BU ÜLKEDE ZİNA SUÇ DEĞİL!
Ömer Gündüz
Birinci Mes'ele: 1926 tarihli eski Türk Ceza Kanunu’nun 440. maddesi kadınlar, 441. maddesi de erkekler için zina suçunu düzenliyordu. Türk Ceza Kanunu’nun 440, 441, 442, 443 No’lu zinayı düzenleyen maddeler, 2005 yılında çıkarılan yeni yasaya konulmadı. Böylelikle zinaya ilişkin her türlü yaptırım yok sayıldı. Yani bu ülkede zina suç olmaktan kaldırıldı. Örneğin bir vatandaş polise “Eşim filan evde şu anda beni bir başkası ile aldatıyor, baskına gidelim. Suçüstü halde yakalayalım ben, boşanacağım” diye başvursa polis “Türk Ceza Yasası’nda böyle bir suç yok. Arama yapamayız.” cevabını veriyor. Zina suç olmadığı için polis hakimden arama izni alamıyor.
İkinci Mes'ele: Sağlık Bakanlığı Müşaviri Doktor Ahmet Özdinç, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın öğrenci evleriyle ilgili başlattığı tartışmaya Twitter’dan katılarak, “Üniversite öğrencilerinin kürtaj başvurularında patlama olduğunu” öne sürdü. Özdinç, “Üniversite öğrencilerinin kürtaj başvurusundaki patlamasını görmezden mi geleceğiz!” dedi ve kanıt olarak “üniversite bölgelerindeki jinekologlarla görüşülmesini” önerdi.
Şimdi yukarıda bir sebep ve sonuç ilişkisinden bahsettik. Çünkü bir sorunu gidermek veya hastalığı tedavi edebilmek için en doğru teşhisi bırakmamız gerekiyor. Yanlış teşhis yada doğruya en yakın teşhis, o sorunu çözmede hiçbir işe yaramayacak ve bizleri yanlış bir sonuca götürecektir. O zaman öncelikle yukarıda bahsettiğim sebebe götüren ve dolayısıyla doğal bir sonucu ortaya çıkaran olaylar silsilesi nelerdir:
Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde 2005 yılında büyük tepkilere rağmen TCK’da yapılan düzenlemeyle zina suç olmaktan çıkartılmıştır. Tam aksi Mevlamız Kur'an-ı Kerim'de “Zinaya yaklaşmayın. Zira o, bir hayasızlıktır ve çok kötü bir yoldur.” (İsra/32) buyurmaktadır. Ardından başlayan toplumsal çöküş ürkütücü boyutlara ulaşmıştır. Sırf Hristiyan ümmeti dediğimiz, Avrupa Birliği’ne girebilmek için çabalayan Türkiye bakın toplumsal olarak ne hale gelmiştir. Son yıllarda artan boşanmaların temelinde yatan birinci konu, zina. 2002-2010 yılları arasında fuhuş suçları yüzde 220 oranında artmıştır. İstatistiklere göre, 2010 yılının 2. döneminde 33 bin 139 çift boşanırken, 2011 yılının 2. döneminde 33 bin 702 çift boşanmıştır. Boşanma sayısında en fazla artış yüzde 8,3 ile Doğu Marmara Bölgesinde gözlenmiş; bu arada 2011 yılı ikinci döneminde meydana gelen boşanmaların yüzde 40,1’i evliliğin ilk 5 yılı içinde, yüzde 24,3’ü ise 16 yıl ve daha fazla süre evli olan çiftlerde gerçekleşmiştir. Bir başka çelişkiyse dini nikah kıyanlara verilen ceza. Türkiye’de resmen kabul edilmeyen ve geçersiz sayılan ancak toplumsal bir gerçek olan, dini nikah için de ceza kanununun ilgili maddelerinde çeşitli cezalar öngörülüyor. Zinanın yani birlikte yaşamanın serbest bırakıldığı bir ülkede, dini nikahın ceza kanununda yer alması ise başka bir utanç meselesi.
Türkiye çelişkilerle dolu bir ülke. Ne yazık ki toplumun inanç değerleri, gelenek ve görenekleri ile uygulamada ki yasal zemin oluşturan metinler birbiriyle çelişiyor. AB’ye yaranmak adına, İslâm’ın en büyük günahlardan saydığı zinayı ‘özgürlük’ sayıp suç kapsamından çıkarmakla; aile kurumuna büyük zarar verilmiştir. “Dindar nesil yetiştireceğiz!” söylemine taban tabana zıt zina serbestisinin oluşturduğu korkunç tablonun sorumluları, Hakk’a ve halka bunun hesabını nasıl vereceklerdir?
Devletimiz bu konuda hiçbir şikayette bulunmasın. Sırf AB’ye girebilmek için zinayı suç olmaktan çıkartarak, bu bataklığı siz hazırladınız. Yapılan bu yanlışlık düzeltilmeli ve şu an gündemde konuşulan üniversiteli kız ve erkek öğrencilerin aynı ev ortamlarında birlikte kaldıkları, toplumumuzun da büyük bir kesiminin rahatsızlık duyduğu bu ahlaksızca ve fütursuzca yaşantıya; dur denmeli ve gerekli yasal düzenlemeler en kısa sürede yapılmalıdır.
Selam ve muhabbetle…