Şahbettin Uluat

Yeni yaşın kutlu olsun Vansesi

Şahbettin Uluat

Yıl 1967, Aylardan Mayıs.

Vansesi Gazetesi'nin çarşı içindeki matbaasının önüne gelmiş, geniş camından içeri bakıyorum.

Gazete sahibi Remzi Perihanoğlu masasına oturmuş bir şeyler okuyor. Beni fark etmiyor bile. Cebimde gazetede yayınlanır umuduyla getirdiğim yazım var. İçeri girmek için can atıyorum ama bir türlü cesaret edemiyorum.

İrfan Baştuğ İlkokulu 5. Sınıf öğrencisiyim.

İki yıldan beri sınıf öğretmenimiz olan Ali Laleci Bey'in yerel İkinisan Gazetesi'nde yayınlanmasını sağladığı şiirimden sonra ufkumun açıldığını, özgüvenimin arttığını hissediyorum. Hissediyorum ama bu özgüven, o gün için, o gazete kapısından içeri girmeme yetmiyor.

Bu kez “Van’da Bahar”adlı şiirsel bir metin yazmışım. Yayınlanır umuduyla tekrar tekrar yeniden yazmış, düzeltmiş, son haline getirmiş, özenle katlayıp cebime koymuşum.

O gün için şehirde yayınlanan üç yerel gazete var. Vansesi, İkinisan ve Van Postası. İkinisan Gazetesinde bir şiirim yayınlanmış. En eski ve köklü olanı Vansesi.  Yazımı bu gazetede görmek istiyorum.

Remzi Bey bir ara yerinden kalkıp cama doğru yaklaşınca içimde yaşanan derindeki çekingenlik telaşla ortaya çıkıyor, beni de telaşlandırıyor. Dönüp oradan uzaklaşıyorum.

Öğlenden sonra cesaretimi toplayıp kararlı bir şekilde tekrar geldiğimde onun orada olmadığını görüyor ve o gün için eve dönüyorum.

Sonraki gün yine heyecanla gazetenin önünde buluyorum kendimi. Remzi Bey içeride ve yine masasında bir şeyler okuyor.

Yan taraftaki mürettiphanede bir eleman kurşun harflerle dizgi yaparken o bilinen metalik ses yayılıyor ortama.

Bu kez bütün cesaretimi topluyorum, kapıyı açıp içeri giriyorum. Masasının karşısına geldiğimde başını kaldırıp yüzüme bakıyor. “Evet,” diyerek konuşmayı başlatınca ona heyecanla bir çırpıda İrfan Baştuğ İlkokulu'nda öğrenci olduğumu belirttikten sonra Van ile ilgili bir yazı yazdığımı söyleyerek "Gazeteye basabilir misiniz?" diye soruyorum. Bir an için durup yüzüme bakıyor sonra ciddiyetini hiç bozmadan yazıyı istiyor. Hemen çıkartıp kendisine uzatıyorum. Alıp dikkatle okuyor.

"Tamam,olur, basarız," yanıtını alınca dünyalar benim oluyor.

Sonraki gün çıkan gazetenin birinci sayfasının alt kısmında ismim, yazımın başlığı ve ilk birkaç cümlesi, iç sayfada da kalan bölümü yer alıyor. Bu benim için bir milat.

Belki de o gün o kapıdan geri çevrilmiş olsam bugün (tamamı kendi kaynaklarımla) yedi kitabı basılmış, sekizinci de yolda olan bir şair,  yazar olmayacaktım.

O gün benim için bir özgüven ve umut kaynağı olan Vansesi Gazetesi’nin kapısının bugün de düşündüklerini, hissettiklerini yazıya döken genç arkadaşlara sonuna kadar açık olduğunu, edebi çalışmaları desteklediğini biliyorum. Gazetede yer bulan“ Vangölü İncileri” edebiyat sayfası bunun en güzel kanıtıdır.

*

Bende anlamlı bir yeri olan, köşe yazarlığını da yaptığım Vansesi Gazetesi 87 yıldan beri yerel bir yayın organı olarak ilkelerinden taviz vermeden sorumlu gazetecilik yapmakta; toplumu bilgilendirmeyi sürdürmektedir.

Yolun açık olsun Vansesi. Nice yeni yıldönümlerine…

Yazarın Diğer Yazıları