VANGÖLÜ
Nedim İlikçi
Güzelim Yaşam
Değerli okurlar; insanoğlunun en çok şey öğrendiği eylemlerinden biri de gezmektir. “Çok okuyan mı yoksa çok gezen mi çok şey bilir?” tartışması, bildiğim kadarıyla henüz cevabını bulamadı. Bana göre çok okuyan da çok gezen de çok şey öğrenir. Ancak hem okuyan hem de gezen insanlar daha çok şey bilirler diye düşünüyorum.
“Vangölü- Güzelim Yaşam” isimli gezi kitabı, Vangölü havzasında yer alan yerleşim alanları ve tarihi-turistik yerleri anlatmaktadır. Yazarımız bu gezisini gemi ile denizden yapmıştır. 1980 yılı öncesi Vangölü kıyısında yer alan yerleşim birimlerinde gezip gördüklerini, duyduklarını, duyumsadıklarını ve yaşadıklarını yazıya dökmüş ve bu gezi kitabını vücuda getirmiştir. Kitabı okuyunca Vangölü havzasının kırk yıl öncesi ile günümüzdeki durumunu kıyaslama şansı elde edeceğimizi de belirtmek isterim.
Yazarımız kitabının girişinde “ Sevgili okuyucu, eğer biraz vaktin varsa seninle bir Vangölü yolculuğu yapalım. Böylelikle zengin doğanın, yoksul fakat soylu bir yaşamla nasıl kaynaştığını görüp, türlü uygarlıkların oluşturduğu tarihsel- folklorik ve turistik bir film izlemiş olalım.”diyor…
Seyahatine Tatvan iskelesinden başlıyor. Tatvan- Ahlât arasında gördüklerini yazıyor. İlk durağı Ahlât iskelesi oluyor ve Ahlât’ta gördüklerini, duyduklarını ve yaşadıklarını yazıyor. Ahlât’ta ki tarihi eserleri yazarken Ahlât’lı mimarlardan bahsediyor.”Bu ölümsüz mimarlar Ahlât dışında da çalışmış ve ölümsüzlüğe damga vurmuşlar. Divriği’de ki Ulu Camii, Tercan’da ki Mama Hatun Türbesi ve Konya’da ki Alaattin Camii’ni hep Ahlât’lı sanatçılar yapmışlar.”diyor… Ahlât’tan Adilcevaz’a geçiyor. Adilcevaz’ın türlü çağlara ait kalıntılarla dolu olduğunu söylüyor. Adilcevazlı halk şairi Hatipoğlu Hasan Ertürk’ün bir dörtlüğünü okuyucularla paylaşıyor.”//Dinleyin ağalar hikayetim var./Züğürtlük elinden şikâyetim var./Gurbete gitmeye bir niyetim var./Benden öğde çarık giydi züğürtlük.// diyor… Adilcevaz’dan Erciş’e giderken kıyıya yanaşıp Suphan Dağı’na çıkıyor. Dağ yolculuğunda gördüklerini ve yaşadıklarını okuyucular ile paylaşıyor. Erciş iskelesine geliyor ve Erciş’in tarihi güzelliklerini ve üzüm bağları ile ilgili bir bilgiyi paylaşıyor. “Erciş üzüm bağları ile dolu. Belli ki Dionysos Hindistan’dan yola çıktıktan sonra Vangölü’ne inmiş ve Erciş’te bağcılık dersleri vermiş.” Diyor… Erciş’ten Ernis iskelesine geliyor.”Esrük Dağı ile Vangölü arasına sıkışmış bu küçücük yerde cumhuriyet döneminin bir yapıtını görüyoruz: Alpaslan Köy Enstitüsü… Şimdi öğretmen okulu olarak anılıyor.”Diyor… Ernis’ten Van’a geliyor.”M.Ö. XIX. yy.da Asur kraliçesi Semiramis tarafından kurulmuş olan Van’a M.Ö. 1000-900 yılları arasında Urartular yerleşmişlerdir.”diyor…”Van’da sabah çayını bir kahvede içmek, doğunun birçok kentinde olduğu gibi, çayların en güzelini, dostlukların en içtenini yudumlamak demektir. Dostça bir karşılama ve yürekten merhabalar, Bendimahi şelalesi gibi gürül gürül”Diyor…Van’dan Tamara’ya gidiyor. “Adada 653 yılında Tehodor Raştuni’nin yaptırdığı manastır ve 915-921 tarihleri arasında Vaspurakan Kralı Gagik I.in yaptırdığı saray, kilise ve kütüphane bugün birer taş yığını olarak göze çarpıyor. Ayakta duran tek yapıt, görkemli kilisedir.” Diyor… Adadan ayrılıp Reşadiye üzerinden Tatvan’a gidiyor. Gemi Tatvan’a yanaşırken “Tatvan’ı uzaktan çepeçevre seyretmek doyumsuz bir tablonun karşısında bulunmaya benzer.” Diyor… Nemrut Dağına çıkıyor.”Nemrut turizm açısından üzerinde durulması gereken bir dağ, ama bu ilgiyi kim gösterecek? Bu dünyanın en ilginç krater gölü doğa ile paylaşır yalnızlığını…”Diyor… Buradan Bitlis’e gidiyor ve Bitlis’in tarihi ve turistik yönlerini kitabında işliyor. Kitabın bitiminde “Yolculuğunuz iyi geçtiyse, Vangölü ve yöresini az da olsa tanıtma görevini yerine getirebildikse bundan mutluluk duyacağız.” Diyor ve kitabını sonuçlandırıyor.
“VANGÖLÜ-Güzelim Yaşam” isimli kitap Abdullah Tekin tarafından yazılmış. Yazar kitabını babası Yusuf Tekin’in anısına ithaf etmiş. Kitap Ankara’da 1980 yılında Karacan Matbaası tarafından basılmış ve 87 sayfadan ibarettir. Bu kitabı okuyarak yazarımızın engin kültüründen faydalanmak gerektiğine inandığımı belirtmek istiyorum. Van’ımızı ve Van havzasını yazarımızın gözleri ve duyguları eşliğinde gezmek ve öğrenmek isteyen herkesin bu kitabı mutlaka okumasını tavsiye ediyorum. Kalın sağlıcakla…