Nimetullah Arvas

SELAHADDİN EYYUBİDEN MESAJ VAR

Nimetullah Arvas

Şam’da Emevî Camiinin kuzey batısında dar bir sokak içerisinde zarif bir bahçede kokulu çiçeklerin ortasında yeşil sarmaşıklar sarılarak yükselen Selahaddin Eyyubi türbesine giriyorum. Bu ufak türbe şimdi bakışımda haysiyet ve din sağlamlığını gösteren yiğitlik ve cesaret kahramanı eşsiz muhteşem cesametiyle yükseliyor. Yeni bir haçlı fecaatiyle uyuşan kederli kalbimde eski Hristiyanlığa karşı İslamiyet’in bu amansız mücahidinin intikam dolu hissiyatının uyandığını hissediyorum.

Bu büyük türbede bulunan İslam serdarı olan Selahaddin Eyyubi’den başarılarının sebeplerini sormak istiyordum. O ruh arzumu anlamış gibiydi. Sanki kulaklarımın içinde gaipten sesler işitiyordum. Hayal ve düşüncelerim Orta Çağ Haçlı muharebeleriyle meşguldü.

Türbenin başında diz çökmüş olduğum halde Rabbani bir ilham ile zihnimden akşedilmekte olduğunu hissediyordum. Şüphesiz şu dakikada Selahaddin Eyyubi’nin ruhu bana diyordu ki;

(Ey saf genç! Siz Müslümanlara ümitsizlik ve felaket olmadıkça kesinlikle uyanmaz ve gözlerinizi açmazsınız. Keşke bu halde bile uyanabilseniz. Gerçekten etrafınızı kuşatan felaketleri keşfedebilseniz yine bahtiyarsınız. Fakat zannetmem vefat tarihimden yedi buçuk asır geçtiği halde şimdi Müslümanların Hristiyan Haçlı muharebelerini unutuşuna, Batı Hristiyan kalplerinin değişmiş olmalarına ihtimal vermelerine şaşırıyorum. Ben onları mağlup ve perişan ettiğim zaman ruh hallerini tamamen anlamış ve bunların yalnız Kudüs’ü kurtarmak maksadıyla yola çıkmadıklarına, maksat ve gayeleri hilali baş aşağı ederek İslamiyet’i ortadan kaldırmak üzere birleşmiş ırkçı ve gaddar insanlar olduklarına inanmıştım. Nitekim yedi asırlık olaylar bunu tamamen ispat etti. Yine o eski kalplerine, o eski taassuplarına, o eski kinler, o eski Haçlılar yaşıyor. Ve şimdi daha müthiş kuvvetlerle ehlî İslam’ı (sosyal, siyasal, fikri ve ekonomik yönden) esaret pençesi altına almakla meşgul bulunuyor. Bütün şu acı hakikatler üç yüz milyonu uyandıramıyor (Şimdiyse bir milyar iki yüz milyon). Kendi istekleriyle bunların cani ve vahşi emellerine kendi kendinizi teslim ediyorsunuz. Ben eski Haçlılar ile yeni Haçlılar arasında hiçbir fark bulmadığım gibi ikilik ve ittifaksızlık içinde ehli salip hücumlarını durduramayarak nüfus ve paralarını kaybeden eski Müslümanlar ile aynı illetle şimdiki Müslümanlar arasında büyük bir fark göremiyorum. Göremediğim için hilafet makamının kapısına kadar dayanan yeni Haçlı ordularının hücumlarına üzülüyorum. Katiyen emin olunuz ki benimde ruhum bu cihada iştirak edecektir.)

(Tüccarzade İbrahim Hilmi: Türkiye Uyan adlı eserinden iktibasen yararlanılmıştır.)

Kabristanda diz çöküp Selahaddin Eyyubi’den ilham ile işittiği konuların bir kısmını ancak aktarabildik. Ve genç bize şunu aktarıyor; Fikir ve kalbim şu yüce seslenişle bir hoş olmuş ve saatler geçmişti. Küçük rahlede Kurandan bir sure okuyarak son duamı yapmış, dışarıya çıkmıştım. Kalbim sevinçle çalkalanıyor, fikrim geleceğin sınırlarını zorlayan soruların arasında bir şeyler arıyordu. Acaba diyordum. Geleceğin bilinmeyen genişliğinde Balkanları ezecek, bütün Rumeli’yi kurtaracak bir Selahaddin Eyyubi yaşıyor mu?

Evet. Hiçbir zaman ümitsiz olmadık. Yüce ve Mukaddes kitabımız ümitsizliğe kapılmamamızı emrediyor. Şanlı Peygamberimiz ve onun yüce kadrosu sahabe efendilerimiz ümitsizliği, tembelliği ve korkaklığı yenerek dünya tarihinde en zoru başarmışlardır. Sahabeden sonra İslamiyet’e en büyük hizmeti yapan ecdadımıza tarih şahitlik etmektedir.

Haçlıların Müslümanlara özellikle Müslüman Türk milletine karşı ne kadar kin dolu duygularla aleyhimizde çalıştıklarını bilmeyen yoktur. Hristiyan batının milletimize karşı düşmanlığı kronikleşmiş bir hastalık halini almıştır. Selahaddin Eyyubi’nin ruhaniyetinden istimdat ederek diyoruz ki; İngiliz General Edmund Allenby kabrine gelerek ‘’Ey Selahaddin kalk biz geldik’’ diyerek tekmelediğini unutmadık. Selahaddin’in çocukları olduklarını iddia edenlerin Hristiyan generallerle sarmaş dolaş olduklarından Selahaddin’in mübarek ruhunun ızdırap duyduğunu hatırdan çıkarmamak gerekir.

29 Mayıs İstanbul fethinin 570. Yıldönümüdür. İstanbul fethi Peygamber Efendimizin ‘’İstanbul elbette fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan. Onu fetheden asker ne güzel askerdir.’’ Tarihin seyrini değiştiren Fatih Sultan Mehmet Han Hazretlerini rahmet ve minnetle anıyor, ona ve şarkın en sevgili sultanı olan Selahaddin Eyyubi’ye layık nesiller yetiştireceğimizi ve hiçbir zaman ümitsiz olmadığımıza dair söz veriyoruz. Emperyalizmin, Siyonizmin ve Hristiyan Batının emel ve amaçlarına hizmet etmeyeceğimize söz veriyoruz. Pazar günü yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde mutlaka oyumuzu kullanalım.

Merhum Necip Fazıl’ın ümitsizliğe hiçbir mahal bırakmadığına dair mısrasında dediği gibi;

Ektik ektik yetişecek,

Çoğu gitti azı kaldı,

Bütün yollar bitişecek,

Çoğu gitti azı kaldı.

Yazarın Diğer Yazıları