hangi amaçla kapattık. Zorlu yıllarda kurulmuş,
bir sürü aşıyı insan sağlığına amade kılan
Refik Saydam Enstitüsünü 2011 yılında kapatma kararının nedeni neydi? bilmediğimiz için ancak hangi amaç vardı diyebiliyoruz.
Aslında amacı tahmin etmek hiçte zor değil,
bir el,bir elle kol kola girmiş öteki bir başka el,siz zahmet çekmeyin,biz size bulur buluşturur veririz diye tutturan bir başka öteki eller var sanki.Bir zamanlar aşı ihraç eden ülke; her şeyde olduğu gibi, aşı ithal eden ülke oldu.
Kurulduğundan itibaren toplumu kırıp geçiren çok başarılı üretim sürecinde BCG,Kuduz,
çiçek,tifüs,serum,gazlı kangren anti serumları,
fibrinojen,en son AIDS araştırma çalışmaları
bile yapılmışken şehir,şirket hastane rantı uğruna kapatılmıştır.Neyse ki bu hatadan covid
virüsü nedeniyle dönüldü,akıl başa gelince
Hıfzıssıhha enstitüsü de kıymetlendi.2028
yılında hizmete açılması planlanıyor,bu bence
hatadan dönülmüş sevindirici bir durum.
Kapatın,ithal edin,tarımı yok edin,hayvancılığı
yapılamaz hale getirin,yüzyılların birikimlerini satın,hazine arazilerini satın,yeraltı altın
madenlerini çıkarıp götürmelerini sağlayın,
dünyada ne kadar millet varsa hepsini çağırın
gelsinler vatandaşlık verin,gülün eğlenin,
tıkabasa yiyin kol kola girdiğiniz insanların refahı ve mutluluğu için kul hakkını düşünmeden ahalinin kesesinden mertlik yapın,insanları evden çıkamaz hale getirin, arzuhalcide dilekçeyi de umursamazca şöyle yazdırın,bittik,battık,imdat,dış güçlerin oyununa
geldik,aldatıldık.
Yahu konuya neyle girdim, nerelere geldim,
Aslında herkesin anlaması gereken, sona eriş şeklinin çeşitliliğinden bahsettim..
bunların,yapılanların,yapılmak istenenlerin,
bizi;yani ülkeyi hangi sona erişime
götürdüğünün acı olan tarafı da var o da, bir
adım ileriye gitmeyi başarmak istemiyoruz,
başarıda önü kesilen herşey ileride bize sıkıntılı günlerin habercisi olacak.
Bugün için en mutlu olduğum şey,aklını kiraya veren insanların söylemlerine bakmadan,
yollarına,hedeflerine doğru ilerleyen ve kılıçlarını,küresel güç odaklarına bir şeyler
anlatma babında yukarıya kaldıran akıllı,zeki,
çevik, çiçeği burnun da cesur asker gençlerimizin varlığının gün geçtikçe artması.
İşin içinde,bir bit yeniği veya entrika yoksa eğer.Artık öyle olmuşum her buzağının altında
inek arıyorum.
Ülkemiz; kim olursa olsun herhangi bir güce boyun eğecek bir ülke olmadığını anlatması lazım,çünkü ülkemiz üzerinde bir ameliyatın
planlarının yapıldığı günlerden geçiyoruz.
Bugün için ikinci bir mutluluğum, Hıfzıssıhha
Enstitüsünün yeniden açılıp,hayata geçirmeye çalışacakları,yeni yeni virüs ve mikroplara karşı
hazırlıklı olacağımız günlerin yakın olması,
Ülkem ve milletim adına sevindirici.
Ne kadar yaşanmış acı ve ızdırap yüklü hikaye varsa arkasında cehalet ve şımarıklık var.
Narinlerin hayatlarını ellerinden alanlara lanet
olsun..
Eminim ki, Narin şu an cennette,suçlular cehennemi boylayacak,çektiği acının hesabını
mahşerde verecek.Belkide hiç acı duymadan
öyle aileden çekip almış da olabilir narini,Yüce
yaratıcımız.