Şükran Akçap Yurtkuran

Eskimeyen şarkılar

Şükran Akçap Yurtkuran

Dev bir orkestranın şefi olabilmek marifet gerektirir.

Düşünün, nasıl oluyor da bir insan, hiç ses çıkarmadan, elindeki çubukla, hatta bazen sadece ellerini kullanarak yüzlerce müzisyenin enstrümanından çıkan sesten sorumlu olabiliyor.

Yani şef doğru tempoyu tutturabiliyorsa, onca enstrümanı çalan müzisyenlerin performansı da ahenk içinde oluyor demektir.

Yaşamı güzel bir melodi haline getirmek de, orkestra şefinin görevine benzer,  sadece kulak verip, tempo tutturmayı sağlamak bile çoğu zaman yeterli olabilir. 

Bunu yaparken kendi iradenizi kabul ettirmeniz gerekir.

Elbette kabalık ile değil, kendi bakış açınız ile ikna etme yolundaki doğrularınız söz konusu olmalıdır.

Orkestra dinleyicileri, tempo ile coşup, nezaketen değil; gayriihtiyari, yani kendiliğinden sizi alkışlıyorlarsa bilin ki yaşam içinde duruşunuz ile kabul görmüş ve hayatınızın şefi olabilmişsiniz.

Şöyle bir yaşamı irdelediğinizde, doğanın da bir orkestra şeklinde yönetildiğini görürsünüz. Gün, gece, mevsimler, tabiat ve diğer canlıların yaşamlarını idame ettirmesi de görülmeyen bir el tarafından yönetilmiyor mu?

Yaşamın büyüsü iyi idare edebilmekte, hatta yönetebilmekte saklıdır.

Arzuladığınız başarıya kavuşmak işte tam da bu noktada ortaya çıkar.  Eğer ki itina ve sevgi ile idareyi ve yönetmeyi bir melodi sakinliği içinde devam ettirebiliyorsanız, eskimeyen şarkılar gibi olursunuz.

Eskimeyen şarkıları dinlemek, tüm zamanların en iyi anıdır. Şarkıların tınısıyla bir yerlere gitmek, dinlerken mest olmak. Hele birde sözleri aklınıza geldiğinde, mutlu olmamak veya hüzünlenmemek elde değildir.

Eskimeyen şarkılar kulaktan silinmez, yenileri yazılır söylenir. Ancak onların yerini dolduramaz.

Eskimeyen şarkılar, özgürlüğün bedenen değil, hislerdeki bağımsızlığın ve ruhun sıkışmaması gibidir.

Eskimeyen şarkılarda gizem yoktur, saf ve samimidirler, her kesim tarafından net anlaşılır.

Hatta kuşaktan kuşağa taşınır, kategorize edilse bile, izin vermezler ötekileşmeye, zaman içinde halkın şarkısı olduklarını ortaya koyarlar. Bu şarkılar, koca bir hayatı anlatmaya çoğu vakit kâfi gelir.

Anılarınızı, ana getiren bir yerlerden kulağınıza fısıldandığında, "Aaa!.. benim şarkım." dedirten, sevdalar gibidirler, tek yürek olmayı bilirler.

Güfte, beste ve seslendiren uyum içinde ve kulağınız melodiyi içinize akıtıp, gözleriniz o görünmeyen eli aramanızı unutmuş ise, hayatınızın şefi olmayı başarmışsınız demektir.

Hadi o zaman, geçmiş ile bugünü örtüştürüp "eskimeyen şarkınızı" dinleyin.

Yazarın Diğer Yazıları